"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Neoconların mengenesindeki Türkiye ve Suudi Arabistan...

Şükrü BULUT
11 Ocak 2016, Pazartesi
Geçen haftalarda gazetelere bir haber yansıdı... Riyad’da Suudîlerin girişimiyle bir İslâm Birliği oluşmuş.

Teröre karşı kurulan bu birliğe Türkiye de dahil olmuş. Dünyanın medyamızda aksetmeyen yanlarını bilmeyenler, bu hareketi ferecin başlangıcı olarak kutladılar. Kendisi kadar ismi de güzel olan fereci duyan herkes heyecanlanıyor. Hele İslâm coğrafyasının üzerinden kan ve barut bulutlarının eksik olmadığı şu zamanlarda... Fereci inkâr etmek kadar, insanları ümitsizliğe sürükleyecek yanlış beklentilere sokmak, doğru olmayan ümitlerle hayal kırıklıklarına itmek de günah olmalı.

Suudîlerin hal-i pür melalini hâlâ keşfedemeyip, Avrupa ve Amerika’ya rağmen onlardan yardım bekleyenlerin düşünce olarak avamdan geri kaldıklarını siz de düşünmüyor musunuz? Bilhassa neocon’ların başlattıkları Arap Baharı istilâsıyla kraliyet koltuklarını korumak için her türlü müdahane ve yanlışa mecbur kalmış Suud Hanedanının İslâm âlemine şu musîbetlerde kurtuluşa gidecek yolda rehberlik etmesini beklemek... Arap Baharı kral ve diktatörleri devirmek üzere harekete geçmemiş miydi? Peki Suudîler demokrasinin neresinde duruyorlar bugün... Bütün dünyanın demokrasiden en uzak ülkeler arasında saydığı Suudîlerin önderliğindeki birliğe demokratik Türkiye koşa koşa dahil olmuş. Amerika’ya, NATO ve AB ülkelerine rağmen böyle bir harekete cesaret edebilir miydik? Doğrudur, cesaret ödülü almış idarecilerimiz var. Fakat kimse Arabistan ve Türkiye’nin bizatihi kendilerinin tutsak olduklarını bilmiyor...

BATI’DAKİ DEĞİŞİME AYAK UYDURAMADILAR…

Demokrasi ile hareket eden ülkelerin millî politikaları daha çabuk ve sağlam oluşuyor. Oturmuş sistemleriyle, değişen şartlara daha hızlı entegre olabiliyorlar. Bir dönemin yanlışçıları, kadrolarıyla geri çekilip, yepyeni kadrolarla devletler, eski söylemleriyle taban tabana zıt, şaşırtıcı bir sür’atle yeni politikalara ayak uyduruyorlar. Bush’un etrafında kenetlenmiş Troçkist neoconlara, İslâm coğrafyasındaki bütün katliâmları yükleyen Obama’nın ekibi bunun örneği. Cameron, bütün faturaları Blair’e ve Hollande Sarkozy’e yüklediler... Dünün katil kadrolarını dışlayan demokratik Avrupa ülkeleri, yeni barış projelerini gündeme taşıyorlar. Dünün Suriye’nin dostları konferansı’na katılanlardan, bizimkilerden başka kaç kişiyi hatırlayabiliyoruz ki... İşte demokrasinin bu imkânından faydalanan Batının karşısında Suudî Hanedanı ile AKP’nin içine düştüğü hal-i pür melali, varın siz düşünün... Bu kadrolar, dünde doğru diye sarıldıkları herşeye bugün nasıl yanlış diyebileceklerdi ki... İşin en ilginci de; bir taraftan Şiîlerle ve diğer taraftan kraliyet karşıtlarıyla başı dertte olan Suudî Hanedanına bizimkilerin iltihak etmeleri değil mi?

Bize sorarsanız, Riyad toplantısını organize edenler yine neoconlardı... Orada David Petraeus ile diğerlerinin iradeleri söz konusuydu. 2000’lerin başında tutsak aldıkları kadroları, terk etmek istemedikleri coğrafyalarda canlı kalkan olarak kullanıyorlar. Yoksa Türkiye ve Suudî’nin bunca yanlış, zikzaklı ve şaşırtıcı politikaları üç beş seneye sığdırmaları mümkün müydü? 

NEOCONLARA VEKÂLETEN MÜCADELE…

Hem Amerika ve hem de AB neocon ve şahin neoliberallere rest çekti. Onların politikalarını esas alan kadroları geri çekerken, savaş ve kaos için çalışan enstitülerle hükümetlerin anlaşmalarını feshettiler. Karanlık ruhlu bürokratlardaki değişimi gazetelerden ziyade internet dünyasındaki araştırmacılar yazıyorlar. Neoliberallerin sermayeleri, sosyal medyayı da susturmaya yetmiyor. 

Washington ve AB merkezlerindeki önemli siperlerini kaybeden Troçkistlerin, hâlâ savaş alanlarında (İslâm coğrafyası) zahiren başarılı görünmelerinin sebebini elbette anladınız: İslâm âlemindeki değişmez siyasî kadroların biatları... Elbette gönüllü yapmadılar. İsrail ile gönüllü anlaşmaya evet demedikleri gibi... Onlar da bölgedeki Amerika ve AB kuvvetlerinin hâlâ neoconların tesirinde olduklarını biliyorlar. Washington ve AB’deki yarını düşünecek halleri yok gibi... Kendi medyalarıyla halklarının bir bölümünü yanıltabilirler... Fakat hakikatin ortaya çıkışı o denli sür’atli oluyor ki...

Okunma Sayısı: 1696
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Vefalı

    11.1.2016 17:21:55

    Allah razı olsun Şükrü Bulut kardeşim. Nice kalın kalın perdeleri kaldırıyorsunuz.

  • Demokrat Avrupa

    11.1.2016 11:59:15

    Dolmusa binmek insanin elinde olabilir ama inmesi ise kesinlikle. Bir de insanin dosyasi bir hayli kabarik olmasi, dolayisiyla esareti de beraberinde getirir. Esarette olan bir iktidardan ne beklene bilinir ki?

  • Dogu Bati

    11.1.2016 11:52:22

    Bir zamanlar Gaddafi de neoconlarla beraber calismisti, akibeti herkesce malum. Neoconlarla calisanlar hic bir zaman karli cikmiyor, ama velakin gecici bir kac menfaat icin onlarla calismaktan ise onlarla calismamayi tercih etmek daha evla oldugunu zaman gösteriyor...

  • Sultan Selim

    11.1.2016 10:08:12

    Ha gayret tünelin ucu gözüktü. Tebrikler enfes bir konu ve yazı olmuş yine. Devamını bekliyoruz. Dua ve selamlarla...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı