"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstanbul çevre yolunda

Şükrü BULUT
16 Kasım 2018, Cuma
Siz de ara ara tarihe dönüp hüzünlü tirajı komik sayfaları seyrediyor musunuz? İbretlerle dolu bu sayfalarda milletlere yapılmış zulümleri gördükçe mutlaka yüreğiniz burkuluyordur.

Şapkanın cebri olarak milletimizin başına konulması sonrasında, bir köydeki tek kasketin şehre gidecek bütün erkeklerce sırayla giyilmesi ve bu kepi bulamadıklarında çarşıya inip ihtiyaçlarını alamayan insanların hikâyeleri… Sonra bu mantıksız zulme itiraz eden aydınlarımızın darağaçlarında halka teşhiri… Çok gariptir ki bazen kadınlar da bu vahşetten nasibini almışlar. 

Bir milletin bin senelik tarihini, kültür ve estetiğiniz ayaklar altına alınıp istihza dolu günlerin ıztırap verdiği zamanlarda, kısmen tiraji komik tarihimize dâhildir. Kur’ân alfabesine Hülaguca düşman olanların küle çevirdikleri kütüphaneler arşiv, gazete ve tapularımız… Bu düşmanlardan kaçırılarak dedelerimizce hazine gibi toprağa gömülen mushaflarımız, ilmihal ve tefsirlerimiz… Sonra aslî maksatlarından uzaklaştırılarak başka başka amaçlarla kullanılan mabetlerimiz… Bazen odunluk, bazen depo, bazen askerî kışla ve taşralarda samanlık. Bu hüzün dolu tarihimizin sistematik bir şekilde ve ilmî usûllerle hikâyelere romanlara, senaryolara ve tiyatrolara aktarıldığı zamanların çok yakın olduğu kanaatindeyiz. 

Belki de yukarda zikrettiğimiz noktaları belli bir döneme yükleyip hesap defterini kapatmak isteyenler çıkabilirler. Fakat olan bitenin “Kemalizm’in ideolojisi” etrafında cereyan ettiğini düşündüğünüzde, bu tiraji komik tarihimizin hem yakın geçmişte ve hem de günümüzde devam etmekte olduğunu kabullenmek zorunda kalıyoruz.

Zulüm dolu zamanları ne 27 Mayıs, ne 12 Eylül ihtilâli ve ne de 28 Şubat ile açıklamaya, zinhar kimsecikler kalkışmasın… Kemalizme itirazı olmayanların yapacakları en güzel şey, susarak önlerine bakmalarıdır. Aksi takdirde; Ecdada, mazlûmlara ve millî tarihe bir başka zulüm olur. 

Başörtülerinden dolayı kolluk kuvvetlerince, okulların önünde saçlarından tutularak sürüklenen kadınlarımız, üniversite imtihanları için geldikleri salonlardan polis gücüyle çıkartılan kadınlarımız, yaşını başını almış Kemalist Prof.’larca kurulan ikna odaları, şehit olmak üzere orduya teslim ettiği oğlunun yemin merasimini uzaktan uzağa izleyen annelerimizin tarihini çok gerilerde zannedenler, ya unutkanlık veya tarafgirlik hastalığına yakalanmış insanlar olmalıdırlar. Zira bütün bunlar, mevcut iktidarın ilk on senesi içinde de yaşanan hadiselerin tarihçesidir. Burada kişileri iktidar ve zamanları değil; devleti müstebit mengenesinde tutan ideolojiyi konuşanlar, elbette istikamette olanlarımızdır. Hüzün dolu zamanlarımızın, tiraji komik tarihimizin devam etmekte olduğunu söyledik. İsterseniz aktüel bir kesintisini bu vesile ile hikâye edelim. 

Geçen hafta Cumartesi günü, bir toplantı vesilesiyle İstanbul’un Avrupa yakasındaki çevre yolunda bir arkadaşın refakatinde seyrediyordum. Bu güne kadar hiç görmediğim, anlayamadığım ve fevkalâde acayip bir durum ile karşılaştım. Arabamızın camları kapalı olduğundan dışardaki siren seslerini duyamamıştım. Meğer ki bugün 10 Kasım imiş ve saat dokuzu beş geçe şehri bütün gürültüsü ile siren sesleri sarmış. Bu sesleri duyan seyir halindeki bazı sürücüler, trafik kaidelerini hiçe sayıp diğer iştirakçileri fevkalâde tehlikeye atacak biçimde yollarda aniden durmuşlar. Önce trafik kazaları zannettim, birkaç bekleyeni, daha ilerde ise arabasından inip duran insanları görünce arkadaşımın da yardımı ile olanları anlamaya çalıştım. Yüz yirmi km hızla gidilen çevre yolunda, siren sesini duyar duymaz frene yüklenen şu garip insanların halini hatırladıkça; Cehalet, korku, show ve tarafgirliğin milletleri nasıl acınacak derekelere düşürdüğünü yüreğim sızlayarak düşündüm. İster sevgi ile ister korkuyla… Yol üstünde dünya trafik kurallarını hiçe sayarak duranların ortak noktaları, demokrasiden yoksun cehalet olmalıydı. Burada ki önemli bir endişemin, yabancılarla dolu İstanbul’daki bu onur kırıcı manzaranın birileri tarafından fotoğraflanıp dış dünyaya gösterilmesi olduğunu itiraf etmeliyim. Siz olsanız bu acayip hali ne ile izah edersiniz? Dinî ritüel diyemiyorsunuz, olağanüstü bir hal diyemiyorsunuz, millî sevgi veya korku ile de izah edemiyorsunuz. Bazılarımız, yollarda dokuzu beş geçe duranların, aktivitelerini mevcut iktidara itiraz olarak değerlendirebilirler. Mevcut hükümete anti-demokratik, tek adam rejimi, despotizm ve diktatörlük diye itiraz edenler; Türk tarihini ve milletini zulüm ile dolduran Kemalizm ile mi karşı duracaklar? Yani AKP’nin demokratik alternatifi Kemalizmdir, öyle mi? İşte cehaletin, şaşkınlığın, ahmaklığın ve tarafgirliğinin gayyası bu noktadır. 

Bize sorarsanız; mevcut iktidar ile Kemalizm “demokrasi düşmanlığı” ortak paydasında birbirlerini besliyorlar. Türkiye’ye demokrasi, adalet ve hukuk gelmesin diye çalışan üst ellerin derin ittifaklarının dışa vuruşudur şu tiraji komik manzaralar. Bu resimleri de çekeceğiz ve alt yazıları ile yazacağız, ta ki gelecek nesiller bize “yuuh” çekmesinler ve mahiyetini keşfettiğimiz bu maskaralıklardan dolayı bizi suçlamasınlar. Aynı zamanda kullanabilecekleri malzemeleri de onların medyalarına takdim ediyoruz bu vesileyle...  

Okunma Sayısı: 1861
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet

    16.11.2018 13:37:33

    Garabetler ülkesinde bu tip olaylar hiç garipsenir mi?

  • Said

    16.11.2018 13:34:38

    Evet,bir gün maziye hüzün ile bakmak için arşivime koyacağım bir yazı olmuş.Tebrikler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı