"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nur Talebeleri siyasetten kaçıyorlar...

Şükrü BULUT
17 Kasım 2014, Pazartesi
Müfrit siyasetçilerin Nur Talebeleri aleyhinde kullandıkları “Euzu billahi mineşşeytanivessiyase…” sözünün Osmanlı demokrasisi döneminde söylendiğini, onları ittiham edenler bilmezler.

Said Nursî’yi şeytandan kaçarcasına siyasetten kaçıran şartların günümüzde de devam edip etmediğini yeni değerlendirmelerle öğrenebiliriz. Din, vatan ve millet için siyaset âlemlerini pencerelerden seyredip ikaz ve irşad edenleri profesyonel politikacılardan ayıramayanlar, Nur Talebelerini siyasetçilikle ittihama hâlâ devam ediyorlar. Bu ithama sebep vehimleri ortadan kaldırmak için isterseniz bu sürecin kronolojisine dönelim. 
Meşveret ve şûra ile derlenen-toparlanan Nurcuların 1960’lı yılların sonlarında, içtimaî hayata yönelik faaliyetlerinde ivme kazandıklarına şahit oluyoruz. İçerideki siyasî ve dışarıdaki zararlı cereyanlardan talebelerini korumaya çalışan Üstadın lâhika mektuplarının bir manada devamı manasındaki “gazete” fikri cemaatçe benimsenince, haftalık İttihad gazetesi 1967 yılında neşir hayatına atılır. Aynı günlerde “siyasal İslâm” düşüncesini gençlerimiz arasında yaymak için Arapçadan Türkçeye onlarca kitap tercüme edilmiş (Mevdudi ve Seyyid Kutup başta). Bir müddet sonra (21 Şubat 1970), Yeni Asya gazetesini Nurcular günlük olarak çıkarırlar. Üstadın hemen hemen bütün talebelerinin kararı ve tasvibiyle çıkan bu gazetenin önemli vazifelerinden birinin siyasal İslâm yoluyla Türkiye Müslümanlarına getirilmek istenen zarara karşı durmak olduğunu ifade etmiz belki de malûmuilam nev’înden olacaktır. Buradaki düşüncenin sırf İslâmı ve Müslümanları başta Kemalizm olmak üzere dâhili ve harici zararlı cereyanlardan korumak olduğuna, bir partiye karşı hasmane bir tavır olmadığına bir delil de, o günlerde yaşanan diğer bir gelişmedir. Komünizmle mücadele perdesi altında Kemalistlerin kullanmak istedikleri ırkçılığın Türk gençleri arasında taban bulmasına karşı Zübeyir Gündüzalp’in teklifiyle Nurcular, Bekir Berk ile N. Mustafa Polat’a “İslâmî Hareket ve Türkeş” kitapçığını hazırlatacaklardı.

SİYASAL İSLÂM PARTİLEŞİYOR

Kemalistlerin Demokratları parçalayarak durdurma çerçevesinde kurumlaşmasına yardımcı oldukları o günün siyasal İslâm hareketinin işaret fişeğini Erbakan atmıştı. Demirel’in yardımıyla Türkiye’nin vitrinine yükselmiş olan Erbakan’ın, Millî Nizam hareketini başlatırken en büyük ümidi elbette Nurculardı. Ama Nur Talebelerinin o günkü şûrâsı, Bediüzzaman’ın siyasî ve içtimaî çizgisini “Beyanat ve Tenvirler” eseriyle ortaya koyarken Türkiye Müslümanlarını siyasal İslâma karşı ikaz etmişlerdi. Dine hizmet niyetiyle siyasete atıldıktan sonra dünyevîleşme dalgalarınca yutulan MNP ve MSP gibi hareketlerin harcında maalesef bazı Nur Talebelerinin katkılarını da gözardı edemeyiz. MNP’nin hedefi diğer dinî cemaatler gibi Nurcuları da bünyesine katmaktı. Cemaati yanına çekmek maksadıyla vitrinine yerleştirdiği Nurculardan bazılarını da milletvekili yapmıştı. Gel gör ki Nur Cemaatinin şahs-ı manevisi bu oyunu bozmuş, naşir-i efkârı olan Yeni Asya gazetesi vasıtasıyla siyasal İslâmın mahiyetini kamuoyuna anlatmaya muvaffak olmuş, 1977 seçimlerinde Erbakan’ın partisi yüzde ellilik bir düşüş göstermişti. Siyasal İslâmı programlayan bu partinin mahiyetini kitlelere izah eden Yeni Asya’nın broşürlerinin bu sürece müsbet katkılarını o günün siyasal İslâmcıları hatırat ve beyanlarında itiraf ediyorlar. İlginç olan bir husus da MSP’nin vitrinine yerleşmiş Nur Talebeleri, bir iki kişi hariç, 1977 seçimlerinde partiden uzaklaştırılacaklardı. 

BAĞIMLI SİYASAL İSLÂM

Avrupa’ya bağımlı Türkiye siyasetindeki siyasal İslâmın Kemalizm üzerinden ikinci Avrupa’ya bağlandığını yaşadığımız yakın geçmişteki hadiseler az çok gösteriyor. TSK içindeki devrimci subayların önderliğinde gerçekleştirilen 12 Mart muhtırası sonrasındaki siyasal İslâm süreci de bunu ispat ediyor. O dönemin paşalarından Muhsin Batur ile Turgut Sunalp’ın, muhtıra üzerine İsviçre’ye giden siyasal İslâmcıların o günkü temsilcisini bin bir vaad ve davetle Türkiye’ye getirmeleri, bu çerçevede ilginç bir tarihî karedir. 
Anlattıklarımız yalnızca Türkiye siyasal İslâm’ını ilgilendirmiyor. Pakistan, Mısır ve diğer ülkelerde de benzeri hazin hikâyeler yaşanıyor. Menfaat üzerine dönen siyaset canavarı dinî değerler başta olmak üzere, idealleri, itikatları, takva ve iffetleri yutuyor. O dönemleri kitaplaştıran Gündüz Sevilgen ve hatıralarını aktaran Tevfik Paksu gibi isimlerin anlattıklarında bu hususu daha net görebilirsiniz. Siyasetin bu dehşetli düsturunu bilen Bediüzzaman, M. Kemal’in vekillik, yüksek maaş, doğu vaizliği ve Ankara’da köşk tekliflerini elinin tersiyle itmişti. İşte bu istiğnayı “ben Nurcuyum” diyen herkesin göstermesi, meslekleri icabınca farzdı. 1969, 1973, 1977 ve diğer bütün seçimlerde Yeni Asya çevresinde temayüz etmiş talebelerin bu istiğnayı devam ettirmeleri, onların meşreplerine olan sadakatlerinin bir ispatıydı. 

Elhasıl:

Nurcular; dışarıda global dinsizlik cereyanlarının, içeride Kemalizmin yörüngesinden kurtulamayan siyasetlerden, bilhassa dinî söylemli siyasetlerden devamlı kaçındılar. İhvan’ı Mısır’da siyasî arenaya çekenlerin dostları olmadığını zaman gösterdi. Kendi mecrasında İslâmî hizmetlerde “sırren tenevveret” prensipi çerçevesinde mücahede eden bir cemaatin siyasal İslâm saikasıyla deşifre edilmesi, bize de büyük zararlar getirdi. Siyasetin günümüzdeki zalim, gaddar ve dünyevîleşen yüzünden uzak kalan Nur Talebelerinin bu tavır ve çizgisinin haklılığını zaman ve hadiseler her geçen gün daha net bir şekilde gösteriyor.

Okunma Sayısı: 2907
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • safpani

    17.11.2014 05:38:03

    Allah razi olsun.Daha detayli bir sekilde yeni yazilarinizi bekliyor.Tesekkur ederim.Guangzhou/China Abdullah Aksu

  • hakan kagan

    17.11.2014 01:22:09

    bu ince çizgiyi maalesef Risale-i Nur okuyanlarda göremiyor..Siyasal İslam'ın mesleğini prensip edinip.Yeniasya'ya hücum etmeleri de üzücü olan durumlardan biri..Bediüzzaman Rüyada bir hitabe'de din adına siyasetin mahiyetini ve 30 sene istifade edildiği zannedilse de İslam düşmanlarının bundan istifade edeceğini belirtiyor.Emareleri görünmeye başladı fakat akleden azınlıkta.Buna en yakın örnek ise ihvan-ı müslimin'in Mısır'da yaşadığı vahim örnek..Siyasi kızışma arttıkça din siyasetin ortasında bu kadar meze yapıldıkça.daha dehşetlisini yaşamayız diye endişe ediyoruz.Allah pahalıya sattırmasın inşallah.Risale-i Nur okurlarına da basiret versin diyorum.Dinde kardeşiz fakat siyaset noktasında değil düsturumuzu hatırlatıyorum.Ancak siyasal islamcılar siyaseten kardeş olmayanları esef verici bir halde din kardeşi bile saymıyor.Böylelerinle alacağınız yol uçurumla neticelenmekten başka bir sonuç vermeyeceğini geçmiş teyid ediyor.Bu asır böyle bir asır.

  • sultan selim

    17.11.2014 00:19:59

    yine enfes bir yazı. yazarı tebrik ediyoruz. yeşil kuşak, nurcular ve 12 eylül yazısı bekliyoruz. selam ve dualarla...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı