"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Neoliberallerin Çin macerası veya Neoliberal Çin hükümeti...

Şükrü BULUT
08 Şubat 2019, Cuma
İsterseniz Donald Trump ile seslendirilen Amerikan – Çin Ticaret Savaşı’nı şimdilik unutalım.

Saltanattan demokrasiye geçmeye çalışan Mançu Hanedanı’ndan II. Dünya Savaşı sonrasındaki Çin’e hayâlen gidelim. Sovyetler’in İngilizlerle birlikte galip geldiğinde, Ruslarca tutuklanan imparator Puyi’yi de bir kenara koyalım. Bediüzzaman Hazretleri Çin´in bu dönemde yaşadığı siyasî musîbet için; “... İşte bu seddin (İstibdat Seddi’nin) tahribiyleiyle, Fikr-i Hürriyet Çin´e kadar yayıldı ve yayılacaktır. Fakat Çin ifrat edip (aşırıya kaçıp) komünist oldu.“(Münâzarât s. 63) diyor. Ve ilginçtir ki; Ahirzaman şerirlerini anlatan 5. Şuâ isimli kitabında demokrasi ve insaniyet karşısında konumlanan deccaliyetin ekseriyetinin Yahudî olacağını da belirtiyor. Buradaki bilgi ile savaş sonrasında meydana gelen Çin Komünist İhtilâlini mercek altına aldığınızda, günümüze de ışık tutacak bilgiler ortaya çıkıyor.

Durup duruken mi Çin komünizme veya istibdada yakalanmıştı. Avrupa’daki dinsizliğe büyük bir hırs ve şevk ile çalışan Yahudilerin, maalesef burada da belirleyici role sahip olduklarını görüyoruz.

Rusya’yı demokrasi yolunda ihtilâl ile istibdata mahkûm eden Şimal cereyanının Çin’de de etkili olduğunu sonradan öğrendik. İsrael Epstein’in ailesiyle birlikte 1920’lerde Çin’e yerleştiğini,Yahudi bir aileden gelen bu zeki insanın 15 yaşından itibaren Peking Teimes ile Tientsin Times de çalışırken, Mao ve arkadaşlarıyla birlikte burada komünizm için çalıştığını öğrenince, bir birilerine benzeyen kaderleri (Rusya, Osmanlı ve Çin) hayretler içinde müşahede ettim. İşin ilginci, bir başka kafadar (borsa spektülatörü, yani sihirbazı) olan Edgar Snow da bu işlere Amerika’dan katılacaktır. Bunların aynı cereyana mensup; Viyanalı Ruth Weiss, Düsseldorf’lu Hans Müller, Richard Frey, Amerikalı Georg Hatem, Berlin’li Kathe Zhao, İsviçreli Olga Lee ve Eva Siao gibi yoldaşlarla Çin Demokrasisinin başına getirdikleri felâketleri okuyunca, Bediüzzaman’ın Şuâlar kitabındaki tesbitine bir daha hayran kaldım. Hele bilhassa Sidney Shapiro gibi meşhur bir Yahudinin bütün ömrünü buradaki Kızıl Devrim’e vermesi, demokrasi karşıtı hareketin karakterini tesbitte mutlaka bize yardımcı olacak bir unsurdur. Şu noktayı da vurgulayalım ki, paraya ve dünya malına çok düşkün olan o meşhur milletin demokrasi karşıtlarına çalışması, onun dünya sermayesini idare arzusunu da bize gösteriyor.

Dünde Çin’i demokrasi yolunda yakalayan müstebit deccaliyet belâsı, acaba günümüzdeki Çin’i de demokrasiden alıkoyuyor olmasın... Fakat burada, bakışlarımızı Amerikalı ve Avrupalı neoliberal iktisatçıların gösterdiği yoldan yürüyen siyasetçilere ve özel teşebbüse yönetmeliyiz. Üretimi Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ülkelerinden kopararak Çin’e yönelen sermayenin burada devleşmesinin önce tarihî bir anekdotu birlikte takip edelim.

Bir ayağı Montpelerini’de diğer ayağı Chicago’da bulunmuş meşhur iktisat profesörü Milton Freedman’ın meşhur Çin ziyareti, büyük değişimin ilk adımını teşkil etmiş. O günün Komünist Partisi Sekreteri Ziyang Zhao ile birkaç seans boyunca bir araya gelen Freedman, meşhur tezlerini ve daha doğrusu Çin’i dünya lideri yapacak sihirli formüllerini sekreter ve etrafındakilerine Seminerler halinde ders verir.

Mutlaka Milton, demokrasinin önlenemez yükselişini görmüştü, Sovyetler’deki çatırdıyı da duymaya başlamıştı ve Çin’in komünistlerine acıklı sonlarından da bahsetmişti, o seminerlerde... Mao döneminde nasıl kurtarıcı olmuşlarsa malûm Marksist demokrasi düşmanları, dünyanın çok kutuplu hale geldiği şu dönemde de kurtarıcı olacaklardı, Şikagolu çocuklar. Çin Komünist Partisi iktidarını neoliberalizm ile tahkim edecekti ve milyarlarca Çinlinin hürriyet hasreti hiç de gündeme gelmeyecekti. Bunun biricik yolu da Milton’un sihirli formüllerinden ve liberal ekonomisinden geçiyordu. Daha doğrusu Freedmann, Doların Efendilerine rağmen demokrasiye yönelen halkları Çin’den elde ettiği Finans ile durdurmaya çalışacaktı. Daha önce hem Latin Amerika’da, hem Arap Dünyası’nda, hem Ön Asya ve Balkanlarda Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa adına işledikleri cinayetlerin peşinde koşanlara, Çin’den bir kurtarıcı olarak görünecekti... İşte deha buna derler Burada bir hatırlatmada bulunmamız lâzım. Komünist Çin idaresini Çin milleti ile karıştıran yaklaşımlara dikkat gerekiyor. Doların Efendileri bu koca ülkeyi anti demokratik rejimin yardımıyla dolar üzerinden sömürüp duruyorlar. Düne kadar Çin’i dünyanın yıldızı olarak sayanlar ve Çin’e destek veren Soros gibi sihirbazların bugün Çin’e saldırması, bu dinsizlik cereyanının karakteristik özelliği olan “tahribatkârlığından“ kaynaklanıyor. Kaldı ki Çin’in Amerika’dan alacakları gibi görünen büyük paralar da, Wall Streetli Efendilerle Çin Komünist Partisi üyelerinin ortak paralarıdır. Demokrasinin olmadığı bir yerde bundan böyle “millî paranın“ belirleyici rol oynaması da gittikçe güçleşiyor. Öyle görünüyor ki, yakın bir zamanda Çin ile ortak çalışan bu para pul çetesi veya dolara istikamet verenler, belki de Çin halkını idaresine karşı organize etmeye çalışacaklar. Şayet komünist partinin kuvvet ve zulmü, sun’î STK´larla fitneyi örgütlemeye mani olamazsa. Mevcut Çin Hükümetine elini kolunu sallayarak imalata ve ticarete gidenler de bundan böyle suskun kalamazlar ve orada olup bitenleri kenardan köşeden de olsa dünya kamuoyuna anlatacaklardır.

Fakat bir hakikati vurgulamalıyız. Çin’e demokrasi Pasifik üzerinden değil, Ön Asya’dan Uzakdoğu´ya doğru yayılacağa benziyor. Bunun ilk adımı da Türkiye ve Türkiye’yi takip edecek diğer Asya demokrasileri olacaktır. Zira 1876’dan bu yana demokrasi yolunda büyük bir özveri ile yürüyen Osmanlı bakiyesi Türkiye, er geç bu meselesini sulh içinde suhuletle halledip, tesiri ta Çin Seddi’nde İnşallah görülecektir.

Okunma Sayısı: 1720
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • vehbi

    8.2.2019 15:11:32

    Öyle görünüyor ki şu neoliberalizm de dönüp dolaşıp komünizm kampına yerleşecek. Temel ilkelerde anlaştıklarına göre. Yazarımızı ilginç çıkarımlarından dolayı tebrik ederim.

  • Demokrat Avrupa

    8.2.2019 14:43:33

    Mesele dönüyor dolasiyor Türkiye`ye geliyor. Türkiye kendine gelemedikce dünya da rahata kavusamiyacak...

  • zeliha

    8.2.2019 13:49:14

    Çok aydınlatıcı bir yazı olmuş. Kafamızda ki bir çok soruyu hem açığa çıkardı hem de cevap verdi Allah razı olsun. Nedense uzak doğuyu her zaman ayrı bir dünya olarak düşünürdüm. Ama üstad hazretleri dünyanın küçük bir köy olacağını söylerken satır aralarında daha kim bilir neler söylüyor bize. Rabbim bu köyü risalei nurla aydınlatsın inşaallah karanlık bir yer kalmasın ki iyilerle kötüler meydana çıksın.

  • Suad

    8.2.2019 08:38:07

    Çin liberalizmi hikayesinin donelerini ortaya çıkaran bir araştırma yazısı olmuş. Tam da yeni Asyalık bir makale tebrikler ve devamını diliyoruz

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı