"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Avrupalılar da korkunun iktidarı diyorlar...

Şükrü BULUT
06 Kasım 2015, Cuma
Bu başlık bize ait değil… Batı medyasının önemli kalemleri bu manşeti kullandılar.

Geleneksel diplomasi tebriklerinin muhtevasını da endişenin sararmış rengi kapladı. Endişelerinin kaynağı ne idi... Kim korku ile seçimi kazanmıştı, kimi ve hangi şeylerle korkutmuştu? Batı medyası bugünlerde bunları konuşuyor Türkiye için...

Avrupa ve Amerika, kendileri için çok hassas bir zaman dilimini yaşıyorlar. Srebrenica’dan itibaren başlayan ikiyüzlülükleri ve bu ikiyüzlülüğün yol açtığı korkunç cinayetleri, her gün binlerce insan Avrupalı politikacıların suratlarına kırbaç gibi vuruyor. Kuveyt yalanı, Saddam’ın kimyasal silâhlar yalanı, ikiz kuleleri patlatanların üzerlerini örten yalanlar, Arap Baharı yalanı ve nihayet Beşşar’ın kimyasal silâh ve öldürücü gaz kullandığı yalanı... Yalnızca büyük gazetelerle kapitalin emrindeki ekranlar olsaydı Türkiye’de olduğu gibi susturulmaları ve karartılmaları kolay olabilirdi... Milyonlarca gazete, TV ve radyo... Belki milyarlara varan sosyal medya sayfaları... Yeniden yeniye yüzlerine gelen yüz milyonların tükürüklerinden Avrupalı politikacılar  bunalırken, Türkiye’deki Siyasal İslâmcı kadroların oluşturdukları endişe de sıkıntıyı arttırdı.. Yargıyı kendisine bağlamış, en küçük muhalif sese tahammülsüz ve milyonlara verdiği sözden caymış kadrolarla korku iktidara yöneliyor diyor Batılılar. İddialarına, havuza teslim edilen gazete ve bankaları, Kürtlerin içine düşürüldüğü kaosları, Suriye meselesindeki yanlış politikaları ve hukuk arayışlarının dolambaçlı yollarla engellenmesini örnek veriyorlar.

AB’NİN ÜMİTLERİ ERİYOR…

Vatanları, İkinci Avrupalıları temsil eden Neocon ve şahin Neoliberallerce yangın yerine çevrilmiş on milyonların emniyetli yurt arayışlarıyla Avrupa’ya yöneldikleri bir zamanda, AB Türkiye’yi emniyetli bir vatan parçası olarak değerlendiriyordu. Emniyetin bu yarımadada daha da yükseleceğini umarak mülteciler hususunda Türkiye ile işbirliğine gitmek istiyordu. Fakat AKP iktidarı böyle devam ederse, Türk mültecilerinin sayısı, Cem Özdemir’in dediği gibi, Suriyelileri geçecek... İşte Avrupa’nın kaygıları böylece çoğalıyor. Tekrar bir 12 Eylül furyası yaşamak istemiyorlar Türkiye cephesinden.

Düne kadar, Neocon ve Neoliberallerin emrinde her türlü savaş ve tahribe ses çıkarmamış bir AKP nin, bundan böyle kendi iradesiyle güzel şeyler yapacağından AB çok çok şüpheli...

Cemaziyelevvel’den kalma eski gömleğini tekrar sırtına geçiren mevcut hükümetin Avrupa’daki tedaileri çok sıkıntılı: Cezayir... Kısmen İran... Demokrasinin bütün umdelerini iktidar olma yolunda yıkmaya çalışanların sebep olacakları sıkıntıyı düşünüyor AB Komiserleri... Ayrıca AKP’nin Avrupa’daki Müslümanları politize ederek kendisine ait olmayan bir zeminde tesir icraya kalkışı da Avrupalıların canını sıkıyor. AB’deki Neocon ve Neoliberal politikacılara kuvvet veren AKP’nin yaklaşımları, Müslümanlara insaniyet cephesinden yardım etmek isteyenlerin işlerini epeyce zorlaştırıyor. Komünistlerin PEGIDA, nasyonalist ve buna benzer şemsiyeler altında toplanıp AB devletlerini istikrarsızlaştırma teşebbüslerini de hesaba kattığınızda, mevcut AKP’nin, Avrupa’daki Müslümanlara getireceği zararın boyutlarını varın siz düşünün...

BİR İHTİMAL DAHA VAR…

Yukarıda anlattıklarımız Avrupa’nın endişeleriydi... Hep korku ve endişe içinde yaşayacak değiliz ya... Ümitlerimiz de var... 1940’lı yılları okuyanlar, Türkiye’mizin hangi zifirî dehlizlerden geçtiğini hatırlayacaklardır. İstibdadın muktedirleri, o dönemin Avrupa ve Amerika’sı karşısında, istibdattan demokrasiye rotayı kırmak zorunda kalmışlardı. İnkâr-ı ulûhiyet fikri ile dünya servetinin yekûnuna sahip olma hırsının dünyamızı bir ateş topuna çevirdiği hassas zamanları yaşıyoruz. Mevcut şartlar AB ve ABD kadar hayatî olduğu gibi, Rusya için de hayatîdir. İkinci Avrupa’nın bilhassa 11 Eylül’den bu yana İslâm coğrafyasında çıkarttıkları yangınları el birliği ile söndürmek isteyen bu ittifaka rağmen, AKP kadroları eski müttefikleri olan Neocon, Neoliberal ve Kemalistlerle ne kadar devam edebilirler ki... Bir köye dönmüş, millî sınırların eski manalarını kaybettiği ve dinsizliğe dayanan terörün herkese yöneldiği dünyada, Türkiye siyasal İslâmcılarının keyfemayeşa hareketlerine müsaade edilmez kanaatindeyiz. Demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, temel insanî haklardan ve temel hürriyetlerden uzaklaşmış bir Türkiye’yi ne AB, ne ABD, ne Rusya ve ne de dünya elbette istemez. 

O zaman tek bir yol kalıyor: AKP’nin 13 senedir tahrip ettiklerini tamir etme sürecini başlatması... Ve U dönüşleriyle asıl istikamete girmesi... Temennîmiz bu yola kendi iradeleri ve izzetleriyle girmeleri.

Okunma Sayısı: 2398
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Demokrat Avrupa

    6.11.2015 11:16:35

    Durumlar ne kadar ic acisi degilse de bizler ümitvariz....Temennimiz iktidarin zafer sarhosluguna kapilmadan Türkiye`nin önünü acmasi...Gerci enaniyet asrindayiz iktidar tarafindan 13 yildan farkli davranacagina her hangi bir belirti olmasa da bizler ümitvariz...

  • Dogu Bati

    6.11.2015 11:07:27

    Cok zor dönemden geciyoruz, iktidarin onca yaptigi hatalari kendisi fark etmesi ve kabul etmesi erdemlik gerektiriyor. Iktidar`da bu kadar erdemlik var mi? Pek zannetmiyorum. Ama ic ve dis konjünktür geregi reformlar yapabilir...Kendisi yapmak istemese de...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı