"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fransız diplomasisi yol ayrımında

Şükrü BULUT
15 Aralık 2017, Cuma
Lübnan krizi ile, belki de neoconlar AB’ye gözdağı vermek istediler.

Fransa yalnız başına olsaydı ve AB’yi temsil etmeseydi, belki o da İngiltere gibi işlerini sessizce halledecekti. Mesele AB olunca, Fransa içine düştüğü ikilemi veya garipliği, maskaralığa varırcasına gösteriyor... Bir taraftan geleneksel sömürgecilik politikalarında neoconların yardımına başvuracaksınız (Batı Afrika’da olduğu gibi), diğer taraftan dünya barışının ve adaletinin temsilcisi Avrupa Birliği’nin en büyük ortaklığını temsil edeceksiniz... Belki de en büyük gariplik burada...

ESKİ HAL MUHAL…

Ortadoğu’daki eski misyonundan uzaklaştırılan Fransa’nın hem hukukun arandığı Strasburg’a ev sahipliği, hem de sömürgecilik için terör çeteleriyle işbirliği yapması, mevcut Fransız yönetimini yol ayrımına sürüklüyor. 11 Eylül sürecinin tüm dünyada olduğu gibi burada da meydana getirdiği domino etkisini kabullenerek bu konuyu analiz etmemiz lazım. Neoconların açık desteğiyle iktidara gelen Sarkozy’nin cinayetlerine Fransız kamuoyu itiraz edince, ara formül olarak Hollande gelmişti iktidara... Bu defa da neoliberaller ellerindeki sermaye ile müdahale ettiler. Fransa ve AB’nin gözünün içine baka baka lades diyen Rotschild´in adamının içine düşmekte olduğu labirentlerin, Fransa’nın hem iç siyasette ve hem de dış politikada işini zorlaştıracağını söylemek, kehanet olarak anlaşılmamalı... Neticede, Fransa kamuoyu ne Macron’un iktidarını, ne de onun ve Nicola’nın dayandığı ahlakî felsefeleri kabul etmiyor...

Kaldı ki, Sarkozy’nin harab ettiği Libya’nın, tıpkı Cezayir gibi bedel olarak döneceği şimdiden görünüyor. Yine Sarkozy ile neoconların birlikte tezgâhladıkları Boko Haram’ın Fransa’ya siyah Afrika’da kin ve nefret ürettiği gibi...

Suriye üzerinde hak dava etmeye kalkışan AB üyesi Paris’e, neoconların IŞİD üzerinden kestiği faturaları Fransız halkı unutmayacak. Özgür Suriye Ordusu kılıfında hazırlanan senaryolar, Paris’ten tayin edilen hayali Şam başkanları ve Fransa’nın içine düştüğü ikilemler, yüzlerce vatandaşının hayatına mal oldu. Belçika ve Fransa´daki bazı organizasyonların Rakka’ya gönderdikleri binlerce Kuzey Afrika kökenli gençlerin vatana dönüşleri, hâlâ bu iki ülkeye kâbuslar yaşatıyor.

Yukarıdaki satırlarda vermeye çalıştığımız bilgilerle şunu arz etmeye çalışıyoruz: Fert hak ve hürriyetlerinin değer olarak yükseldiği Avrupa’da, Fransa eski emperyalist geleneğini asla devam ettiremez. İngiltere gibi karar vermesi gerekiyor. Ya küresel neocon ve neoliberal çetelerin yardımıyla soygun ve talan siyasetlerine devam etmeye çalışacak (İngiltere gibi) veya AB üyeliğinin gereği olarak hak ve hukuk çerçevesinde kendisine çekidüzen verecektir. Macron´un Lübnan’da içine düştüğü sıkıntılı durumun, Fransa’yı dünyada maskaralaştırmaması için, Paris AB kimliğine sahip çıkmalıdır.

SÖMÜRÜ VE TALAN YERİNE ORTAKLIK…

Tarihi inkar edemeyeceğimiz gibi onunla savaşamayız da... Ancak ondan ders alırız. Fransa’nın Afrika geçmişini ve günümüzdeki tesirini hiç kimse inkar edemez. Amerikalı ve İngiliz emperyalistlerle bu kıtada ortaklaşa işlenen cinayetlerin faturası elbette AB’ye çıkıyor. Bir ölüm deryasına dönüşmüş Akdeniz’i aşabilen Afrikalılar, AB´ye yük olarak yansıyorlar. Niger, Nijerya, Mali, Senegal ve Kamerun gibi ülkelerde onların yurtlarını  yakanlar, yalnızca Fransa ordu ve istihbaratına yerleşmiş Fransız neoconlar değil. Tam elli üç yere askerî üst kurmuş Pentagon’un buradaki rolü fevkalâde önemli. Evvela Fransa pastaya ortak olan bu emperyalistlerle tek başına mücadele edemez. İkinci olarak da; AB ülkeleri Fransa’yı buradaki düzeneklerinden dolayı haklı olarak baskı altında tutacaktır. Astarı yüzünden pahalıya çıkan menfaatlerinden dolayı Fransa, devlet olarak bu noktada büyük sıkıntılarla karşılaşacaktır. Bu tehlikeli ve zararlı politikalar yerine Fransa, eski sömürgeleriyle ortaklığa yönelir, demokrasinin bu kıtada kökleşmesine yardımcı olursa; hem dünyada ve hem de Avrupa’da en kârlı bir devlet konumuna yükselir.

Okunma Sayısı: 2225
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Demokrat Avrupa

    29.12.2017 19:56:11

    Necon ve neoliberal politikalardan uzak durarak, AB`nin misyonunu tam manasi ile yerine getirme ümidiyle Fransa`nin hareket etmesini diliyoruz.

  • Hakan

    15.12.2017 14:00:35

    Önemli bir konu. AB icindeki Fransa'nin rolü pek önemli.Dikkatleri ehemmiyetli bir mevzuya cektiniz,tebrik ederim.

  • Abdurrahman KOÇAK

    15.12.2017 11:59:17

    Şu ana kadar halk arasında hep USA ve Birleşik Krallık nazara verildi fakat hiç kimse Fransadan bahsetmedi.Fransanın durumunuda siz nazara vermiş oldunuz.

  • Said

    15.12.2017 02:09:48

    Harika tesbitler.Dogru bilgilendirme vazifesine devam ediyorsunuz.ALLAH kaleminize kuvvet versin. Kudüs meselesine hic deginmediniz...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı