Eski seneyi yeni yıla bağlayan geceye Almanlar “Silvesternacht” diyorlar… Bizimkilerin “yılbaşı gecesi” dedikleri bu bağlantı gecesinde, Avrupa şehirlerinin sokaklarında ve bizde, onlara özenenlerin bulundukları metropollerdeki eğlenceyi biliyorsunuz.
Avrupa’da, bilhassa Almanya’daki Müslümanların eğlencelerine katılmadıkları bu gecede, ailelerin çocuklarıyla birlikte havai fişek gösterilerine iştirak ettiklerini tam 35 senedir takip ediyoruz. Bu arada, geldikleri Müslüman coğrafyaların hayat tarzlarını terk ederek buradaki sefih yaşayışı benimsemiş olanların da, geleneksel alkollü gece kutlamalarında bir kısım Avrupalılarla beraber olduklarını, buradaki bütün kamuoyu biliyor.
2015’i 2016’ya bağlayan Silvester’de alışılagelmiş manzaraları unutturacak bir hadise yaşandı. Köln şehrinin merkezindeki Dom Kilisesi ve tren istasyonunun çevresindeki meydanlara gece yarısına doğru sayıları yüzlerceyi bulan Arap kökenli gençlerin hücumunun sırrını Avrupa basını hâlâ tartışıyor. Bazı gazetelerin bin kişi olarak telâffuz ettiği bu topluluğun yılbaşı gecesinde, alkol almış kadınlı erkekli grupların eğlendikleri Dom Kilisesi civarında belirmeleri, ister istemez yüzlerce istifhamı da beraberinde taşıdı.
POLİSİN RAPORLARIYLA MEDYA, HADİSEYE FARKLI BAKIYOR…
Bine yakın Suriye veya Kuzey Afrika kökenli Müslüman genç, gece ortasına doğru istasyon çevresinde toplanıp Alman kadınlarına cinsel tacizde bulunmuş ve bazılarının cüzdan ve telefonlarını almış. Medya ile bazı politikacıların iddiaları böyle… Fakat polisin raporlarında bu iddiaları destekleyecek müşahhas bir hadise yok. Diğer taraftan suç duyurusunda bulundukları iddia edilen 170 mağdur kadın, öte yandan sayıları 20’yi geçmeyen şüpheli… Gecenin köründe sayıları yüzlerceyi bulan bu organize hareket neden Kuzey Afrika’dan seçiliyor? İki saat içinde nasıl toplanıp dağılıyorlar? Neden daha çok “mülteciler” söz konusu ediliyor? Köln emniyet müdürünün istifasını isteyen bazı politikacıların ellerinde müşahhas belge var mı? Arap kökenli Müslümanların burada hedefe konulması bir başka hadisenin altyapısını hazırlamak için olamaz mı? Medyada Müslümanların kadın düşmanı olarak lanse edilmesi ve Müslüman gençleri ahlâksız ve saldırgan gösterme çabaları neyin işaretleri olabilir? Bütün bu soruları ve o sorulara verilecek cevapları Avrupa medyası tartışıyor, bugünlerde…
BİR KISIM MEDYA VE SİYASETÇİNİN HEDEFLERİ
Öyle ya… Durup dururken bu bin kişi nereden sökün etti? Hayvanî duygularına mağlûp olmuş bu güruhun İslâmiyetle ne alâkaları var? Daha önceki bu tip yılbaşı ve karnavallarla mukayese edildiğinde işin bir tertip olduğu ortaya çıkmaz mı? SPD’li adalet bakanı Heiko Maas bu hadisenin bir tertip olduğunu iddia ediyor. Bir taraftan Suriye ve Kuzey Afrika’dan insanları botlara bindirip Afrika’dan Avrupa’ya gönderirken, diğer taraftan Avrupa’nın en az on milyon mülteciyi kabul etmesi gerekir, iddiasındaki neoliberaller bu işin hangi cihetinde duruyorlar? Kapalı toplumlarda çalışma imkânı bulamadıklarından, el attıkları toplumları ahlâksızlık ve kaosa sürükleyen açık toplumcuların bu tertiplerle alâkası ne olabilir? Ukrayna’yı sefahetle dize getirdikten sonra femenlerini Putin’in üzerine hücum ettiren neoliberaller, Suriye ve Kuzey Afrika gibi kapalı toplumlardan gelen gençlere bu tertibi yaptırmış olamazlar mı? Nerede insanlar varsa; o insanları insanî, dinî ve millî değerlerinden tecrit etmek üzere Soros ve Zuckerberg’in hibe ve yardımlarıyla kurulmuş sivil toplum örgütlerinin, vazifeli aktivistlerin ve görevli medyanın rolünü bu hadisede de düşünemez miyiz?
DOĞRULAR UZUN SÜRE GİZLENEMEZ
Köln Belediye Başkanı Henritte Rekker polis ve istihbaratı dinlemeden mi Müslümanları suçladı? Bu hadiseden hareketle kadın tacizlerine verilecek cezaların şiddetinden Müslümanlar ancak sevinç duyarlar. İnsan onurunu kutsayan İslâmiyet, kadın erkek farkı gözetmez. Hele Avrupa’da, İslâm ahlâkının yanlış tanıtılmasına sebep olanların cezalandırılması bize yalnızca ferah verir. Her türlü tedbire Müslümanlar can-ı gönülden yardıma hazırdırlar. Bilhassa bu gençlerin topluma doğru entegresi, terbiyesi ve topluma kazandırılması istikametinde, Avrupa’daki dinî cemaatlerin devlet kurumlarına her türlü katkıda bulunacaklarına bütün Avrupa vatandaşları inanmalıdırlar.
Müslümanlar da, Avrupa’daki tertiplerden dolayı adalet ve yönetimlere karşı güvenlerini yitirmemelidirler. Köln şehrine bir milyonun üzerindeki eşcinselleri toplayan organizatörleri de Rekker ve Maas mutlaka takibe almalıdırlar. Keza Silvester’i bahane ederek PEGIDA adı altında binlerce insanı sokak kaosuna çekmek isteyenleri de… Politikacılar onlardan çekiniyorlarsa, onları halka şikâyet ederek sorumluluğu paylaşabilir. Halkın desteği ile, demokrasi içinde her problem çözülür. Avrupa Müslümanları buna inanıyor ve yetkililerden de bunu bekliyorlar.