"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Marksist kapitalistlerin dünya hâkimiyeti sevdası

Şükrü BULUT
03 Kasım 2025, Pazartesi
Marksist Neoliberalleri aldatan nokta, para ile her maksada ulaşılabileceği fikriydi.

Bu fikir insanlığın  tarihi kadar eskiydi… Bu fikir, insanın içine koyulan nefste ve enaniyette kaynağını bulmaktadır. Bu mesele üzerinde felsefecilerle kelâmcılar çalışıyorlar.

19. yüzyılda doğduğu halde, sonraki zamanların üzerinde ölümcül etkilere sahip olan materyalizm/Marksizm düşüncesi, sınıf savaşlarıyla ve ihtilâllerle sosyalizmi dünyanın başına geçirmeyi hedeflemişti. 1920’lerden sonra bir grup Marksist, anayapıdan ayrılarak (Enternasyonalciler bunu ihanet olarak görüyorlar) hürriyet ve kapital ile olan kavgalarını bitireceklerdi. İkinci Dünya Savaşı şartlarından fırsat bularak, “Neoliberal” kimliğiyle görüneceklerdi. Yayınlarımız arasında çıkan “Neoliberaller” çalışması, mevcut kaynakların en genişini teşkil ediyor.

Makalemizde, hürriyeti de bir tarafa bırakıp ekonomiyi ilâhlaştırarak global sermayeyi belli noktalarda ve kontrollerinde toplamak isteyen Neoliberallerin küresel ticareti ve finansı ele geçirme programlarından bahsedeceğiz. 

Sürecin tarihçesini, 1830’larda bankalara karşı demokrasi zaferini kazanan Andrew Jackson’ın Amerika’daki mücadelesiyle başlatanları biliyorsunuz. Bankacılığı dünya ticareti ve ekonomisi hususunda farz kabul eden materyalistler (“kapitalist Marksistler” de diyebiliriz); semavî dinlerle ve hayat tarzlarıyla savaşlarında, önce kapitali, sonra fıtratımızı ve nihayet hürriyeti programlarına ekleyeceklerdi. Kur’ân’ın anlaşılmasına çalışan kelamcılar da insandan başlıyorlardı. İnsan Allah’ın muhatabı ve yeryüzüne tayin ettiği halifesiydi.

Kapital üzerinden insanı duygularıyla/düşünceleriyle tahlile yönelen bir grup Marksist, insanın zaafları ve zayıf tarafları üzerinde çalışarak; onu psiko-sosyal cihetleriyle çözmeye çalıştı. Semavî inanışların zıddına, insanı bu cihetiyle tahribe yöneldi. Nefsini keşfettiği ve Yaratıcısının emirlerinin aksine hareket ettirebildiği sürece insanı, maddî arzuları istikametinde kullanabileceğini tespit eden bir kısım Marksistler; hürriyet perdesinde sefahati, ihtiyaç perdesinde israf-tüketimi, değişim perdesinde fıtratı tahribi ve müdafaa perdesinde ise zulmü ve istibdadı; ilmî kalıplarla Avrupa medeniyetine musallat ettiler.

Bu özellikler; Habil’den bu yana insanın hayvanî tarafını tamamlayan şeylerdi. Semavî dinler insanları hayvanlıktan kurtarırken, hayvaniyet cihetini de terbiye etmişlerdi. Neoliberalistler veya sosyal Marksistler veya tahribatçı sivil devrimciler, kapitali kutsallaştırıp ellerindeki imkânlarla dünyayı kapitalden ibaret gösterince de; para, bankacılık ve altın; insanî değerleri çiğneyerek üst basamağa yükseldi.

İman ile küfrün mücadelesi kadar eskiye dayanan insaniyet ile kapital savaşı, medeniyetin harikalarıyla derinleşerek; anlaşılması zor, girift hale geldi. İnsaniyet içinde, paraya ulaşma ölçeğinde akıllılar ve onlara tâbi sınıflar ortaya çıktılar. Yani para hakkında söz sahibi olanlar, zengin-fakir sınıfının yerlerini belirlediler. Materyalistler/Marksistler Amerika ve Avrupa’daki bir kısım eğitim müesseseleri ve oralardan mezunlarıyla oluşturdukları enstitülerle; insanları “efendiler” ve “onlara çalışanlar” olarak sınıflara ayırmış oldular. Önce emeği, sonra da insanlığı çaldılar.

Kur’ân, Yahudîleri tanımlarken; onların kapitale düşkünlüğünü, idarelere ve ihtilâllere karıştığını ve neticede daima katl ü tenkile duçar olup zillete mahkûm olduğunu ifade ediyor. Paranın hikâyesini işitenler, ekseri “kahramanlar”ının Yahudî olduğunu da bilirler. Yani dünya ticaretini, deha derecesindeki zekâlarıyla, ancak bir kısım insanların anlayabileceği düzeyde sistemleştirdiklerinden, bu pazarda kazanmanın ancak onların müsaadesiyle olduğunu ve dünya bankacılık sisteminin de onların uhdesinde olduğunu herkes biliyor. 

Şu hususu da belirtmeliyiz: Bankacılığın babası olan Rothschild’in Frankfurtlu bir Aşkenaz olması ve günümüz kapitalini globalde takip ve kontrol etmeye çalışanların da Aşkenazlardan oluşmaları, dünyanın mazlum Hıristiyanlarını ve Müslümanlarını Filistin meselesinde bir araya getiriyor.

Devam edelim, inşaallah.

Okunma Sayısı: 1569
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İrfan

    4.11.2025 21:15:50

    recep gardaş, zübeyir abi gazetede iktibas yazmayın, anladığınızı tazın diyor. Buradaki bütün yorumcular, iktibas ettiğin mektubu biliyorlar. Başka mektupları da biliyorlar. Yani ille de senin baktığın yer her şeyi kapsamıyor. Üstadın dünya savaşlarını anlatan mektupları da var.

  • Recep Ayer

    3.11.2025 23:27:29

    elmasları derecesine o zararlı, fâni arzuları yerleştirecek derecesinde bu meş'um asır öyle şırınga etmiş ve ediyor ve öyle aşılamış ve aşılıyor ki; Risale-i Nur dairesi haricinde bulunan ülemalar, belki de veliler; o siyasî ve içtimaî hayatın rabıtaları sebebiyle, hakaik-i imaniyenin hükmünü ikinci, üçüncü derecede bırakıp, o cereyanların hükmüne tâbi' olarak hemfikri olan münafıkları sever, kendine muhalif olan ehl-i hakikatı belki ehl-i velayeti tenkid ve adavet eder, hattâ hissiyat-ı diniyeyi o cereyanlara tâbi' yaparlar. Kastamonu Lahikası ( 118 )

  • Recep Ayer

    3.11.2025 23:27:00

    Risale-i Nur'la onlara hizmet etmek en birinci vazife ve medar-ı merak ve maksud-u bizzât olmak lâzım iken; şimdiki hal-i âlem hayat-ı dünyeviyeyi hususan hayat-ı içtimaiyeyi ve bilhâssa hayat-ı siyasiyeyi ve bilhâssa medeniyetin sefahet ve dalaletine ceza olarak gelen gazab-ı İlahînin bir cilvesi olan harb-i umumînin tarafgirane, damarları ve a'sabları tehyic edip bâtın-ı kalbe kadar, hattâ hakaik-i imaniyenin Kastamonu Lahikası ( 118 )

  • Recep Ayer

    3.11.2025 23:26:01

    İşte bu asrın bu acib tehlikesine karşı, Risale-i Nur'un hizmet ve meşgalesi, şimdiki siyaseti ve cereyanlarını o derece nazarımdan iskat etmiş ki; bu harb-i umumîyi bu dört ayda merak etmedim, sormadım. Hem Risale-i Nur'un has talebeleri, bâki elmaslar hükmünde olan hakaik-i imaniyenin vazifesi içinde iken, zalimlerin satranç oyunlarına bakmakla vazife-i kudsiyelerine fütur vermemek ve fikirlerini onlar ile bulaştırmamak gerektir. Cenab-ı Hak bize nur ve nuranî vazifeyi vermiş; onlara da, zulümlü zulümatlı oyunları vermiş. Onlar bizden istiğna edip yardım etmedikleri ve elimizdeki kudsî nurlara müşteri olmadıkları halde, biz onların karanlıklı oyunlarına vazifemizin zararına bakmağa tenezzül etmek hatadır. Bize ve merakımıza, dairemiz içindeki ezvak-ı maneviye ve envâr-ı imaniye kâfi ve vâfidir. Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve bayramlarını tebrik ederiz. Kastamonu Lahikası ( 118 )

  • Recep Ayer

    3.11.2025 23:22:29

    (Çok ehemmiyetlidir) Aziz, sıddık kardeşlerim! Bugünlerde gayet sadık ve dikkatli bir kardeşimizin ihtiyatsızlığından küçük bir tokat yemesi münasebetiyle, hem bu dört ay müddetçe, binler adam kadar alâkadar olduğum halde; ahval-i âlemden, siyaset ve harbden kat'iyyen bir haber almayıp ve istemeyip ve merak etmez bir tarzda bulunmamdan, Feyzi ve Emin gibi has kardeşlerimin hayretleri ve istifsarları sebebiyle bir hakikattan, çok defa beyan ettiğim gibi yine bir parça ondan bahsetmek lüzum oldu. Şöyle ki: Kastamonu Lahikası ( 117 )

  • İrfan

    3.11.2025 21:22:29

    Enes Gardaş, Şükrü abi kendisinden yazmıyor ki, bunları üstadımız söylemiş. O yalınızca yorum yapıyor. O kadar.

  • Recep Ayer

    3.11.2025 19:25:09

    Şükrü Bey bütün bu anlattıklarınıza Risale i Nur ne diyor üstad ne diyor.Biz ona bakarız.

  • Enes

    3.11.2025 13:06:30

    Şükrü abinin anne yazıları güzel ama bu yazılanlar komplo teorisini aratmıyor maşallah. Bizim için en iyi kafir, birbirleri ile harb eden kafirdir. Gerisi kafirdir.

  • Demokrat Avrupa

    3.11.2025 13:06:03

    Neoliberallerin fikir babaları Karl Popper‘in ve Friedrich Hayek‘in talebeleri Thatcher ve Reagan bir taraftan, diğer taraftan ise George Soros sağlıklı ekonomi düzene musallat olup yerle bir ettiler. Biz de ise bunlara paralel olarak 1980 ihtilalinden sonra neoliberal politikaların bekçisi ve uygulayanları ise Özal’la başlayarak Erdoğan’la devam etmekte…

  • Cemal Özkaya

    3.11.2025 13:05:47

    Bu konunun ısrarla ve misallerle işlenmeye devamında fayda var. Dünya'nın yangınının sebebi biraz ortaya çıkmış oluyor

  • Hür Avrupa

    3.11.2025 13:05:40

    Netice itibari ile neoliberallerin Türkiyedeki temsilcilerine bakın. Her dönem teşvik adı altında destek adı altında çiftçiyi,tüccarı,sanayiciyi, esnafı 5 yıldan sonra ödemeli ,10 yıldan sonra ödemeli düşük faizli diyerek ,bankaların kucağına atılmadımı.Kefilsiz denilip tc numarasıyla vatandaşı ihtiyaç kredisi deyip borçlandırmadılarmı.sorsan sübvanse ediyoruz diyerek vatandaşa bu borçları yıkmadılarmı.neoliberallerle AKP nin ittifağı böylece hayata geçirilmedimi.bunların ensitütülerinde yetişenler köşe başlarına yerleştirilmedimi. Nas var Nas deyip ülkenin kaynaklarını faiz baronlarına aktarmadılarmı.

  • Ömer

    3.11.2025 11:32:30

    Tüm sosyal medya ve finans araçları dediğiniz gibi bu kesimin elinde. Çocuk ve gençlerimize maalesef her türlü propagandayı rahatlıkla yapabiliyorlar.

  • HASAN DOĞAN

    3.11.2025 10:52:12

    Bu marksist Neoliberal kapitalistler 2.Avrupa'nın o pis ve mülevves yüzünün zahiren heva ve his ile hevesi okşayan yanı ile milleti tuzağa çekiyorlar maalesef.Şimdilik maalesef Avrupada bu 2.cereyan çoğu devlete iktidardır.ancak halkın çoğunluğu özellikle bu Filistin meselesinde gösterdiki!.Avrupayı temsil ediyor.Az kaldı rabbim kerimdir....

  • İrfan

    3.11.2025 10:22:44

    Anlaşılması kolay olmayan bir mevzu. Zira parçaları bize yabancı. Öyle görünüyor ki, bu anlaşılmadan Türkiyenin sosyal problemleri de anlaşılmayacak.

  • İsmail Sarıömeroğlu

    3.11.2025 09:56:33

    Tebrikler

  • Salih

    3.11.2025 09:25:30

    Hocam tarih trumptan bir jakson çıkarır mı dersiniz. Zaman, kahramanlar ve şartlı çok farklı olmasına rağmen.

  • Süleyman

    3.11.2025 09:21:56

    Yazarımız bütün ile parçayı beraberce nazara vermiş. Sapmaların çoğunun bu birlikteyi sağlayamamaktan kaynaklandığını görerek geldik. Tespitleriniz için teşekkürler.

  • Hüseyin T

    3.11.2025 09:20:08

    Kıymetli yazarımız, bugün dünyayı saran ekonomik ve toplumsal krizlerin kökenine inerek, sözde "özgürlük" vaatleriyle yola çıkan neoliberal düşüncenin aslında nasıl küresel bir tahakküm projesine dönüştüğünü adeta belgeler nitelikte kaleme almış. Hocamızın daha önceki yazılarinda da üzerindederinlemesine durduğu "kapitalist Marksistler" tanımı oldukça çarpıcı. İki sistem de farklı kutuplardan geliyor gibi görünse de, nihai hedef olarak insanı ve toplumu maddi çıkarlar etrafında yeniden şekillendirme konusunda ortaklaşıyorlar. Tarihsel süreci Andrew Jackson'dan tut ta Rothschild'lere bağlayarak anlatması ve günümüzdeki Filistin meselesine kadar getirmesi, meselenin sadece ekonomik değil, aynı zamanda inanç ve medeniyet temelli bir mücadele olduğunu gösteriyor. Kur'an'ın insanı "halife-i ruyi zemin" kılan tanımı ile neoliberalizmin insanı "tüketici"ye indirgeyen anlayışı arasındaki uçurum, yazıda çok net ortaya konmuş. Yazının devamını merakla bekliyoruz...

  • Mustafa coban

    3.11.2025 08:33:43

    Ṣeytanın hilesi zayiftır.yeterki inananlar dünya nimetlerine dalmasınlar.asıl zayif nokta inananlarda.ṣeytan ve avanesi çok güçlü deyil

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı