"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Deccalist Avrupa neyin peşinde...

Şükrü BULUT
15 Aralık 2014, Pazartesi
Deccalist Avrupa tanımlaması, asla bir nefret ifadesi değil.

Bediüzzaman’ın II. Avrupa tariflerini dikkatlice incelediğimizde; Şimal Avrupası, dinsiz felsefe, tek gözlü deha, Avrupa dinsizleri, zalim Avrupa ve materyalist Avrupa isimleri yanında daha onlarca tanımla karşılaşıyoruz. Güzel ve mukaddes şeylerin birden fazla isim ve sıfat bulunduğu gibi; şerir ve tahripkâr cereyan ve fikirlerin de isim ve sıfatlarıyla karşılaşıyoruz.

Aldatarak iş görmenin “Deccallere” ait bir sıfat olduğunu biliyoruz. Moğol istilâsını, Çingiz ve Hülagu’yu, Maveraünnehir ve Arap coğrafyası’nı yakıp yıkarken takip ettiği stratejiyi incelediğimizde, Müslümanların zaaflarından nasıl yararlandıklarını hüzünle okuyoruz. Devlet olarak ahirzaman dinsizliğine yardım etmiş İngiltere’yi ve II. Dünya Savaşından sonra da global dev cemaat ve enstitülere dönüşen zamanımızın deccaliyetinin yükseliş sürecini takip ettiğimizde de “aldatmanın„ en belirgin vasıfları olduğunu müşahede ediyoruz.

İsterseniz dürbana “yakın zamana” tutalım. Meselâ Türkiye’nin 12 Eylül’üne... Kemalizm ile Troçkizmir birlikte gerçekleştirdikleri tarihin en münafıkane ihtilâlinden Amerika’daki postmodern 11 Eylül ihtilâline kadar. Toplum mühendisliği, algı operasyonları, efkâr-ı âmme savaşları, ihtilâllerin ön ve sonrası için hazırlanan filmler... Vesaire vesaire... Hem deyimleri ve hem de mahiyetleri itibariyle yeni ve orijinal şeylerdir. Milyarlarca dolara mal olan bu büyük projelerin değişmez hedefi aldatarak tahrip ve sonrasında kamuoyundaki nefretten kurtulmak için bir başka iğfal ile devamdır.

Yeni muhafazakâr kimliğiyle Troçkistlerin New York ikiz kulelerinin vurulmasını Hindikuş mağaralarındaki Üsame bin Ladin’e havalesine dünya kamuoyu iki seneye kadar fazla itiraz edememişti. Üstadları Henry Kissinger’in hedef olarak Kabil ve Bağdat’ı göstermeleri de I. Avrupa ile İslâm âlemini uyandırmaya yetmemişti. Bush’un Irak’a demokrasi götürme seferlerinin Hülagu’yu arattırması da bizdeki siyasal İslâmı durduramadı... Tarihin insanlığın yüzüne tüküreceği “Arap baharı” safsatasıyla neocon denilen deccaliyet Avrupası aldatmada zirve yapmıştı. Tahrir’in bir sosyalist devrime şahitlik ettiği, mazlûm İhvan Rabia’ya toplandığında ortaya çıkacaktı...

İŞİD VEYA ROTSCHİLD’IN DİNMEYEN ARZUSU...

Zındıka enstitülerinde hazırlanan BOP’a göre Mağrip’ten Almaata’ya kadarki İslâm coğrafyasında sınırlar değişmişti. Gel gör ki hakikat buna müsaade etmedi. Saddam ve Kaddafi yaşasalardı, onlar da beraat edeceklerdi... Belki de tekrar başa geçerlerdi... Zira Deccalist Avrupa’nın Libya ve Bağdat’a hıncı o kadar büyük ki... İşgal ettiği topraklardaki yeni fitnesine “hilafet devleti” demesi siyasal İslâmı uyandıracağına, maalesef gafletini arttırıyor. Neoconların tuzağındaki Türkiye siyasal İslâmı; hastanelerinde El Kaide militanlarını tedavi ettiğini insanî ve müsbet Birinci Avrupa’nın ikazıyla anlayacaktı. İlginçtir ki; hâlâ hedefinde Beşşar’ı tutan AKP, deccalist Avrupa’nın tezgâhı olan İŞİD’i bozmaya bir türlü yanaşmıyor. İleri sürdüğü iddia ve bahanelerin mesnetsiz olduğunu kendisi de biliyor... Mesele, bilmeden müttefiki olduğu neoconlar’dan korkusudur. AB bir taraftan, ABD diğer taraftan bastırıyorlar AKP’ye... AKP ise, dengelerin yarın değişeceğini umarak ayak sürüyor ve ayrık otlarının İslâm coğrafyasından temizlenmesine bir türlü yardımcı olamıyor.

İŞİD menkibeye dönüştü... Halep’’ten Kerbela’ya, Suud sınırına şimşek hızıyla kavuştu. Kaşla göz arasında tüm havaalanlarını işgal etti. Belki de neoconlar zındıka enstitülerinde bu plân üzerinde çok çalıştılar. Finansal desteği Rotschild sağlarken, hâlâ Pentagon ve NATO’da etkin olan Troçkistler de teşkilâtlanma ve servisi sağlayacaklardı. İnternete düşen bilgi kırıntılarını iyi değerlendirmek gerekiyor. Hazar Havzasına, Mezopotamya petrollerine ve Orta Asya gaz depolarına ulaşabilmek için Rotschild’in dinmez arzusunu az çok anlıyoruz. İŞİD’in Libya’da, Orta Amerika’da, Kenya, Mogadişu, Irak ve Suriye’de teşkilâtlanmasını hangi Arap ülkesi yapabilirdi ki, II. Avrupa olmasaydı.

BOKO HARAM VE NİJERYA...

Nijerya’ya film çevirmek, yeni yeni senaryolar elde etmek üzere giden Alman rejisör Boko Haram olayı ile ezberleri bozacak bilgiler aktardı Almanya medyasına... Böyle birisi var mıydı? Usame bin Ladin’den daha gizemli bir kimliğe sahip bu terörist yapının İslâmla alâkası olmadığını yazıyor. Nijerya’nın güneyini (petrol bölgesini) Hıristiyanlara, fukara kuzeyini de Müslümanlara veren decccalist Avrupa’nın oluşturduğu derin uçurumdan zirveye tırmanıyor Boko Haram Hareketi... Sosyalistliğe daha yakın siyahî grup sınıf kavgasını esas almış... Deccaliyet medyasının iddia ettiği ve dünya medyasına servis ettiği bilgilerin yüzde 90’ı yalan... Elden çıkmaya başlayan Nijerya’yı Irak’a, Yemen´e, Mogadişu ve Afganistan’a çevirmenin bir ön hazırlığı Boko Haram. Tedhiş, öldürme ve korkutma... Kendi dışındakilerin bu coğrafyaya uğramalarını istemiyorlar. İŞİD de bunun peşindeydi... Tıpkı PKK’nın doğuda yaptığı gibi... Yemen’in hâlâ bizim için “tehlikeli coğrafya” oluşuna da ancak azıcık benziyor. Hürriyet ve demokrasi isteyenler, insanın insanca yaşamasına çabalayanlar deccalist Avrupa’nın işgal ettiği topraklara asla ayak basmamalıydılar. Her ne pahasına olursa olsun... Öldürmek, imha etmek, yakmak ve hayatı yaşanmaz hale getirmek. O coğrafyada yaşayanları da göçe zorlamak... Gerekirse Akdeniz kocaman bir mezaristan olsun onlara... Onlar sıkıştırıldıkları yerden kaçıp Avrupa’ya sığınırken, soğuk sularda bitecekti korku ve hayalleri... İster Afganistan’da, ister Irak, Suriye ve Libyada... İster Nijerya’da... Tedhiş, öldürmek, tehcir ve yağma... İşte deccalist Avrupa...

Okunma Sayısı: 4772
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ali vefalı

    15.12.2014 17:27:42

    Sayın hocam, deccal ile süfyan rejimi Türkiye ve islamaleminde korkunç şekilde sürüyor. Anlayan da yok. Uyanan da yok. Bu korkunç süfyanist rejim ne zamana kadar sürer? Bu konuda Risalei Nurlarda bir işaret, bir müjde yokmu? Yoksa ülkemizdeki, islam alemindeki israf ve vahim delalet deccalın ömrünümü uzatıyor?Sevgilerimle.

  • ismet b.

    15.12.2014 12:12:19

    sevgili yazarımız hadiseler arasındaki münasebetleri ördükçe flu resimler saydamlaşıyor. risale-i nurun hakikatine her milletin ihtiyacı biraz daha ortaya çıkıyor. inş. bundan böyle Müslümanların intibahıyle siyasal islam deccallara ortak olmayacak ve insanlığın beklediği büyük barış ortaya çıkacaktır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı