"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dolar mı, euro mu?

Şükrü BULUT
22 Eylül 2018, Cumartesi
Meşhur fıkradır. Deveye yokuşu mu, inişi mi seversin diye sormuşlar. Devenin cevabı manidardır:

Her ikisinin de Allah müstehakını versin. Düzü yok mu? Yani Türkiye’nin global ticarette dolar veya euro ile boy ölçüşecek bir para birimi…

Tayyip Bey kendince millî bir duruş sergileyerek Türk Lirası’nda sebat etmeye çalışıyor. Dünya ticaretinin hakikatiyle tenakuz teşkil etse de… Zira İslâm tarihinin hiçbir döneminde İslâm dinarı, İslâm para birimi, İslâm altını diye bir şey olmamış. 

Başımıza hangi felâket gelmişse, en büyük hissesi cehalete ait değil mi? Türkiye efkâr-ı ammesinde “millîlik”ten dem vurulurken, bilhassa neoliberal sermayedarların ülkeyi nasıl talan ettiği gizlenmeye çalışılıyor. Bekçi olmaları gerekenlerin talandan hisse almalarıyla, nihayet iktisadî zaaf gizlenemez oldu. Bunca hesap-kitapsızlıkta; israf, propaganda ve şov giderlerinden sonra suçu “dış güçlere” ihaleye kalkışan kadrolara milletin bir kesimi diş biliyor, diğer bir kesim ise istihzaî bir şekilde gülüyor. Biz bu danışıklı döğüşün serencamına girmeyeceğiz. Yakın bir zamanda, ekonomiyi bilen ehil kalemlerden bu hususu okuyacağımıza emin olmalıyız. 

Biz burada, bir demokrasi ve barış projesi olarak nitelediğimiz AB’de devlet hazinelerinin kolay kolay soyulmadığını, vatandaşın haklı olarak vekilleri aracılığıyla milletin sermayesinden haberdar olduğunu ve genellikle devletin gider ve gelirlerine murakabeci olduğunu okuyucularımızla paylaşmak istiyoruz. Bilhassa New York ve Londra merkezli Köpek Balığı fonlarıyla “çekirge sürülerinin” 2008 krizinden sonraki hücumlarıyla, para pul meselelerinin AB’de daha dikkatli teftişlere tabi tutulduğunu ve su-i istimallere karşı yeni tedbirlerin sistemleştirildiğini okuyor ve duyuyoruz. Şayet Türkiye, 2007’den sonra AB sürecine arkasını çevirmeyip demokrasi ve adaletin gerekleri olan ev ödevlerini yapsaydı, Türk lirası bir ay içinde % 30 devaüle olmazdı. Durup dururken vatandaşımızın cebindeki paranın 3’te birine yakınını hırsızlayanlar halkımızı perişan ettiler. Yunanistan’ın 2008’den sonraki kriziyle bizim-hâlâ kriz olarak görülmeyen- iktisadî durumumuz karşılaştırıldığı takdirde, reel manada Yunan halkından daha fazla fukaralaştığımız ortaya çıkacaktır.

İnşallah bu musîbet Türkiye’nin iktisadî yapısının adaletli ve bilimsel olarak inşasına vesile olur. Kamu yatırımları, sanayileşme, bakanlık bütçeleri, belediyelerin parasal sistemleri hep reel ekonominin ölçüleri çerçevesinde yeniden tanzim edilir.

DOLAR KUVVETİN EMRİNDEDİR

Eski Mısır’da öküz; kuvvet, iktidar ve zenginliği simgelerdi. Bugünkü Amerika Borsası ile olan ilişkisini düşünmek gerekir. Fakat şu hakikatin altını çizelim. Amerikan ekonomisi ile AB ekonomileri mukayese edildiklerinde, AB’de daha çok hukuk öne çıkar. Birkaç zengin Yahudi ailesinin insiyatifini arkasına almış dolar için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Euronun, tamamen “hukuk üstünlüğünü esas almış ve adalete dayalı” bir para birimi olduğunu iddia etmiyoruz, yalnızca bir mukayese yapacağız. Otuz ülkenin hür ortamlardaki meşveret ve reel iktisadî güçleriyle ortaya çıkmış bir para biriminin “dolar” ile karşılaştırılmasında, doların nerelerde duracağını siz de bilirsiniz. Bu arada İngiltere’nin AB’den çıkış sebeplerinin başında eurodaki adalet ve hakkaniyete dayalı para politikası geliyor. AB’deki yeni iktisadî düzenlemeler Londra Borsası’ndaki “Köpek Balıklarını” gemleyince, bildiğiniz üzere BREXİT ucubesi doğdu. İngiltere’nin önde gelen bazı politikacılarının bu oyun dolu referandumunun yenilenmesini istemeleri de tezimize kuvvet veriyor.

İktisaden arkasını zengin bir pakta ve kuvvete dayayacaksa Türkiye, önceliğin AB’de olacağında bütün kriterler müttefiktir. Kaldı ki; fukaralıktan, dilencilikten, piyasasızlıktan, emniyetsizlikten, çatışmalardan ve adaletsiz paylaşımlardan şikâyet eden Türkiye’nin AB ile ekonomik münasebetlerini bir an önce düzeltip, dış ticaretinde euroyu daha çok kullanmaktan başka reel bir imkânı da görünmüyor. 

Okunma Sayısı: 2822
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • M.İkbal

    22.9.2018 12:06:26

    Ülkemizin en büyük derdi İman zaafından sonra demokrasi olmalı. Demokrasimizi düzelttiğimiz takdirde ekonomi de rayına oturur

  • Ali Tam

    22.9.2018 03:57:41

    TL 4 senede Euroya karsi yüzde 304 deger kaybetmis. Türkiye Ekonomide Dünya'da 17. sirada. 4 sene önce Magrib yani Fas'in 11 dirhemi 1 Euro idi. Fas Dünya siralamasinda 61. sirada. Türk Lirasi 4 senede yüzde 304 deger kaybettiyse. Fas Dirhemi mahvolmustur herhalde diye düsünenler cok yaniliyorlar. Dirhem 4 sene sonra Euro karsisinda yüzde SIFIR deger kaybetmistir. 1 Euro hâlâ 11 Dirhem. Vakit namazlarinda Fas'da camiler tiklim tiklim doludur. Türkiye'de vakit namazlarinda Ayasofya Camiinde namaz kilan nerdeyse bir asirdir yüzde SIFIR. Bir seyler fena halde kötü gidiyor!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı