"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Küresel ihtilâlin annesi... veya “Kara Eylül...”

Şükrü BULUT
12 Eylül 2025, Cuma
Yakın tarihimizi bilmeyenlere, yazımızın başlığı manasız gelecektir. Hakikat ise bambaşka…

Hadisenin vahametini, dehşetini ve doğurduğu esaretimizi bilmeyen dostlarımız, beni 12 Eylül’e takılıp kalmakla ittiham ediyorlar… Eyvallah… Kara Eylül’ün öncesini, kanlı ihtilâli ve sürecini bizimle yaşayamayanlara, bu hakikati ulaştıramamanın vebalini taşıyoruz. Küresel irtibatlarını, bulunduğumuz coğrafyayla ilişkisini ve mahallî alâkalarıyla bu cihanşümul felâketi anlatamadığımızdan olacak ki, ümitsizlik avam-ı mü’minînin manevî dünyasını çoraklaştırıyor.

Bediüzzaman Hazretleri iki büyük dinsizlik cereyanının, mana ve hakikat âlemindeki mukayesesini yaparken; Hak dine ve peygambere ihanet etmiş Kemalizm’in komünizmden daha çok insanlığa zarar verdiğini tevriye ile anlatır. 12 Eylül İhtilâli’yle Kemalizm iki koldan insanlığa hücum etmişti… Kemalizm, geniş dairedeki global dinsizlik projesinin İslâm âlemindeki temsilciliğini münâfıklığının başarısıyla gizlemiş ve tezgâhladığı anarşiyi kullanarak Kemalizm kimliğiyle 12 Eylül 1980’de TSK’yı pis emellerine alet etmişti. İhtilâli takip eden süreçteki Kemalist cuntanın içerideki ve dışarıdaki icraatlarını dikkatlice inceleyenler, bu paşaların Türkiye’ye değil Bolşevik emellerine hizmet ettiklerine şahit olacaklardı.

Çoğu ihaneti, musibetzedeler sonradan fark ederler. Kaderin bir cilvesi ve imtihanımızın bir rengi olsa gerek… O zamanlar kimsecikler “liberal ekonomi” şemsiyesi altında Londra’da toplanan eşkıyaları tanımıyordu. Onlar, Dünya Bankası’nda, hedefledikleri coğrafyalar için eleman devşirdiler (Özal, Derviş gibi). Ege’de Yunan ve NATO’da Fransa’ya karşı Türkiye’nin elindeki kozları heba ettiren  paşalar, İttihad-ı İslam’a  karşı, Marksist terör için “Çekiç Güç” ile Neoconların emrindeki askerleri güneydoğumuza yerleştireceklerdi. Yani 11 Eylül 2001’de İkiz Kuleler’in patlatılmasıyla başlayacak global ihtilâlleri için Ortadoğu’da hazırlık yapmışlardı. 

Bizde Kara Eylül gerçekleşmeseydi, 11 Eylül’ün şartları olgunlaşmayacağından, Neoconcular ihtimal ki Erdoğan-Berlusconi eşbaşkanlığında BOP’u sahneye çıkaramayacaklardı. İran-Irak Savaşı, Kuveyt’in işgali, Körfez Savaşları, Srebrenitsa soykırımı ve Afganistan tiyatroları, hep 12 Eylül sürecinin zehirli meyveleri olduğunu, her zaman ispat edebiliriz.

Kara Eylül öncesinde milletimiz “demokrasi!” diye bağırınca, Bolşevik kuklası cuntabaşısı, Demirel hükümetine ihtar mektubu göndermişti… “Sakın ha, çoğunluğa güvenerek demokrasiye yönelmeyesin ve anayasayı değiştirme hatasına düşmeyesin!” demişti. Bu hakikati, cuntanın sekreteri Saltık da: “İhtilâl yapmasaydık; Demirel tek başına gelip anayasayı değiştirecekti.” diyecekti… 

12 Eylül’ü gerçekleştiren  iki dinsizlik cereyanının önde gelen şahıslarına baktığınızda da, münafıklığa bürünmüş ve cismen küçük görünen Kemalizm’in, çekirdek olarak, Rusya’yı perişan eden Bolşevizm’den daha etkili olduğunu adeta görüyorsunuz.

Osmanlı’nın çöküşünde tasfiye memurluğu yapmış Türk Yurdu dergisinin ekonomi editörü Parvus Efendi ile Selânikliler arasındaki birlikteliğini bizde kimse yazmaz. (Emmanuel Karasso ile ortak çalışırlar) Leo Troçki gibi 1905 Rusya demokrasisine ihanet eden ihtilalcinin, Troçkinin hemşerisi ve akılhocası olduğunu da, M. Kemal muhabbetiyle görmemezlikten gelirler. Büyük Deccal ile Küçük Deccal’ın birlikte çalıştıkları İstanbul yılları hakkında bir makale okuyamadığımız gibi; Stalin’den kaçan Troçki’nin Büyükada günlerini, Parvus Efendi’nin Selânikli İttihatçılar üzerinden Berlin’de Wilhelm’e danışman olarak mağlubiyete ortak oluşunu, Enver ve arkadaşlarının sürgüne gönderilişlerinden iki hafta sonra İngilizlerin talimatıyla sahneye çıkarılmış  kurtarıcıların mahiyetlerini, maalesef tarihçilerimiz yazamazlar… Zira yarım yamalak demokrasimizi de Kara Eylül’ün zehirli hançeriyle kaybetmiştik. Sonra da deccaliyet önce “Yeşil Kuşak,” sonra da “BOP” diyerek İslâm coğrafyasına, 11 Eylül sabahında Troçki’nin ve Parvus’un şakirdi Kissenger’ın emriyle Kandahar’a yönelecekti.

12 Eylül’ün devamı olan 11 Eylül’e Neoliberal-Neocon ittifakı araştırma yasağı getirmişti. Bizde 12 Eylül –güya– yargılandı, ama bütün kuvvetiyle AKP korumasında devam ediyor. İhtilâlin desteğiyle milleti soyanlar, çeyrek asırdır anayasa değişikliğinden bahsediyorlar… Kara Eylül’ün sene-i devriyesinde, inşaallah zalimler de ihtilâlleri gibi sahneden çekilip Büyük Mahkeme’ye gidecekler…

Okunma Sayısı: 2165
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Kaşlıoğlu

    14.09.2025 17:27:26

    Eğer Kur'ân-ı Kerim'de ittibaâ emredilen resullerin şeriatına ve bilhassa 1447 yıldan beri nev-i beşerin humsunu ve dünyanın nısfını taht-ı idaresine alıp hükmeden,hususan "Hürriyet-i Şer'î,Adalet-i Mahza, Meşrûtiyet-i Meşrûa" ve umumen saadet-i dareyn esaslarını hâiz olan Şeriat-ı Muhammedî'ye(asm) sefurû edip inkıyad etmezse evvel emirde dünyada,ba'dehû ahirette saadet-i ebediyeye vâsıl olamayacaktır.

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    14.09.2025 17:27:22

    Şeytan-ı Lâinin asakir-i münafıklarının cehalet,zarûret,ihtilaf,hırs,tâmâ,inat,enaniyet, ahmaklık,havf,hubb-u cah,şöhretperestlik,âmiyâne müfrit tarafgirlik,adavet,yeis, şahsî menfaat hissi,kizb,istibdat ve ehl-i imanın mabeynindeki maddî ve manevî rabıtaların ehemmiyetinin kâmil manada idrakine mani olmaları sebebiyle memleketimizde ve bütün dünyada harpler,ihtilaller,muhtıralar ve zulümler devam etmektedir..

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    14.09.2025 17:27:17

    Bu Asya kıt'ası,Anadolu memleketi ve Şark'ul avsat(OrtaDoğu); Hz.Âdem(as)zamanından bu yana irsal-i rüsûl ve inzal-i kütüp hakikatlerinin tahakkuk ettiği bir belde-i tayyibedir. Şeytan ve avanesi ve Avrupa'da zuhur eden materyalist felsefe ve felasifiyyûn bu ebedî hakikati kal' ve ref'etmek için, vakt-i kıyamete kadar,ulûm-u felsefeyi su-i istimal ederek mücadele ve muharebe edeceklerdir. Desais-i şeytaniyeler dessas komiteler vasıtasıyla tatbikat sahasına konulmaktadır.

  • Bedreddin

    13.09.2025 22:55:48

    Avrupa tezgahını kurmuş.Muvafıkta olsa,muhalifte olsa aynı.

  • Hüseyin İlhan

    13.09.2025 15:15:55

    12 EYLÜL Zalimleri dershanelerimizi basmış,bu dershanelerde ikamet eden talabe ağabey,kardeşleirmizi nezarete almışlardı. Akşam Ticaret lisesinde okuyor ve gündüz çalışıyordum.İşverenim nur talebesi ağabeyimin maddi destekleri ile nezaretteki kardeşlere yemeği ben götürüyordum. Bursa Emniyet Müdürlüğü nezaretinde olan ağabey ve kardeşlerimize bu yemekleri ulaştırmamızda yardımcı olan,kolaylık gösteren emniyet mensubu olup hayatta olanalra rabbimsağlık-sıhhatler,ahirete irtihal edenlere gani gani rahmet eylesin. Geçmişteki yaaşadıklarımızdan sonra mevcut YAHUDİ CESARET ÖDÜLÜ namlının entrika,hile,iftira ve tahribatına karşı daha da müteyakkız ve hem cemaat hemde millet olarak kenetlenmiş olmak mecburiyetindeyiz. Sinsi ve hainane siyonist planalrın tatbikçisine lütfen dikkat.

  • Hüseyin İlhan

    13.09.2025 15:11:28

    12 EYLÜL DARBECİ ve vatan,millet düşmanları olanalrın her trülü baskılarından bizlerde nasibimizi aldık.Ev ve işyerlerimiz hafiyelerince takipte idi. Birgün işyerimizi gözetleyen hafiyeyi farkedince çaktırmadan işyerimden çıktım ve şahsın üzerine üzerine dğru gitmeye başladım.Aman Allahım ne kokrkak ve ödlekmiş.Ben gittiği yere gidiyorum ve hızlanıyorum o daha da hızlı olarak resmen kaçıyor..Yine evimizi gözetleyen hafiye ye de aynı taktikle gittim o da tabana kuvvet uzaklaştı.Bunları yaşayan biriyim.

  • İhsan

    12.09.2025 20:57:16

    Sevgili Yeni Asya ekibinin bu 12 Eylülü mazlum Türkiye halkına anlatma vazifesi öncelikli. Bu eşik aşılmadan demokrasi ve iç barış hayal görünüyor. Başarı temennilerimle.

  • Ergin Akın

    12.09.2025 19:41:37

    Babalarımızın yaşadıkları bu büyük musibetin okul derslerinde bize öğretilmemesi, Akp'nin de onların tezgahı olduğunu gösteriyor diye düşünüyorum!

  • Özgür Bey

    12.09.2025 19:10:21

    Şükrü ağabey , göndermeler bilmeyenler nezdinde havada kalıyor. Tarihçiler bunları yazmaz dediğiniz göndermeleri açık açık (her bir cümleyi açarak) gönderme yapmadan müstakil yazı şeklinde yazmanız hakikatleri gün ışığına çıkaracaktır. Böyle sadece ehli anlıyor zira.

  • Demokrat Avrupa

    12.09.2025 17:12:29

    12 Eylül ile dördüncü devresine giren Süfyanizm daha önceleri olduğu gibi bütün imkanları kullanarak gücü ve kontrölü elinde tutmak istemekte. Bunu yaparken de hiç bir sınır tanımadan her şeyi mübah görerek işine yarayacak herkesden destek almakta ve aynı zamanda kendi ömrümü uzatmak içinde işine yarayacakları da kullanmakta.

  • mehmet

    12.09.2025 13:55:59

    Parvus efendinin ittihatçı Selanikliler üzerinden -Alman imparatoru Wilhelm’e danışmanlık! yaparak Almanya ve Türkiye’nin 1’nci Cihan harbindeki mağlubiyetlerinde rol alması da enteresan? Munafık deccaliyet ve içerideki munafık kamalizmin işbirliği!

  • Murat Uyar

    12.09.2025 12:03:44

    12 Eylül sadece Türkiye’nin değil, bütün İslam âleminin kaderini etkileyen bir dönüm noktasıydı. Tankların gölgesinde ezilen, aslında milletimizin imanı, hürriyeti ve istikbaliydi. Bu darbe, küresel güçlerin uzun vadeli planlarının taşeronluğundan ibaretti. Bediüzzaman’ın işaret ettiği iki dinsizlik cereyanı, darbeler, ihtilaller ve gizli oyunlarla milletimizi hedef aldı. Bunun devamı 11 Eylül 2001’de ortaya çıktı. İkiz Kule saldırısı, küresel düzenin yeni bir perdesiydi. 12 Eylül’de hazırlanan zemin, 11 Eylül’de sahneye kondu; Afganistan işgali, Irak savaşı ve Ortadoğu’daki büyük yıkımlar bu kirli planın meyveleri oldu. Bu tablo aslında Mehdi–Deccal mücadelesinin küresel tezahürüdür. Hak ile batıl çarpışıyor; hedef milletimizin imanı ve İslam âleminin istikbali. Fakat hüküm kesindir: Hakikat galip, batıl zâildir. Bugün bize düşen, 12 ve 11 Eylül’den ders alarak meşveret, adalet ve İttihad-ı İslam hakikatlerini sahiplenmektir.

  • Hür Avrupa

    12.09.2025 11:51:59

    Selamünaleyküm İlk önce tebrik ediyorum sizleri bu dizeleri bizlere cesurca aktardığınız için. Bir hatırlatmada ben yapmak isterim.yaklaşık 60 yıldır Avrupa kapılarında bekletiliyoruz ve buna neden Müslüman bir devlet olduğumuz için alınmadığımızı başta siyasal İslam olmak üzere topluma yerleştirdiler. Asıl sebebin Kemalizmin olduğunun üstünü örtme çabalarına ne yazıkki siyasal İslamda hizmet ediyor.demokratların iktidar olduğu dönemde şuan Avrupa Birliği üyesi birçok ülkeden önce aday olmuştuk ve girmek için gerekli adımları demokratlar döneminde atmıştık.sonrası malum 1960 darbesi,12 Eylül darbesi Neoliberal ekonomiye ANAP ile birlikte geçiş darbesi ve 28 şubat darbesi. bütün bunlar kemalizimle ittifak halinde olan global dinsizliğin bir projesi.Ama soran olursa Avrupa hırıstiyan birliği bu yüzden Türkiye Avrupa Birliğine giremiyor ,bunuda saf müslümanlara siyasal İslam eliyle yutturuyorlar.memleketin bir sorunu varsa o da kemalizimdir .

  • HÇeşitcioğlu

    12.09.2025 11:40:45

    Maziyi dışardan yaşayıp yankı odası oluşturmak. 2001 İkizkule saldırısı olduğunda sevinçten uçan öğretmen arkadaşa “ acele etme bunun arkası var çok kötü olacak” deyince sevinci buruklaşmıştı. 12 Eylül darbesini o günleri yaşayan nur talebeleri aynelyakin belki hakkalyakin bilir.. 15 Temmuz darbesini yazın bilginiz varsa, yoksa ADurmaz vidyolarında gerçeğin MR ını çekti. Kampın çekirdeği, oyun kurup sırlar içinde devleti ele geçirmek istemişler. Khk lı ve 15 Temmuz şehid ve gazilerinin fail ve zalimleri Kampta karargah kurmuş. Devlet mi? Hiçbir devlet kendine karşı kurulan din etiketli bir saldırıya ne güzel demez. Rahmeetli Kutlular Abi İşte Hayatım’da dedi: devlet bir cemaate kafayı taktı mı, yukardan bırakır tuz buz eder. Peki dinci darbeciye ne yapar?

  • Kadir Akbaş

    12.09.2025 10:50:13

    Tebrikler. Geçen 100 yılın özeti bir yazı. Bu cendereden çıkış nasıl olacak? Bunun üzerine tahsidat yapmak gerekiyor. Her dönem Milletin ağzına çalınan bir parmak bal ile 12 Eylül İhtilâlcilerinin dayattığı düzen devam ettiriliyor. Mecburi Din Dersleri ile başlayan avutma Özal Döneminde Başörtüsüne serbesti getiren kanun ile devam etti. 28 Şubat Zihniyeti Milleti başka bir cendereye soktu. Kamuda başörtüsü serbestliği, Ayasofya'nın açılması gibi uyuşturucu hamleler ile Siyonist emellerine hizmet edildiği perdeleniyor. Bıkmadan usanmadan bu Aziz Millete anlatmak gerekiyor.

  • Hakan

    12.09.2025 10:29:20

    Resmin tümünü görememek, demokratların büyük kaybı. 12 Eylülcü AKP sinden demokratik anayasa bekleyenlere hakkımı helal etmiyorum.

  • Nur

    12.09.2025 10:03:57

    Sayın yazarımız, kitap hacmindeki konuyu hap haline getirmiş. Hazmi kolay olmasa da şifalı olacağından eminim. Allah kaleminize kuvvet versin.

  • said

    12.09.2025 09:33:30

    Ah annesi, ah annesi… İşte annesi bilinmediğinden o kara eylül bir nifak ve bozgun tohumu oldu. Aman ondan bahsetmeyelim diyenleri de, kabre havale. Artık yapacakları bir hayır kalmamış demektir.

  • Hüseyin T

    12.09.2025 07:16:16

    [2] Tarihçilerimizin bu konuları yazamaması bir trajedidir. 12 Eylül, bu sorgulamanın önünü kesmek için de yapıldı zaten. Kıymetli yazarımızın da ifade ettiği gibi, 12 Eylül yargılandı gibi göründü ama aslında AKP döneminde dahi korundu ve kurumlarıyla ayakta kaldı. Bugün her şeyi değiştirdiğini iddia edenler dahi, o darbenin anayasasıyla ve onun zehirli mirasıyla hesaplaşmaktan son derece acizdir. Bu mükemmel analiz için müteşekkiriz hocamıza . İnşaallah, gençlerimizin ve hakikati arayanların ufkunu açar. Zalimler ve ihtilâlciler ise sahneyi terk edip O Büyük Mahkeme’de hesap vereceklerdir...

  • Hüseyin T

    12.09.2025 07:15:39

    [1] Kıymetli yazarımız, adeta yakın tarihimizin üzerine örtülmüş kalın bir perdeyi aralıyor. Ayrıca, 12 Eylül’ü sadece bir darbe olarak değil, küresel bir projenin Anadolu’daki kritik bir halkası olarak görmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Ne yazık ki, bu hakikatleri herkese anlatamıyoruz. Yaşayan bilir, yaşamayan ise “takıntı” sanır. Yazıda altı çizilen en önemli nokta, 12 Eylül’ün 11 Eylül’ün ve Ortadoğu’daki yangının alt yapısını nasıl hazırladığıdır. Bugün Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da yaşananların tohumları, 1980’de bizim topraklarımızda atıldı. O cuntacı paşaların “Biz Türkiye’yi kurtardık” sözü, tarihin en büyük yalanlarından biridir. Aslında küresel efendilerine hizmet ettiler. Parvus, Troçki, Kemalizm ilişkisi ve bunun İttihatçılar üzerinden Cumhuriyet’e uzanan mirası, resmî tarihin hiç anlatmadığı, belki de anlatmaktan çekindiği en kritik meseledir.

  • Cemal Özkaya

    12.09.2025 04:47:30

    Yazılarınız bakış tarzımı çok değiştiriyor. Komiteler, küresel ifsad şebekeleri ve 12 Eylül hakkındaki arka plan tahlilleriniz bence Risale-i nurlara görede uygun. Tebrikler

  • İhsan

    12.09.2025 00:13:11

    Maşallah, toparlayıcı ve kısaca bir özet olmuş.

  • yılmaz

    12.09.2025 00:10:40

    Yumurta mı tavuktan, yoksa tavuk mu yumurtadan, gibi olmuş. Daireler halinde iki dinsizlik. Kaleminize sağlık.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı