"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kemalist Türkiye mi, Müslüman Türkiye mi?...

Şükrü BULUT
29 Nisan 2016, Cuma
Tarihin tekerrürü mü dersiniz? Bundan yedi sekiz asır önce, Moğollar Irak ve Şam coğrafyasında neler yapmışlardı?

Günümüzdeki yangınları aynı ateşle irtibatlandıramaz mıyız? Efendimiz (asm) istikbale dönerek Arapları yakınlaşan şerlerden istiazeye, yani onlardan Allah’a sığınmaya çağırmış… “Yaklaşan şerden Araba yazık oldu!“ haberiyle yalnızca Çingiz’in torunlarını mı kastediyordu... Kıyamet öncesi, Mesih’in coğrafyasından çoğalacak ve Mesih’in kılıcıyla öldürülecek şerlerden haber yok muydu bu mu’cizevî sözde...

Suriye’de İŞİD saflarında savaşanların yüzde doksanı Avrupa’dan geliyormuş. İçlerinde İslâm kökenlileri var, fakat hepsi değil. Hele komuta ve eğitim birimlerinin hemen hepsi Avrupalı... Bunların Avrupa’daki kimliklerinde “Troçkist,“ Suriye ve Irak’taki üniformalarında ise IŞİD yazılı. Cuci Han’dan ve Hülagu’dan daha zalimce davranıyorlar Müslümanlara... Hülagu’nun askerleri  Yunus İbnî Metta’nın (as) kabrine, Musul’u işgal ettikleri halde dokunmamışlardı. Batıda kendilerine yeni muhafazakâr dedirten bu gözü dönmüşlerin ise saygı gösterdikleri hiçbir unsur kalmadı bilâd-ı Şam ve Irak’ta... 

İşte böyle dehşetli bir yangınla Arapları yurtlarından çıkardı yeni muhafazakârlar... Irak’tan, Yemen’den, Mogadişu’dan, Kuzey Afrika’dan ve Moritanya’dan... Onları  global  hesaplarında kullanmak üzere belli güç rotalarına yönelttiler. Herşeyin yıllar önce zındıka enstitülerinde planlandığını kabul etmeyenler, bu göçün ince detaylarına kadar Brooking Enstitüsü gibi Batının bazı araştırma merkezlerinde kayıtlı olduğuna inanmayanlar, ne Arap Baharını, ne AB’ye hazırlanan oyunu ve ne de Türkiye’nin bu oyundaki rolünü anlayabilirler...

KEMALİST TÜRKİYE VE ARAP MÜLTECİLERİ…

Evvelâ yanlış anlamaların yolunu kapatmalı... Kemalizmin rotasına mahkûm edilmek istenen ülkemize, biz Müslüman Türkiye! diyoruz. Tarihî dokusuyla, kültürüyle, gelenek ve coğrafyasıyla “Ben Müslümanım” diyen Türkiye’mizin şu dönemde hâlâ aşamadığı Kemalist eşikten bahsediyoruz.

Müslüman Türkiye’yi tek parti döneminde yapılan ve bütün değerleri alabora eden devrimlere sahip çıkarak elbette savunamayız. “Ne Arabın yüzü, ne Şam’ın şekeri” diyerek 800 küsur kilometrelik sınırı mayınlarla döşeyen bir zihniyetten, Arap mültecilerine müşfik bir yaklaşım bekliyoruz... Elbette hakikate ters düşüyor... Kâbe’yi  Araba bırakarak Çankaya ile yetinen nifakla muallel, hasta bir zihniyetten insanî yaklaşım beklemek, elbette boşunadır. 

Avrupalılar, Rakka ve Musul’daki yangınların, içlerindeki Troçkistlerce çıkarıldığını iyi biliyorlar. Kısmen iradelerine ipotek konulmuş AB yetkilileri – bu ipoteğe sebebin Merkel, AKP ve Soros işbirliği olduğunu önceki yazımızda belirtmiştik – göçmenleri sınırlarından uzaklaştırmak üzere rüşvetlerle Türkiye’ye yöneliyorlar. Zira Arap mültecilerinin  insanca yaşamaya entegresi hususunda bugüne kadar tek müşahhas bir proje hayata geçirilmemiş. Esas yangını çıkaran Amerikalı neocon ve neoliberalleri çok yakından takip eden Obama, bu meselenin kısa bir dönemde hallolamayacağını anlatmasına rağmen, Arap mültecileri soğuk kış günlerinde çadırlarda perişan olmaya devam ediyorlar.

Biz, ahirzaman fitnesinin global temsilcileri olan neocon ve neoliberallerin bu oyundaki rollerini biliyoruz. Fakat insanlarımızın da, Suriye’den gelen kardeşlerimize, Kemalistlerin devleti alet ederek defans kurduklarını bilmesini istiyoruz. Bu hususta iktidarın artık inisiyatif kullanmasını bekliyoruz. AB’nin, mülteciler meselesini kendi  meseleleri arasında değerlendirdiği bir zamanda, Türkiye bu tarihî fırsatı çok güzelce değerlendirebilir. AB´nin yardımıyla, Suriyeli göçmenlere ülkenin müsait yerlerinde istihdam alanları açarak hem kendilerine, hem Türkiye’ye,  hem AB’ye ve insanlığa faydalı projeler ortaya koyarak, insanlığa umut olmaya devam edebilir Müslüman Türkiye… Aksi takdirde, yine Kemalizmin labirentlerinde maddî ve manevî zararlarla yola devam etmek zorunda kalacağız.

Okunma Sayısı: 2618
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • sultan selim

    29.4.2016 21:32:44

    bir kaç yıldır yazılan yazılarınızda, hep iyiliğe akıl ve kapı açmak kötülüğünse tüm boyutlarını tarifleyerek kaçınmayı yazdınız. bu konuda canı ruhumla bu vazifenizi tebrikler ediyorum. artık net görüldü ki, firavunlaşan nefislerin nazarında bu elmas değerindeki hakikatler suya yazılan yazılar olarak algılandı ve de hala bırakın bir inana bir insana bile zül olacak nefret kusmalarını müşahede etmedeyiz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı