Bunun hikmetini Sünûhat isimli eserinde anlatıyor. Haccın ihmali, şefkat tokatlarını değil, bilâkis gadabı celbetmiş. Hindistan, Pakistan ve birçok İslâm ülkesi İngiliz bayrağı altında Osmanlı’nın öldürülmesinde sefere mecbur bırakılmışlar. Yani hac kongresinde bir araya gelemeyen âlem-i İslâm, neticesini savaşlar ve tehcirlerle yaşamış. 

Bediüzzaman’ın hikmetini Kur’ân’dan şerhettiği haccın esas mânâsına âlem-i İslâm’ın ne kadar yaklaştığını hadiseler gösteriyor. Müstebitlerin çeşitli desiselerle gasbettikleri hürriyetlerimiz,  kongrenin esas mânâsını yakalamasını engelleye geldi. Bu seneki hacda perdelerin biraz daha aralandığını, iğfal bulutlarının dağıldığını ve hakikati keşfeden Müslümanların çoğaldığını müşahede ediyoruz. Müslümanların ümitlerini pazarlayan umut tacirlerinin  yerlerini artık endişeli ve çözüm arayan insanlar doldurmaya başlamış. Ahirzamanın şartlarını doğru okumaya çalışan İslâm coğrafyalarındaki fitnelerin nerelerde hazırlandığını öğrenmeye uğraşan ve buna göre yepyeni stratejiler peşinde koşan delegelerin sesleri ve duâları çoğalmaya başlamış. Zahiren görülmeyen ümit bayraklarının, perdeli de olsa dalgalanmaya başladığını görenler, derin nefes aldılar, bu seneki hacda. Fısıldamalar arasında Suriye ve Irak topraklarındaki terör ve iç çatışmalarının bir seneye varmaz  biteceğini, Yemen’de kalıcı bir barışa gidileceğini duyanların beşuşiyetleri yüzlerinden okunuyordu. Afrika’dan gelenler; Mogadişu, Nairobi ve Nijerya’yı ateşe verenlerin dinsiz Deccal’a ait ordular olduğunu haber verince, duyan Müslümanlar şükür secdesine kapandılar. Avrupa’dan gelenler ise, tükenen Avrupa’nın nüfusuna Cenâb-ı Hakk’ın bu musîbetlerle Müslümanları yardıma gönderdiğini ve çok yakın bir zamanda birçok Avrupa merkezinden yükselen ezanlarla, bütün kıt’ada İsevî-İslâm ittifakının bütün dünyaya duyurulacağını müjde olarak bildirdiler, kongreye… Avrupa Birliği bütün projelerine Müslümanları dahil etmiş ve dünya barışını ancak ve ancak İttihad-ı İslâm ile AB’nin ortak çalışmasıyla temin edileceğini deklare etmişler. Sınırların günümüzde bir mânâ taşımadığını, yükselen teknolojinin fizikî sınırları anlamsızlaştırdığını ve artık bundan böyle insanların hürriyet ve ekmek uğruna yurtlarını terk etmemeleri istikametinde çalışmalara başlanacağını hem Avrupa’dan, hem Amerika’dan duymuşlar Batılı delegelerimiz. 

Papa Francesco Deccal’a karşı Latin Amerika’dan Kuzey’e  bir seferberlik başlatmış. Fukaralığı, ahlâksızlığı ve servetini arttırmak için savaşmayı alet edinen dinsiz sınıflara karşı global mücadelesini Washington’da ilân etmişler. Papa İslâm Âlemine konuşlandırılan bağî orduların Müslümanlarla alâkalı olmadığını ve buralardaki savaşın dünya kapitalini globalde ele geçirmek için koşuşturan global tacirlere ait olduğunu bir Batılı olarak haber vermiş. 

Anlayacağınız 2015 kongresi bir önceki kongreye göre yeni konseptler yeni stratejiler ümit ve müjdelerle doluydu. Türkiye’nin Doğu’sundaki terör organizasyonlarının da Türkiye’deki Müslümanlarla alâkalı olmadığını, en küçük detayına kadar hariçten ithal edildiğini de burada kayıt altına alan delegasyonumuz gelecek kongreye daha şevk ve ümitle çalışacağının ilk sinyallerini hacda verdi. 

Müjdelerin yanı sıra Müslümanları üzen ve bayram sevincini yer yer gözyaşına döndüren olayları da biliyorsunuz. Yol ayrımındaki Suudi idaresinin İttihad-ı İslâm’dan destek alarak ve kısmî İslâmî demokrasiye dönerek üzerindeki baskıları azaltabileceği hususu bütün delegasyonun yalnızca gözleriyle ifade ettiği bir noktaydı. Sürüncemede bırakılan Kâbe’deki inşaattan dolayı inen tokat bunun bir örneğiydi. Harem’in bahçesindeki yüzlerce hacının kanları ve Mina’da bine yakın şehidin canları Suudi Hanedan’ına İttihad-ı İslâm noktasında çok şeyler söylüyordu. Duâ ediyoruz ki bütün bu olan ve bitenlerden otoriter İslâm rejimleri gerekli dersi alsınlar. Ve Deccaliyetin Arap Baharı adı altında her tarafa sokuşturduğu fitnenin mahiyetini tam mânâsıyla anlasınlar. Gelmekte olan İslâm baharını Arap baharıyla engellemeye çalışan global dinsizlik cereyanları hakikî fecri ve doğmakta olan güneşi gördükçe yarasalar gibi sağa sola kaçışacaklar. Ve bunun ilk belirtilerini de Şam-ı Şerif’ten, Kahire’den ve Bağdat’tan almaya başladık. İnşallah 2016 kongresine âlem-i İslâm biraz daha derlenmiş ve toparlanmış ve İttihad-ı İslâm hedefine biraz daha yaklaşmış olarak katılacaktır…