"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Pasifizm ile tahrip edenlere dair...

Şükrü BULUT
20 Mart 2015, Cuma
Bu metod çok yeni olduğundan, henüz siyaset ve uluslar arası bilimsel politika terminolojisine girememiş.

Global hakim güçlerin, anlaştıkları siyasî kadrolarla yürüttükleri yeni bir tarz. İdare edilen coğrafyanın sosyolojik, stratejik ve psikolojik hassasiyetlerini göz önünde bulunduran global politika teorisyenlerinin, işbirlikçilerini sıkıntıya sokmamak veya milletlerinin tenkitlerine karşı onların kendilerini savunmalarını sağlamak üzere geliştirdiği bu metodu tanımak ve analiz edebilmek için sabır, teenni, geniş bilgi ve olabildiğince globalce düşünmeye ihtiyaç var.

Küresel  hakim cereyan direkt olarak o ülkeye hücum etmiyor bu metodda. Güya geniş resmî konseptler içinde ve siyasetlerinin ihtiyacına göre icraat yapılıyormuşcasına, o memleketin maddî ve manevî dinamikleri devre dışı bırakılıyor, milletin insiyatifi belli odaklara gizlice devrediliyor ve şartlar hazırlanarak o milletin veya coğrafyanın maddî ve manevî zenginlikleri, değerleri ve sistemleri ele geçiriliyor.

Son zamanlarda Avrupa’da konuşulan “devletsizleştirme projesi” çerçevesinde neoliberallerin liberalizmi temsil ettikleri bir ortamda, global sermaye ve vurucu ihtilâl güçlerinin de desteğiyle, birçok Avrupa ülkesinde iktidarlar el değiştiriyor. Söz konusu global hakim gücün emrine – çaktırmadan – girmiş siyaset aktörlerinin aşırı uçlardan seçilmeleri de halkın hipnotizesine büyük çapta yardım ediyor.

11 EYLÜL BİR MİLAT İDİ...

Teorik bilgilerin müşahhaslaşması zaman alacak. 11 Eylül’ün global hâkim güçlerin bir ihtilâli olduğunu 15 senedir iddia edenlerdeniz. Bu ihtilâlin Afganistan ve Arabistan’da yaktığı ateş, çoğu kez AB ülkelerindeki siyasî iktidarlara müdahalesini nazardan kaçırabiliyor. Fransa’da Chirac’a ihanet eden Sarkozy’nin, siyaset kariyerinin basamaklarını hangi sihirlerle atlayıp başkanlık koltuğuna oturduğu, Merkel’in Alman devletinin sosyal yapısını kevgire çeviren neocon kökenli ekibinin iktidara yapışması, semavî dinlere savaşı Hz. Peygamber’e (asm) hakaretle başlatan Danimarka Başbakanının AKP’nin yardımıyla NATO Sekreterliğine gelip Libya, Suriye ve Ukrayna meselelerini içinden çıkılmaz hale getirmesi detaylıca düşünüldüğünde, ihtilâlci global cereyanın Avrupa’yı da deprenemeyecek bir pozisyona soktuğu açıkça görülüyor.

Avrupalıların dezenformasyon dedikleri bilgi kirliliklerini, yanlış yönlendirmeleri, halkı iğfal ile doğruları göremez hale getirmelerini, medyadaki dönüşümleri görüyoruz. En büyük felâketi saadet, en büyük zararı menfaat, en büyük adaletsizliği hak gösterebilecek bir cerbezeye sahip neoliberallerin kontrolündeki medya, bu süreçte çok önemli roller üstleniyor. Herşeyin en önemsiz detayını araştıran medyanın, şu “turuncu ihtilâllerin” mahiyetini yazmaması sizin de dikkatinizi çekmiyor mu? Şişirilen Timoşenko gibi balonların aniden sönmelerini normal kabul edip araştırmayan medya, insanlığa ihanet etmiyor mu? Schwardnadze’yi ülkeden kovan Saakavişli’nin hikâyesini kaç kişi okuyabilir... Hâkim gücün tetikçilerinin aniden ortadan kaybolup, medyanın onlardan bir cümle ile dahi bahsetmemesi elbette ilginçtir. Yani medya, ihtilâlin halka haber vermeden hazırlanmasına yardım ederken, başarısız aktörlerin kamuflesi meselesini de üstleniyor.

Geçmiş yazılarımızda belirtmişiz. Ön Asya’daki Türkiye ile Avrupa’daki Almanya’nın kaderleri benzeşiyor. Gel gör ki, şu 11 Eylül global ihtilâlinin meyveleri olan iktidarlarda da benzeşme devam ediyor. Muhafazakârlık kimliğine bürünmüşlerin bu iki ülkede yaptıkları tahribatlar da benzeşiyor. Balıkları avlamada kullanılan serpme ağlarca ülkelerin hem iktidar ve hem de muhalefet partilerini tuzağa koyan hakim global cereyanlara karşı, iki millet de büyük zorluklar çekiyor bugün.

PASİF İKTİDARLARIN TAHRİBATLARI...

İlginç olanı, Almanya ile Türkiye’ye dışarıdan bakanlar gıpta ediyorlar. Dünyanın ekonomide devi, en çok ihracatta bulunan ülkesi, elit idarede bulunan zenginlerin cenneti Almanya... Türkiye de farklı görünmüyor: Manhatten’ı sivri mimarîde – Başbakan dikey diyor – çoktan geçmiş İstanbul... Dev projeler... Aanadolu kırsalından şehirlere doldurulmuş halk ve nüfusu 3 milyonu aşmış onlarca şehir merkezi... Herhangi bir pencereden nefes alıp konuşabilene ya rüşvet veya hapis...

Fakat Almanya halkının halini soran yok... Parasızlıktan hastaları kovan hastanelerden habersiz... Anarşist devşiren eğitim sistemleri... Çöp bidonlarından ellerindeki plastik torbalara birşeyler dolduran Alman vatandaşları ve dünya barış projesindeki yerini kaybetmiş bir Almanya...

Türkiye’yi bundan daha iyi biliyorsunuz. Maddeten perişan olan halkın maneviyatı da tutuşmuş. İnsanî ve ahlâkî değerler erozyonu öyle dehşetli ki... Ülkenin bütün menfaat iplerini kendisine bağlamış antidemokratik bir yönetim... Dünya teröristlerinin üzerinde cirit oynadığı vatan sathı... Yeri geldiğinde neoliberalden daha neoliberal... Diğer taraftan Kemalistler kadar merkeziyetçi... Şikâyetçi olduğunuzda; hiç menfî bir kararın altına imza atmadıklarını ve geçmiş hükümetlerin başaramadığı projeleri gerçekleştirdiklerini söylüyorlar. Elbette ki sorular çoğunlukla cevapsız kalıyor: 20 TV ve 10 ulusal gazetenin giderlerini, ülkenin yeşil sermayeye nasıl teslim edildiğini, tarım arazilerinin başına gelen felâketleri, kaybolan hayvancılığı, henüz doğmamış nesillerin boynunu bükecek dış borçları... da soramazsınız...

HÜLÂSA...

Bu tip pasif iktidarlar; Meclislerdeki parmak sayılarıyla çıkardıkları kanunlarla, hâkim güçlerin o ülkeyi sömürmesine imkân hazırlarlar... Kendilerinden sonra gelecek benzerlerine imkân hazırlayacak biçimde çalışırlar. 

Evet, milletler, bilhassa neocon ve neoliberal cereyanların emrine girmiş pasifist hükümetlerden çok, ama çok çekiyor…

Okunma Sayısı: 2557
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • sultan selim

    20.3.2015 14:27:33

    " fıssek" lik imansızlık alametidir... münafıklık barındırır derinliklerinde...

  • sultan selim

    20.3.2015 14:26:08

    bu türlere, bizim buralarda " fıssek " diyorlar...

  • yorumsuz

    20.3.2015 12:04:02

    Pasifi belki de alternatifsiz siyasetide çağrıştıracak... Merkez hakim gücün mutlaka AB ve ABD ce taakib edilmesi gerekiyor. Aksi halde dünya anarşisi ve kaosu başlayabilir.. Tebrik ediyoruz,bu yeni buluşunuzdan..

  • R.Kalyoncu

    20.3.2015 11:25:40

    İktidarın yanlışlarını tenkid ederken dayanağımız doğru bilgiler olmalı ki, inandırıcı olsun. Şöyle ki, "nüfusu 3 milyonu aşmış onlarca şehir merkezi" deniyor fakat İstanbul, Ankara, İzmir'in dışında 3 milyonu aşan şehir merkezi henüz yok. "ülkenin yeşil sermayeye nasıl teslim edildiğini, tarım arazilerinin başına gelen felâketleri, kaybolan hayvancılığı, henüz doğmamış nesillerin boynunu bükecek dış borçları..." ifadesi de sorunlu. "Yeşil sermaye" deyimi 28 Şubattan kalma... "Tarım arazilerinin başına gelenler" konusunda önceki iktidarların sicili, bugünkünden temiz değil. Son yıllarda, tarımda; arazi toplulaştırılması çalışmaları ve hayvancılığa yapılan teşvikler oldukça önemli, onları görmezlikten gelmemek lazım. Dış borçlar ise, 60 yıldır sürekli artan bir trent içinde..

  • Demokrat Avrupa

    20.3.2015 10:39:56

    Allah razi olsun. Ahir zamanin imtihani gittikce siddetleniyor...Global medya`yi elinde bulunduran ser odaklar cerbeze ile yanlisi dogru gösterme bir taraftan, diger taraftan ise gecim derdinden baska bir sey göremeyen veya görmek istemeyen insanlar....

  • Hamza

    20.3.2015 08:39:44

    Allah razı olsun abi. Kitabın tam orta yerinden yazmışsın.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı