"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türk demokrasisi ve Nur Talebeleri

Şükrü BULUT
07 Temmuz 2017, Cuma
16 Nisan anayasa referandumunun Batıdaki yorumlarını okuyoruz.

Öfke, hayal kırıklığı ve yer yer ümitsizlik görünüyor demokrasi taraftarlarında... Erdoğan’ın fiilî durumuna anayasal zemin hazırladığını ifade edenlerden, Türkiye’nin siyasî ve ekonomik yönlerden felâkete gittiğini iddia edenlere kadar...

Tarihin sosyal hadiseleri analizde güzel bir laboratuvar olduğunu biliyoruz. Türk demokrasisinin 12 Eylül 1980’de en derin yarayı aldığını maalesef kamuoyumuz bilmiyor. AKP’nin proje olarak ANAP’ın bir devamı niteliği taşıdığına; hem Erdoğan sevdalıları ve hem de karşıtları hâlâ itiraz ediyorlar. İtiraz sahipleri 12 Eylül’deki dış faktörleri azıcık tahlil etseler, mutlaka güzel ufuklar yakalayacaklardır.

31 Mart’ta, Osmanlı demokrasisine, İngiltere’nin içerideki dönmeler aracılığıyla vurduğu darbede esas hedefin Said Nursî olduğunu, onun kontrolünden geçen Tarihçe-i Hayat’ından öğreniyoruz. Suikastlerden idam teşebbüslerine kadar... Neticeyi hepiniz biliyorsunuz. Belki de burada dikkatimizi çekecek en garip nokta, bütün bu zulüm ve su-i niyetlere rağmen Bediüzzaman’ın; 23 Temmuz 1908 günününün şevkinden birşey kaybetmeden, 1909’un yazında Doğuda demokrasiyi hemşehrilerine anlatmaya koyulmasıdır.

Demir asa, demir çarık ibarelerine mutabık bir halet-i ruhiye içinde, Şarkın zirvelerinden başlayarak Mardin, Harran ve Suriye düzlüklerine  kadar... Yaz demeden, kış demeden... Bırakınız insanları, tabiata demokrasiyi anlatan Bediüzzaman’ı Münâzarât´ta ve Hutbe-i Şamiye’de şevkle okuyoruz. 

Günümüzdeki Nur Talebelerinin de misyonunun önemini böylece idrak edebiliyoruz. Nurcular, demokrasinin İslâmiyetle birlikteliğini; Kur’ân’daki âyetler ve Asr-ı Saadet uygulamasıyla çekinmeden ve bıkmadan ders verecekler ve üstadları olan Bediüzzaman’a tam tabi olduklarını göstereceklerdir. 16 Nisan öncesini menfîlikleri cihetiyle yok farz ederek... Muhabbet ve uhuvvet zemininde...

Bunun geçmişteki güzel örnekleri  hafızalardaki hatıralarda hâlâ tazeliğini koruyor. Siyasî yasakların kaldırılmasının halka tasdik ettirilmek istenmesine karşı 1987’de verdikleri destansı mücadelenin izleri, her yerde görünüyor. Dünün şartları daha zordu... Demirel faktörünü saymazsanız, şartlar tamamen demokrasinin aleyhinde idi. Bugün ise, kapılarını ve zihinlerini az da olsa demokrasiye açmış dindar kitleler var... Kemalizm’in ne kadar demokrasi dışı, ilkel ve bedevîce bir rejim olduğuna inanmaya başlayan sosyal demokrat kesimler de… Yani bu günün şartları dünün şartlarından çok daha uygur... Arkaya AB’nin demokrasi rüzgârı da alındığında, Türk demokrasisinin önünde ne siyasal İslâmcıların, ne ırkçıların ve ne de Kemalistlerin duramayacağını, inşaallah bütün dünya görecektir.

Okunma Sayısı: 1701
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Zeliha ozpamukcu

    8.7.2017 12:07:11

    Şu zamanda demokrasiyi en iyi anlatacaklar gerçektende risalei Nurdan ders alanlar olması gerekir.inşaallah hem okuyalum hem anlamaya hem anlatmaya çalışalım ve kuvvetli dua edelim. Çünkü anlaşılan o ki en korktuklari şey risalei nur ve onun okunmasi

  • sultan selim

    7.7.2017 11:07:52

    öteden beridir beklediğimiz bir yazıydı. ama hala eksikleri olan bir yazı. yine de bir umut olması babından giriş kapısı olması babından güzel olmuş, maşallah, selamlar dualarla

  • Hüseyin kıymık

    7.7.2017 06:01:09

    Ah hocam Ümit çok güzel bir şey... Ümitsizliğe düşmemek gerekir ancak ancak nur talebeleri bile demokrasinin önemini tam kavrayamamışsa dikte anlayışı bütün gücüyle alkışlıyorsa Zülme ses çıkaramıyorsa alacağımız daha çok mesafe var demektir ama dediğiniz gibi yine Ümitsizliğe düşmeden Risale-i nurlardaki demokrasinin gereği ve önemini daha heyecanlı ve şevketli bir şekilde anlatmaya ve okumaya devam etmek gerekir bu açıdan yazınız Önemlidir.. Bu tür ümit verici yazılara bu gün çok daha ihtiyacımız vardır..

  • Demokrat Avrupa

    7.7.2017 01:15:24

    Hersey okumaktan geciyor. Bir insan Nur Talebesi olarak kendisini tanimliyorsa, ama okumuyorsa neye yarar? Okumayan veya okusa bile okudugunu anlamayan bir sözde Nur Talebesi toplumu nasil etkileyebilir ve demokrasiyi nasil savunabilir?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı