Okuyucularımız; 1923’ten sonraki Kemalistlerle, bundan önceki dönemde Doğuda ayaklanmaları organize eden pro-Kemalistlerin toplamda yirmiden fazla isyanı hazırladıklarını biliyorlar.
Tamamı Kemalistlerin bilgi ve iradeleri dahilinde oluşan isyanları tarih kaynaklarına ve konuyla alâkalı makalelere bırakarak, biz yalnızca Atatürkçülük adına yapılmış 12 Eylül sonrasını esas alıp bu soruya cevap bulmaya çalışacağız.
KEMALİSTLERİN DOĞU NEFRETİ…
Kemalistlerin Kürt nefreti iddiasına katılmıyoruz. Kürt kökenli Marksistlerle Kemalistler arasındaki hulus birliğini mütemadiyen gözlemlediğimizden, bu fikrin doğru olmadığına inanıyoruz. Kürt nefreti yerine Şark nefreti demek daha doğru olur. Doğunun; hayatını tanzim eden İslâmiyet‘ten ve İslâmiyet’in tesiri ile bin seneyi aşkındır akıp gelen geleneğinden taviz vermek istememesi, Kemalizm ile Doğunun çatışmasına esas sebep teşkil ediyor, kanaatindeyiz. Anadolu Selçuklularından Osmanlılara kadar, manevî önderlerin bu coğrafyadan çıkması, neoliberallerin 100 milyar liralarını aşan rüşvetlerine rağmen bugün bile dinin diğer bütün sosyal faktörlerin önüne çıkması, Kemalistleri kara kara düşündürüyor. Kemalistler ihtilalden bu yana Troçkist ve neoliberal müttefiklerinin bölgede yaptıkları tahribatların, din ile beş on sene zarfında tamir edilebileceğini de bildiklerinden, bu coğrafyaya ve bu toprakların çocuklarına fevkalâde derin bir kin besliyorlar. 1925’ten sonra dinsizlik adına başlatılan bid’aların Doğudaki insanlarca peşinen reddedilmesi, onların gözünde Doğuyu umutsuz bir vak’a olarak mahkûm etmiş. Troçkistlerle neoliberalerin buradaki tahribatının detaylı bilgi ve haberlerini arşivlerde çok genişçe bulmak her zaman mümkündür. İspat sadedinde yeniden değerlendirmeye gerek görmüyoruz.
1980’LERDEN 2015’ LERE DEĞİŞEN BİR ŞEY VAR MI?
1980’lerde ihtilâlcilere sözcülük eden zamanın başbakanı, projeyi milletten gizlemek için “birkaç çapulcu“ demişti. Bölgede ihanete uğrayan yüzlerce askerin şehadeti ve köylerde canilerin kurşunlarıyla vefat eden yüzlerce mazlûmun ortaya koyduğu manzara, ANAP’ı tarih önünde mahcup etmişti. O günlerde derin devletle eşkiyanın birlikte yaktıkları köylerin sayıları bini bulacaktı. Geçimleri birinci derecede tarım ve hayvancılığa bağlı bu insanların evlerini başlarına yıkanlar, onları ikame için bir adres göstermeksizin çaresizlik içinde bıraktılar. Çoğu büyük şehirlerin varoşlarına her şeylerini geride bırakarak göç edenlerin yanı sıra, imkânları daha da kısıtlı olanlar, yakın ilçe ve illere yöneldiler. Doğunun dağlarını, ovalarını, meralarını ve verimli bağ ve bahçelerini “terör adına” buradaki insanlara terk ettiren zihniyetin Kemalist olmadığını iddia edebilecek biri elbette çıkmayacaktır. Köyünde yüzlerce insana faydalı olacak üretimlerde bulunan o insanların, büyük şehirlerin varoşlarında ekmeğe muhtaç hale nasıl düştüklerini, elbette tarih detaylıca yazacaktır. Bir avuç çapulcuya, koskocaman bir bölgeyi terk ettirenlerin bugünlerde de iş başında olduklarından hiç kimsenin şüphesi olmasın.
HÜKÜMET BÜTÜN SENARYOLARDAN HABERDAR…
Gerçi itiraf ettiler... Çözüm süreci içinde örgütün hem şehirlerde kolluk kuvvetleri inşa etme ve hem de cephanelikler kurma meselesinden haberdar olduklarını ilgililer itiraf ettiler... Peki neden şu kanlı neticeleri o günlerde engellemeye gitmediniz, diye kimsecikler sormuyor. Ülkenin dört bir tarafından yükselen “Çözüm süreci nedir, projenin içinde neler vardır programınız nedir?“ sorularını verilmiş bir cevap bulabilecek misiniz medyada... Beylik cümleler, slogan ifadeler ve içi bomboş farfaralı beyanatlar. Oturup özerkliği konuşacak noktadan tekrar namlunun ucuna döndü süreç.
AKP’li belediye başkan adaylarının Kürtçe basılmış propaganda, afiş ve pankartlarından, yeniden şovenist Türk milliyetçiliğine dönen havayı, eminim ki hükümet üyeleri de anlayabilmiş değil... Zira inisiyatifin içeride Kemalistlerde, dışarıda ise neocon ve neoliberallerde olduğunu yıllardır söylüyoruz. Bu husus malûmu ilâmdır, yani bilineni yeniden belirtmektir.
Bizim sorup öğrenmek istediğimiz husus ise tamamen farklı... ANAP ile Doğunun köylerini boşalttıran Kemalistler, AKP ile de şehirleri göç ettiriyor. İzmir’e, Bursa’ya ve İstanbul’a 1980’lerde yerleşen köylüler geri dönmediklerine göre, il ve ilçelerden ayrılanlar da büyük bir ihtimalle geri dönemeyecekler...
Peki bu bölgeyi kimler için Kürtlerden temizliyorsunuz? Stratejik olarak, dünyayı kaosa sürükleyen global menfaat gruplarının ağız suyunu akıtan bu bölgeye acaba başkalarını mı yerleştirecekler diye merak ediyoruz… Belki de dünya enerji koridorunda yaşamanın sağlığa zararlı olduğunu bilenler; Suriye ve Irak ile birlikte Türkiye’mizin Doğusunu insanlardan temizlemek mi istiyorlar! İşte bu hususu merak ediyoruz.
Bu arada Avrupa gazeteleri de soruyorlar: Suriye mültecileri problemiyle boğuşan hükümet, bu kış günü vatandaşlarını ilticaya neden zorluyor… Gurbet içinde gurbet, vatan içinde iltica… Neden?