Ateş olmayan yerden duman çıkar mı? Angela Merkel’in yakın çevresinde göründüğü günden beri, Ursula von den Leyen’in “neocon  politikacılarla” ilişkisi konuşuluyordu. İlk olarak Aileden Sorumlu Bakanlığa getirilmişti. Aileden sorumlu olduğu zamanlarda, eski komünist sistemdeki icraatı tedai ettirecek şekilde, bir yaşından itibaren çocukların verileceği “çocuk bakım evleri” projesini, çoğunluğun tepkisine rağmen uygulamaya sokmuştu. (Bu uygulamayı 1920’lerde Lenin ile Vera Schmidt birlikte yürütüyorlardı.) “Kadınları ekonomiye kazanma”  sloganı altında kanunlaşan bu uygulama ile, Almanya’daki çocuk sayısında büyük düşüşler yaşanıyor ve bildiğiniz üzere devlet, bu açığını göçlerle iltica edenlerden kapatmaya çalışıyor. Sonradan Eğitim Bakanlığına ve nihayet istediği yere ulaşmıştı: Savunma Bakanlığı...  Buradaki çalışmalarında, bilhassa Kuzey Irak’a yaptığı silâh ve askerî eğitim yardımlarında, Pentagon’daki yoldaşlarıyla olan paralelliğini gizlemedi. Hem Savunma Bakanlığı ve hem de McKinsey söz konusu olunca, bütün dikkatler Ursula’nın üzerinde toplandı.

Hadise yalnızca McKinsy şirketine Savunma Bakanlığı’nın ihale vermiş olması mı? Hayır…. Bakanlığa gelir gelmez Katrin Suder‘i devlet sekreterliği bünyesinde vazifeye alan bayan bakan, Katrin’in daha önce McKinsey şirketinde çalıştığını iyi biliyordu. İşleri üç yıldızlı bir mütekait generalin danışma şirketi üzerinden alan McKisney şirketi, şirket danışmanlarından birisinin yine eski McKinsy çalışanı olduğunu ve bu kişi ile generalin arkadaşlık derecesinde ilişkilere sahip olduklarını da tesbit etmişler, Ursula’yı takip edenler... 

Meselede dikkatleri çeken detaylardan bir tanesi de, Ursula’nın sekreterliğine aldığı eski McKinsey çalışanı Savunma Bakanlığında işe girer girmez, generalin firması üzerinden iş alacak eski danışmanın da McKinsey’den ayrılmış olarak karşımıza çıkıyor.

İşte bütün bu ilişkileri “ahbap çavuş” çerçevesinde bulan Berlin Cumhuriyet Savcısı, bayan von Leyen hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Spiegel’de haber ve yorumu veren Matthias Gebauer, olayın Alman kamuoyunda bir skandal olarak değerlendirildiğini ve SPD’nin meselenin peşini bırakmayacağını medyaya duyurduğunu yazıyor.

Hem Alman toplumu ve hem de Türkiye kamuoyu nazarında mahiyeti hâlâ sır olarak kabul edilen McKinsey ile alâkalı tartışmalar, tahminler ve farklı bilgiler elbette devam edecek. Dünyayı idare noktasında eline almış ve yirmi altı bin “üst düzey eğitimli ve tecrübeli” eleman ordusuyla bu şirketin Amerikalı neocon siyasetçi, banka ve bürokratlarla olan iç içeliği, herkesi tedirgin ettiği gibi, Alman ve Türk kamuoylarını da tedirgin etmeye devam edeceğe benziyor. Bekleyelim görelim.