Sonradan dışişleri bakanı olan Condolezza Rice’ın ekip halinde, enstitülerde hazırladığı BOP’u, Türkiye’nin yanı sıra Yemen ve İtalya da eşbaşkan olarak temsil etmişlerdi.
Sonra Petrol Adam George W. Bush’un eline neoconlar “Yeni Dünya Düzeni” dosyasını tutturmuşlardı. Medyanın kamuoyu tepkisini absorbesi için de; Amerikan Yüzyıl’ı şekerini dağıtıyorlardı Paul Wolfowitz’in yoldaşları.
Bu Yeni Dünya Düzeninin Avrupa ayaklarını da hatırlayalım. Blair ve Berlusconi’lerin yardımına Sarkozy, Rasmussen ve Merkel gönderilmişlerdi. İhtiyar Avrupa’nın terbiyesini kafaya koyan Dick Cheney ile Rumsfeld gibi Amerikalı politikacıların tehditleri, Avrupa Birliği’nin dağılacağı ve Euro’nun tedavülden kalkacağı vehminin George Soros´a söylettirilmesi gibi hususları unutursanız, resim eksik kalır. Bu arada, sermayelerini global Troçkist ihtilâlcilerin emrine tahsis eden Rotschild ile Rockefeller´in ittifaklarını hatırlayalım.
Sonra ne oldu... Kendi elleriyle putlaştırdıkları Jullian Assange ile entrikalarını sızdırmaya başladılar. Bu arada, demokratik veya Birinci Avrupa’nın Edward Snowden´ı Moskova’ya göndermeleri, neocon Batı´nın tek taraflı dünyayı yanlış bilgilendirmesinin sonunu getirdi ve İran; bölgedeki İHA´larını kırıp dökmeden tek tek yere indirmeye başlayınca da neoconlarda panik arttı.
Amerika’da neoconların, Avrupa’da neoliberallerin mahiyetleri deşifre olunca da, karşımıza İki Avrupa ile İki Amerika çıkıverdiler. Birisi insanlığa “öl!” derken, diğeri “diril!” diyordu.
İKİ AMERİKA’NIN BARİZ FARKLARI
Gel gör ki ABD´li ve AB´li neoconlar ne BOP´tan vazgeçiyorlar ve ne de bölgedeki (İslâm Coğrafyasındaki) iç savaşları desteklemekten... Alman Dışişleri Bakanı Gabriel’in rağmına, Von Der Leyen Peşmerge‘ye silâh dağıtıyor. General Mattis´e rağmen Pentagon Şahinleri YPG´ye 550 milyon dolar ve milyarları bulan silâhları gönderiyorlar. İran, Türkiye, Rusya, Irak ve Suriye’nin gözlerinin içine baka baka IŞİD formatıyla bölgeye topladıkları teröristlere silâh dağıtan neoconlar, burada kalıcı olduklarını iddia ediyorlar. Bu manzarayı, Wikileaks sızıntılarından bu yana doğru takip edemeyenler, ABD ile AB’nin resmî politikalarını neocon ve neoliberal ittifaklarının kirli siyasetlerinden tefrik edemeyenler, ABD’ye çekilen restleri sahici zannediyorlar.
Ayrıca, özde Amerikalı Marksist ve Troçkistlerin emirlerine amade Türkiye solu da tahriklerine devam ediyor: Kuşağımızın şahit olduğu hikâyeler…
Ülkeyi idare edenler meseleyi; bölgesel işbirlikleri ve anlaşmalarla masrafsız ve kansız halletmek yerine hem bölgede, hem dünyada bir gerilim iklimi oluşturarak siyasî kariyerini devam ettirme sevdasında görünüyorlar. Yoksa Amerika ile bir mücadele mevzubahis değil.
Buna karşılık dünyanın emperyalist, çatışmacı ve demokrasi karşıtı olarak gördüğü neocon ve neoliberallere, Amerika ve Avrupa siyasetçileri en az bizim kadar karşı duruyorlar. Türkiye medyasının dışındaki dünya medyası da bunu görüyor ve yazıyor.