"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dünya dinsizliğinin koordinasyon merkezini biliyor muydunuz?

Şükrü BULUT
02 Mayıs 2025, Cuma
Yazının içine, tarihî mekânlar, kahramanlar, zamanlar, karşılaştırmalar ve ilmî tanımlar girince; bazen nefsin gözü korkuyor. “Anlayamıyorum” bahanesiyle okumaktan kaçıyor, değil mi? En azından nefsimde yaşadıklarım…

Gel gör ki, medeniyetin terakkisine paralel olarak, insanların teslimiyetleri de kaybolup şüpheleri artıyor. Verdiğimiz bilgilerin herhangi bir arama motoruyla test edilmesi, yazılara olan itimadımızı arttırdığından, çoğu kez, meseleyle ilgili bilgilere fazlaca girmiş olabiliyoruz. Ayrıca olaylara küllî bakanlar, çerçeve içindeki bilgileri okuyucuyla paylaşmaktan da zevk alıyorlar. Kendilerince, takipteki zihinleri, aktüalitenin magazin labirentlerinden kurtarmaya çalışıyorlar.

Yeni Asya’da yazanların ekserisinde; hadiselere bakış açısı, alt bilgilerdeki ölçüler ve tanımlar gibi noktalarda Risale-i Nur’dan alınan paradigmalar esas olunca, eserlerin bütününe bir bakamayan nazarlar, çoğu kez çabucak yoruluyorlar. Kalemlerini, Risale-i Nur’daki Kur’ânî hakikatlerin efkâr-ı ammece anlaşılmasına hasredenler, bazen her okuyucusunun hadisenin mahiyetini bildiğinden hareketle de, malumat tasarrufuna gidebiliyorlar. Bunlar yazarların –kendim için söylüyorum– kusurlarından olduğundan, ancak okuyucudan müsamaha bekleriz.

Bediüzzaman’ da, “global dinsizlik,” “küresel imansızlık” tabirleri yerine; “dinsizlik cereyanları” veya “ahlâksızlık cereyanları” tabiri geçer. Çoğu yerde, bunların iki büyük dehşetlisinin özellikleri ve tahripleri anlatılır. Bazı yerlerde bu cereyanlar üçe çıkar. Üstad’ın, cereyanların sıfatlarını ve usullerini anlatırken müşahhaslaştırmadığını, isimlendirmediğini ve maddî yapılar halinde tarif etmediğini görüyoruz. Kendi aralarında; usul, tarz, yapılar ve coğrafyalar cihetiyle birbirlerinden farklılaşan bu cereyanların en büyüklerinin bazen birbirleriyle uğraştıklarından bahseder. Risale-i Nur’daki söz konusu tarifleri ve tavsifleri aldıktan sonra, gelişen hadiseleri Kur’ân ve iman hizmetleri cihetiyle anlamaya çalışan Nur Talebeleri, tesbitlerini ve teşhislerini Nurlardaki ölçülere göre koymaya çalışırlar. Bu hususları cemaat içinde veya efkâr-ı ammeye açıklayan her fert; kendisi gibi, Nurlarla geceli/gündüzlü meşgul binlerce başka talebenin de bu hadiseleri analiz ettiğinin farkındadır. Kamuoyunun murakabesini daima üzerinde hissederek izaha çalışır.

Yukarıdaki üç paragraftan sonra esas konuya, inşaallah girelim. Âhirzaman’ın, insaniyet, İslâmiyet ve fıtrat aleyhindeki dinsizlik cereyanlarının, cemaat tarz ve üslubuyla yapılanıp çalıştıklarını da Said Nursî’den öğreniyoruz. Onların, fert yerine şahs-ı manevîye dayandıklarını, maddî yapılardan ziyade; her an kıyafet ve beyanlarıyla değişebilecek cemaatî hareketlerden meydana geldiğini de oralardan okuyoruz. Bediüzzaman, ahirzaman’ın bu imansız ve emansız cereyanlarının mahiyetini bildiğinden olacak ki, Kur’ânî stratejisini de, bu cereyanları mağlup edebilecek şekilde inşa ediyor. Bediüzzaman’ın imanî eserlerini, lâhikalarla ve müdafaalarla birlikte okuyanlar, Üstad’ın, satır aralarına yansıttığı bu usulünü iyi bilir. Ayrıca, Deccaliyete karşı müstakil projeler halinde hazırlanmış İhlâs, Uhuvvet, İktisat, Beşinci Şua, Hücumat-ı Sitte risaleleri gibi risalelerin hedefinde de, bahsettiğimiz dinsizlik cereyanları olduğunu, dikkatlice okuyanlar, bilirler. Bu bilgilerle mücehhez Nur Talebeleri, Kur’ân ve insaniyet düşmanı tahripkâr cereyanları, bütün yönleriyle takip ederler. Coğrafyaları, savaşları, sosyal tahribatları, çıkardıkları nifakları, medyaları, yazarları, yetiştirdikleri elemanları, kullandıkları teknolojileri itibariyle bu cereyanlar Nur Talebeleri tarafından takip edilmezse; Nur Talebeleri, vazifeleri arasındaki, ehl-i imanı ikaz ve irşadı yerine getiremezler.

Yukarıdaki ölçüler ve çerçeve içinde size tasvire çalışacağımız dinsizlik cereyanlarını biliyorsunuz. Materyalist felsefeden doğan, küresel ihtilâlci Marksist hareket ile, sonradan bunlardan ayrılarak kapitalizmi ve hayvanî hürriyeti benimsemiş global sosyal Marksizm hareketleri, usul olarak birbirlerinden ayrılıyorlar. Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı’nda mağlubiyetiyle daha çok Avrupa’nın şimalinde toplanan Marksistler, Berlin’deki Bismarck’çıların müsamahasızlıklarından dolayı, ihtilâl metodu yerine, sosyalleşerek sızmayı metot olarak benimseyeceklerdi. Bu sebeple, Kuzey Avrupa coğrafyasında kurulmuş meşhur fikir mekteplerinin araştırılmasında büyük fayda mülâhaza ediyoruz. St. Petersburg ihtilâlini gerçekleştirmiş Troçki ve Lenin gibi küresel ihtilâlcilerden ayrılan bu liberal görünümlüler, yolda çok gömlekler değiştireceklerdi. (Liberalizm, kapitalizm, açık toplumculuk, cinsel özgürlük, fert psikolojisini kullanma, güzel sanatların tahribi ve dinsizliğin nifak yoluyla siyasette kullanımı) Metot olarak zıt ve çatışma içinde olan bu iki küresel ihtilâlci Marksist hareketi, dünyayı zaptetme ve global hegemonyaya ulaşarak tahriplerini umumda gerçekleştirme yolunda, onları birleştirip Deccaliyete devasa bir kuvvet kazandıran koordinasyon merkezi Davos’un bilinmeyen hikâyesiyle devam edelim...

Okunma Sayısı: 2034
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin Şahin

    2.5.2025 21:03:51

    Dünya dinsizlignin koordinasyon merkezini orda-burda aramak yerine, Deccal/Süfyan komitesinin organizasyonları içinde aramak daha isabetli olacaktır sanırım.. Zira dinin sahipleri ve tebligcilerinin mesajı bu şekilde biliniyor ve görünüyor ..

  • Zübeyir

    2.5.2025 20:51:30

    Risale-i Nur talebesi, nurun halis bir şakirdi/Kuran şakirdi olmakla, asa-i Musa gibi bu cereyanların bütün şerirlerinden mahfuz olmuyor mu? Ve nurlar ile Sadıkane irtibat, bu dehşetli cereyanların bütün planlarını akim bırakmaz mı? Bu cereyanların isim, tarihçe, teşkilat ve tarihi seyri bilinmek ve takip edilmek zorunluluğu var mıdır ? Veya daha cüzi bir dairede mi takip edilmesi gerekir ? Bu seyri bilmenin ism-i Hakime uygun bir yönü var.

  • Erhan

    2.5.2025 14:44:27

    Beşinci Şuanın bir tefsiri mesabesinde bir yazı olmuş. Tebrik ediyorum.

  • Hüseyin T

    2.5.2025 14:08:25

    Modern asrın dinsizlik cereyanlarını ve bu akımların organize yapısını ancak Risale-i Nurların derin perspektifinden analiz ederek anlayabiliriz. Çünkü üstad Bediüzzaman Said Nursî'nin “dinsizlik cereyanları” olarak ifade ettiği, ahirzamanda ortaya çıkan ve imanla mücadele eden küresel yapılar ancak nurların elmas kılıçları ile izale edilebilir. Bu cereyanlar bireylerden ziyade cemaat tarzında, yani kollektif bir akıl ve organizasyonla hareket ediyor , bunlar sabit yapılar yerine sürekli değişen, esnek ve görünmez ağlar üzerinden faaliyet göstermektedir. Bu cereyanların koordinasyon merkezinin neresi olduğu müdakkik nur talebelerinin malumudur. Sonuç olarak, Şükrü hocamızın yazısı,küresel dinsizlik hareketlerinin yapısını ve stratejilerini anlamaya yönelik risale-i nur perspektifinden derinlemesine bir analiz sunuyor. Bu tür yazılar, iman ve ahlak mücadelesinde şuurlu bir duruş sergilemek isteyen biz okuyucular için önemli bir kaynak mesabesindedir.

  • Orhan

    2.5.2025 12:21:01

    Emirdağlı Kahikasındaki iki cereyandan mı bahsediyorsunuz. Konuyu biraz daha açmanızı istirham ediyorum.

  • HASAN DOĞAN

    2.5.2025 10:08:23

    .Bunlara karşı olması müstebitlik ve megalomanlığını temize çıkarmaz maalesef.Bugün İslam dininde de haram ve helal kavramı var.Zorla ve baskı ile hiçbir zaman islam kalplare yerleşmez.Ancak Üstadın tabiri ile ancak günah içinde bir cehennem azabı ve sevap ve iyilikler içinde de bir cennet lezzetini gösterip ancak kalplere yerleştirilir vesselam.

  • HASAN DOĞAN

    2.5.2025 10:07:57

    Allah razı olsun bu yazınız çok vazıh ve açık bir şekilde anlaşılıyor.Ancak Risale i NUr'daki bu ölçüleri bildiği halde gerek Türkiye'de ve gerekse başta islam alemi olmak üzere Avrupa ve Amerika'da maalesef müstebit idareleri bazen Demokrasi ve İnsan haklarını savunan birer yönetim ve başlarındaki liderleri de demokrat olarak lanse edebiliyorlar.Bugün ABD başkanlığına gelen Trump başta NATO ve diğer demokratik birlikteliklere karşı çıkan ben merkezli ve adeta tüm dünyayı kendi hegemonyası altına almaya hevesli ve islam karşıtı ve İsrail ve Netanyahu destekçisi olduğu halde Amerian Demokrasisini getiren adam olarak lanse ediliyor.Neden güya LGBTI+ karşıtı olduğu ve kürtaja karşı olduğu için.Bunlara karşı olması müstebitlik ve megalomanlığını temize çıkarmaz maalesef.

  • Orhan Ali YILMAZ

    2.5.2025 00:23:32

    Birileri bize ölümü gösterip şu sıtmaya razı etmeye -her nedense- şu "canhıraşane" çabalıyorlar ve şu "hâriçten" gazel okuyorlar...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı