"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nur medreseleri ve kardeşleri

Şükrü BULUT
29 Eylül 2025, Pazartesi
“Anneler ve medreseler” yazımızı, belki de mevsiminde yazmışız. İhtiyaç, birçok anneyi koşuşturuyor…

Yardım! Türkiye’deki bütün dinî cemaatlerimizin mahfillerinde aynı çığlık yankılanıyor. Cemaatlerin Cennet’e göçmüş büyükleri bu ihtiyacı önceden hissetmiş olacaklardı ki, baskılara ve itibarsızlaştırmalara rağmen geleneği terk etmemişlerdi. Fakat metotta, müfredatta ve zamanın ruhuna mutabakatta gereken tekâmülde bulunulmadığından;  sesleri çıkmıyor ve yetersiz kalıyorlar. Mevcut halleriyle de anneler ve mürebbiler/mürebbiyeler için cazip gelmiyorlar.

Zamanın ruhuna mutabık olarak, seksen küsur senelik hayatının her devresinde çocuklara ve annelere Kur’ân adına muhatap olabilen Bediüzzaman Hazretlerinin Risalelerdeki ilgili yazıları, pratikleri ve tavsiyeleri çerçevesinde süregelen Nur medresesinin;  sair kardeş cemaatlere yardımcı olabileceğine inanıyoruz. Meşrepler ve meslekler, hürriyetlerimizin nişanesidir. Usulde çerçeve ise, herkesin ortak maksadıdır. Tarikat ehlinden, tasavvufa dâhil olmayarak Kur’ân’a hizmet edenlerden, Kur’ân eğitimini cemaatinin asıl maksadı yapmışlardan ve hatta batılı çizgilere yakın cemaatlerimizden; mevzuyla ilgili soruların ve yardım taleplerinin olacağına inanıyoruz. Konuştuğumuz cemaat temsilcilerinin ve mensuplarının bize verdikleri mânâ da bu yöndedir.

“Medrese” (dersane-i Nuriye) kelimesini; geçmişin zulümlerinden, itibarsızlaştırmalarından, bid’alarından ve yanlış yakıştırmalarından kurtararak yavrularının terbiye ve kurtuluş yolunu açma iddiasındakilerin; ecdadı kadar cesur, sebatkâr, muhakemeli, sağlam kimlikli ve komplekslerden azade olmaları gerekir. Medrese düşmanlarının menfî propagandalarının tarihçesini, Tanzimat’a kadar götürebiliriz. Kemalizm’in bu mübarek yuvaları zalimce dağıtmasının üzerinden de yaklaşık yüz yıl geçiyor. Milletimize rağmen din karşıtı istibdatlarında ısrarcı Kemalizm ile materyalistlerin, şiddetle karşı çıktıkları meselenin medrese olduğunu görmek için, gazete arşivlerine göz atmak yeterlidir.

Nur Medreselerini ölçü vermemiz inşaallah garipsenmeyecektir. Said Nursi’de, –zamanımızı en iyi okuyan ve tasvir eden müfessir olarak– “medrese” kavramı mana olarak çok geniştir.  Mescid kadar… Yeryüzü kadar… Oturduğu ve geçici olarak bulunduğu her mekânı medrese edinmiş birisinin medrese anlayışı, zamanımızı kucaklıyor. Hayatı medresenin etrafında geçmiş. Ömrü boyunca medrese açmış ve medresenin tekâmülüyle hayatını bitirmiş. Sürgün gittiği Barla’daki ilk evini medreseye vakfetmiş. Ve sonra Isparta… Evler kadar, kırlarda da medreseleri var. Bilhassa Van, Isparta, Kastamonu ve Emirdağ gibi yerlerde…

Çam Dağı’ndaki medresesi yerde ve semadadır. Nurların müellifi müfessir midir, yoksa astronomi âlimi mi, bilemeyiz... Burada Gelincik Dağı ayrı bir medrese, Barla’nın dereleri, cennetî bahçe ve bayırları ayrı bir medresedir. Eğirdir Denizi’nin çevresi ve etrafındaki köyler, Isparta ise, uzun hikâye… Arzettiğimiz gibi, Bediüzzaman’ın medreselerini yazmaya çalışanların, kitap hacmini düşünmeleri gerekiyor.

Dağlar ve bağlar medrese oldukları kadar; mezaristanlar, şehirler, arabalar ve trenler de medresedir, Bediüzzaman’da. Hem seyyare medreseler, hem tayyare medreseler...

Bediüzzaman’da; elinde Kur’ân’ı ile talebeliğini benimsediği medrese, hayatın ta kendisidir. Zindanları ve esaret kamplarını medreseye çevirmiş ve yüzlerce musibetzedeye icazet vermiş Bediüzzaman’dan zamanın usul ve müfredatını almak, elbette kardeş cemaatler için bir fırsattır. İşte bunun için diyoruz ki; cemaatlerimiz medrese temelinde bir araya gelip, son vazifelerini ifa etmelidirler. Zira önlerinde yeteri kadar malzeme, örnekler, pratikler ve usuller var.  

Risale-i Nurların yüzs enedir tedris edildiği Risale-i Nur Medreselerinin talebeleri, etkileri ve buradan çıkan kahramanların destanları, ayrı çalışmaların konusu… Lâkin felsefî dinsizlik adına Asya Kıtasına ve Müslümanlara ilim cihetiyle tepeden bakan materyalist Avrupalıları;   Kur’ân ile susturabilmiş bir başka müderris ve dünya dinsizliğinin desteklediği Kemalizm’in dehşetli müstebidâne nifakının altında tedrisatını devam ettirebilmiş ikinci bir medresenin olmadığını da biliyoruz. Bu kadar mücerreb güzel neticeler ortada iken; İslâmiyet ve Kur’ân adına Peygamberî eğitim usulünü aramakta olan cemaatlerimizin Bediüzzaman’ı örnek almaları; onları zaman, muvaffakiyet, fıtrî terbiye ve mücahede cihetleriyle büyük bedeller ödemeksizin maksatlarına ulaştıracaktır.

Okunma Sayısı: 1668
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Salih baş

    1.10.2025 01:15:52

    Üstad medresetüz Zehra demiş yahu bunu anlamayacak ne var ya

  • Hikmet

    30.09.2025 18:57:01

    Medreseler konusu geleceğimiz açısından çok önemli. Devamını bekliyoruz.🌹🤲🌹

  • Ahmet Necdet Pehlivan

    30.09.2025 00:30:29

    Risale-i Nur, sahabe mesleğinin bir cilvesi olması hasebiyle, nebevî bir hizmet tarzı hususiyetine sahip. Onun taleberi için illa sabit mekânlar gerekmiyor. Nurların okunabilindiği her yer medrese, her yer dershane- i nuriye Yaş farkı gözetilmeksizin herkes talebe, her şakird birbirinin ders arkadaşı. Hocaya, şeyhe, öğretmene ihtiyaç duyulmaksızın. Medreseler; okunan, müzakere , mütalaa edilen derslerle tahkiki imanın kazanıldığı, farzların ifasının, kebâirin terkinin, takva ve amel- i salihin hayat tarzına dönüştürüldüğü mekânlar... Bu mübarek mekânların, çocuklarının dünyevî ve uhrevi saadetlerini taleb eden ebeveyler için tercih edilmesi mübrem bir ihtiyaç. Yazarımızın bu tür konulara dikkat çrkmesi de tebrike şâyan bir çalışma.

  • Ahmet

    29.09.2025 13:12:24

    Bu güzel yazıların nurlardan haberdar annelere ulaştırılması çok güzel olur. Kaleminize sağlık.

  • Hüseyin T

    29.09.2025 11:10:54

    [2] Hocamızın da vurguladığı gibi, farklı cemaat ve anlayışların bu ortak amaç etrafında kenetlenmesi artık bir tercih değil, bir zaruret haline geldi. Her grubun kendi metodu ve meşrebi elbette kıymetlidir, ancak asıl maksat olan Kur'an ve iman hizmetinde, tecrübe ve birikimlerin paylaşılması hepimizi güçlendirecektir. Risale-i Nur'un yüz yıla yakın süredir her türlü baskı ortamında dahi süren eğitim serüveni ve ortaya koyduğu müşahhas neticeler, bu konuda güçlü bir model sunuyor. Bu modeli inatla görmezden gelmek yerine, onun zamanın ruhuna uygun pratiklerinden istifade etmek, hepimizin faydasına olacaktır. Bu bir rekabet değil, bir 'ihya' meselesidir ve hepimiz bu dirilişin bir neferi olmakla mükellefiz.

  • Hüseyin T

    29.09.2025 11:10:18

    [1] Kıymetli yazarımız,yine çok önemli bir derdimizden bahsetmiş. Gerçekten de bugün birçok aile, çocuklarının manevi ve ahlaki eğitimi için canla başla çırpınıyor ancak mevcut seçenekler çoğu zaman ne ihtiyaca cevap verebiliyor ne de modern dünyanın gerçekleriyle uyumlu bir dil tutturabiliyor. Özellikle "medrese" kavramını geçmişin yüklerinden arındırıp, hayatın tam da içine yerleştiren bir anlayışa her zamankinden daha ziyade ihtiyacımız var. Üstad Bediüzzaman'ın da işaret ettiği gibi, eğitim sadece dört duvar arasında değil; bir bahçede, bir dağ yamacında, günlük hayatın doğal akışı içinde verilebilir. Bu esnek ve hayatın ta kendisini medrese kılan yaklaşım, belki de aradığımız çözümün anahtarıdır. Anneler ve babalar olarak bizler, çocuklarımızı emanet edeceğimiz kurumların sadece "bilgi" aktaran değil, "yaşayan" ve "hissettiren" mekanlar olmasını umuyoruz.

  • Mustafa coban

    29.09.2025 07:36:10

    Ilk insan hz.adem yaratiliyor ve ardindan hz.havva validemiz yaratiliyor.bu bir işaret olabilir mi.evet bu ikili yol arkadaṣi olacaklar.o yüzden kadının toplum diṣina itilmesi yanlıṣtır.

  • [email protected]

    29.09.2025 07:30:10

    Teşekkürler emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş Şükrü bey

  • Halit

    29.09.2025 00:49:27

    Nur talebelerinin gayretiyle, Medreseler tekrar hakettikleri mevkiyi kazanacaklardır.

  • Bedreddin

    29.09.2025 00:10:39

    İnşaallah..

  • İbrahim

    29.09.2025 00:08:44

    Evet, medreselerin ıslahını ve devamını isteyen üstadımızdan Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı