Hafızamızı mütemadiyen tazelemediğimiz takdirde, geniş zamana yaydırılmış ahirzaman tuzaklarını göremeyiz.
Neoliberallerce de finanse edilen global çatışma projeleri için çeyrek asırlar, uzun zaman teşkil etmez. 11 Eylül İhtilâlinin üzerinden 15 sene geçmiş. Kürtçülük fitnesinin Doğuda inşasının üzerinden de 40 küsur sene... Troçkistlerin Türkiye’deki müttefikleri olan Kemalistler 12 Eylül 1980 darbesini gerçekleştirmeselerdi, içinde bulunduğumuz şu dehşetli şartlar oluşmazdı. Evvelâ, Türkiye AB´ye girerdi. Kuzey Irak´taki Barzani fitnesi, İslâm Birliğinin önüne engel olamazdı. Türkiye üzerinden bölgede temel hak ve hürriyetler nihalleşir ve doğru demokrasi ortamları meydana gelirdi. Troçkistler 11 Eylül cinayetlerini işlemeye cesaret edemezlerdi. Afganistan ve Irak işgal edilmez ve BOP eşbaşkanlığına Türkiye tayin edilmezdi. BOP çerçevesinde Arap Baharı katliâmı yapılmaz ve nihayet Türk Baharını gerçekleştirmek üzere Kemalistlerle Troçkistler harekete geçemezlerdi. Aynı menfîlikler zincirinin böylece uzayıp gitmesinde, Kemalistlerin kendilerine serviste bulundukları neocon ve neoliberallerden başka kimi gösterebiliyoruz ki...
Bediüzzaman, 15. Mektupta ahirzaman dinsizleri olarak nitelediği bu cereyanların mahiyetini, yani Kemalistlerle inkâr-ı ulûhiyetçilerin zaman içindeki misyonlarını çok güzel biçimde teşrih etmiştir... Kendilerini gizlemek, plânlamalarının üzerini örtmek üzere dinsizlerin çevirdikleri bütün dolapları, zaman bir bir ortaya çıkarıyor. Atölyelerinde imal ettikleri fitne ve vahşet örgütlerinin cinayetleri, çok yakında ayaklarına dolaşacağa benziyor. Yüz binlerce akrep, yılan, hınzır, ayı ve maymun sağa sola kaçışırken, mağlûbiyetlerini kısmen de olsa Cenevre´de ilân ettiler.
ANADOLU´DAKİ YANLIŞ HESAP...
Troçkistlerle Kemalistler dehacı geçiniyorlar. Sultan Selim´e biat etmiş Kürtlerin Türklere kılıç çekmeyeceklerini anlayamadılar. 40 küsur senelik bütün yatırımları boşa çıktı. Ellerinde imanlarını çaldıkları birkaç genç ile nifakta evlâdını yaktıkları birkaç aile kaldı. Bediüzzaman´ın Mektubat isimli eserinde, şeytanın desisesine karşı Türkleri ve Kürtleri uyarması, II. Avrupalı çatışmacıları bozguna uğrattı elhamdülillah. Alevî Sünnî kartını da oynayamadılar.
Türk ırkçılığı, ulusçuluk, Hizbullahçılık ve Büyük Doğuculuk gibi daha önce kullanılmış zümreler ve metodlar da netice vermeyince, bütün ümitlerini bilhassa Avrupa´dan devşirdikleri Kuzey Afrikalı çocuklara bağladılar. Avrupa merkezlerinde terörize edilen gençlerden devlet istihbaratlarının habersiz olması mümkün değildi. Kemalist Troçkist ittifakının birinci hedefinin AB olduğunu bıkmadan usanmadan söylemeye devam edeceğiz. Brüksel´in hedef tahtasına konuluşu, en az 15 senelik bir hadisedir. Belçika köylerindeki terör rehabilite merkezlerinden çıkan militanların Ahmet Şah Mesud´u Pencap vadisinde şehit etmesinden bu yana, Troçkistlerin en çok kullandıkları tetikçileri bunlardan seçmesi de, AB´ye gözdağı vermekten başka bir şey değildir.
ANADOLU YENİLGİSİ...
Kemalistlerin neden Kürtlere düşman olduklarını, önceki yazılarımızda belirtmiştik. Onların cehaletlerinden istifade ile tam 24 isyan çıkartmışlar ve katliâmlarına bahane bulmuşlar. Coğrafyaya da kızıyorlar. İslâm Birliğinin kurulmasına engel olmak için dört elle sarıldıkları coğrafyanın (Van, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum v.s.) uğursuz olduğuna inanmaya başladılar. Kürtlere kızdıklarından onları Türkiye´nin Batısına, Akdeniz ve Marmara´sına adeta sürgün ediyorlar. Önceden hazırladıkları Türk-Kürt çatışması ateşi bir türlü alev almadı ve almıyor. İslâm milliyeti ortak paydasındaki Anadolu halkı gitgide daha da kaynaşıyor. Bu durum; dinsizlik ve ahlâksızlığı esas almış materyalistleri ümitsizlik uçurumuna sürüklüyor. Altı milyonun üzerinde yalnızca Türk-Kürt evliliği gerçekleşmiş. Ve milyonlarca iş ortağı, komşu ve dâvâ arkadaşlıkları...
Bediüzzaman Hazretleri Anadolu´ya Cebel-i Cudî, diyor. Nuh Tufanlarında... Dünya harplerinde... Buraya ne Arap Baharı ve ne de Türk Baharı (meş’um iç savaşlar ve düşman müdahaleleri) uğramaz. Risale-i Nur´un “doğum coğrafyasının” Kur’ân’ın koruma ve himayesinde olduğunu bilemeyenler, hadiseleri şaşkınlıkla izliyorlar. Fakat zamanın elinde bütün şaşkınlıklarımızı giderecek deliller var.
Nurları okuyarak vazifemizi yapmaya devam edelim inşaallah.