"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ümitli olmak ve sevinmek için o kadar şey var ki

Şükrü BULUT
01 Eylül 2017, Cuma
Dünyada, geniş dairede olup bitenlere Risale-i Nur adesesinden bakanlar, o kadar rahat ki...

Ne ekranların haber saatlerine koşuyorlar, ne de elektronik medyadaki haber sitelerine... Telefonları zaten sosyal medyanın kazuratına kapalı... Her haberin lübbüne, süzgeçlerden geçmiş en doğru haline, kalplerini ve kafalarını karıştırtmadan ulaşabiliyorlar...

Farfaracı gazetecilerin ve geçimlerini, dünyayı idareye talip büyük şirketlerin kasasına bağlı medyanın velvelesinin üzerine çıkarak hadiseleri takip etmenin prensiplerini, Bediüzzaman Risale-i Nurlar’da açıklamış. O içtimaî prensiplere riayet edenler, çok az bir zamanda ve mütevazi imkânlarla; ruhunu, kalbini, aklını ve zamanını elektronik ekranlara bağlamışlardan daha hızlı, doğru ve kaliteli bilgilere ulaşabiliyorlar.

Onlar, kaderin kendilerine hazırladığı kesin zaferleri inanmanın rahatlığı içinde yaşıyorlar. Sebepler cihetiyle en tehlikeli ve menfî gelişen olayların arkasındaki hayır ve müsbeti önceden görebiliyorlar.

Yukarıda arz ettiklerimizi azıcık müşahhaslaştıralım. İman, tevhid ve teslim sıralamasıyla olaylara bakanlar biliyorlar ki, Cenâb-ı Hak vaadini yerine getireceğinden, bütün menfî görünen sebep ve hadiselerin sonunda müsbeti ortaya koyacaktır.

Meselâ, dünyanın en zenginleri olan neoliberal fon sahipleri Kiev’de, başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği’ne tuzak kurmuşlardı... Tuzağa göre Rusya ve Avrupa Birliği vuruşarak perişan olacaklardı. 

Netice: Her ikisi de bu ihtilâlden güzel dersler alıp kuvvetlenerek çıktılar.

Yahudi sermayesinin kısmen finanse ettiği Arap Baharı’nın bir sebebi de, İsrail’i İran gibi ülkelerin şerrinden kurtarmaktı... Fakat İran, artık Golan Tepeleri’nden İsrail’i yirmidört saat boyunca izliyor. İsrail, İran ile komşu oldu, bu bahar sayesinde.

Daha önce; İngiliz ve Amerikalı neonkonların da yardımıyla Afrika Sahel Ülkeleri’ne kan kusturan Fransa’nın üzerindeki maskeyi Avrupa Birliği kaldırdı ve bundan sonra, ancak onlarla ortak olarak çalışabilecek. Boko Haram’ın Fransız ve Amerika istihbaratlarınca kurulduğu, dünyaca tescil edildi. Yani Fransa günah defterine, yeni bir cinayeti daha kaydetmiş oldu.

Obama’dan sonra Hillary’e yatırım yapan Amerika’lı neoconların dengeleri, dengesiz Trump ile birlikte iyice sarsıldı. Shakespeare gibi olup-olmama, yani ölüm-kalım mücadelesi verdikçe bu caniler, cinayetleriyle deşifre oluyorlar. Lâtin Amerika’da, Şam-ı Şerif’de, Kuzey Irak ve Suriye’de, Afganistan ve Pakistan’da...

Neoconların, AKP’nin bilgisi dahilinde silâhlandırdıkları Marksist Kürtlerin de akibeti her geçen gün berbat oluyor. Avrupalı ve Amerikalı neoconların Kürdistan Projesi’ne ne Avrupa Birliği hükümetleri ve ne de Amerika Birleşik Devletleri onay vermiyorlar.

Beşşar’ı kırk gün içinde devirecek ve Emevî Camii’nde namaz kılacak olan BOP eşbaşkanı ve kurmayları, Rusya, İran ve Suriye safında yerlerini alarak, devirdiklerini tamir derdine düşmüş görünüyorlar. Basra’nın harap olmasına sevinenler, Şam’ın düşmemesine sevinemediler. Ve deccalın orduları Şam-ı Şerif’in kapılarını son bir kez daha zorlamış oldular.

Neoliberallerin dolmuşuna binen İhvan’ın, Mısır’ın başına açtığı felâketin yaralarını Mısır sür’atle sarmaya çalışıyor. Fakat bu defa Amerika’nın bölgedeki kolluk kuvveti olmadan. Mısır, hem Rusya ile ve hem de Avrupa Birliği ile münasebetlerini geliştiriyor. Tahrir Meydanı’na bin kişilik bir aktivist ordusu süren neocon ve neoliberal ittifakı, Mısır’da da kaybetti. İhvan’a kol kanat geren Siyasal İslâm’cı AKP, İhvanın Rabiasındaki ihtilâlini slogan edinmişti. Fakat bugünlerde Sisi ile bir araya gelmenin yollarını arıyorlar. Doğrudur… Düşmanlıkların çok uzun sürmesi lâzım. Hele bilhassa Mısır ile Türkiye arasında... Bahar’ın en az zararlısı ve hatta kârlısı diyebileceğimiz Tunus ise, demokrasi yolunda ilerlemeye çalışıyor. Dinsizlerin bin Ali tetikçisiyle millete getirdiği yasaklar, çoktan tarihe karışmış, bu ülkede…

Dünyayı, gayrimeşrûca topladıkları sermayelerle ateşe ve kana boğmak isteyen Leo Troçki ile Leo Straus’un yoldaşları, gördüğünüz gibi ihtilâllerinde acele ediyorlar. Onlar acele ettikçe her şey birbirine karışıyor. Şimdilik, dengesiz Trump’ı engel görüyorlar. Zira Trump, Amerika’nın artık dünyanın tek gücü olmadığını, emperyalist ve dünya jandarması Amerika’ya veda zamanının geldiğini söylüyor. Ve bunun gereği olarak da, Rusya, Çin ve Avrupa Birliği ile iyi geçinmek istiyor. Gel gör ki; Kissenger’in, Brezenski’nin ve Paul Wolfowitz’in yoldaşları hayallerindeki ”yeni dünya düzenlerin”den vazgeçmek istemiyorlar. Karl Popper’in talebeleri; Reagen, Thatcher, Kohl ve Özal’ın selefleri olan Erdoğan ve Merkel gibi siyasetçiler de, Amerikalı ve Avrupalı savasçılara ümit veriyorlar. Fakat işin güzel tarafı; zamanın rüzgârı, kendilerince gizli iş tutan bu global komiteyi deşifre etti. Projeler, kapalı devre konuşmaları ve planları artık herkesçe bilinir olmuş. Yani büyük fitne deşifre olmuş görünüyor.

Kader konuşunca cüz-î ihtiyarîler susarmış. Bediüzzaman’ın verdiği müjdeleri yaşamanın arefesindeyiz. Dinsizlerle mücadele eden Rusya, Deccal ve Süfyan’a rağmen dimdik duran Avrupa Birliği ve Ahirzaman şerirlerini bir kez daha hizmete uğratan Şam-ı Şerif…

Varsın, Bediüzzaman’ı tanımayanlar hadiselere yanlış pencerelerden baka dursunlar... Sevgiyi, kardeşliği ve büyük insanlığı unutarak, dine hizmet etmeyi ve Türkiye’yi kurtarmayı düşünenlerin dünyaları, ümitsizlikten zaten alabora olmuş. Dünyayı fesada verenlerin global medyasına gözlerini, kulaklarıyla beraber kalplerini de bağlamışlar, ümit ve fereci maalesef tanımıyorlar. Yine iş başa düştü. Ümidini yitiren bir kısım Ehl-i İslâm’ı gaflet, enaniyet, humk, cehalet ve taassuplarına rağmen kucaklamak, yine Nur Talebelerine kaldı... Tebessümü, muhabbeti, samimiyeti ve affetmeyi onlara yaşatarak... Şer gördüklerimizin hayra nasıl dönüştüğünü izah ederek... Kusurlarımızı itiraf ile istiğfar makamına geçmenin yolunu Nurlar’dan göstererek... Ve Hicaz’daki temsilcilerimizle birlikte şu mübarek gün ve gecelerde duâdan ayrılmayarak...

Okunma Sayısı: 3678
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Dogu Bati

    4.9.2017 11:22:18

    Yeis yok, sevk var. Varsin Deccal`in ve Süfyan`in arkasinda gidenler ellerinden geleni yapsinlar, sonuna kadar var güclerini tahribatta kullansinlar. Nemrutlar, Firavunlar vs.ler de aynisi yapmadilar mi?

  • Zeliha ozpamukcu

    3.9.2017 00:06:11

    Artık saklanacak delikleri kalmamış elhamdulillah sizin projektorkeriniz sayesinde bizde umidimizin kuvvetlendigini hissettik.herşeyle alakası olan biz aciz insanlar ister istemez olumsumsuz etlilenmelerde yaşıyoruz maalesef.dediginiz gibisosyal medyaya az da takılsa nazarlar yetiyor ümitsizliğe. İyiki yeni asya var ve sizler varsınız elhamdulillah

  • Demokrat Avrupa

    2.9.2017 23:52:34

    Orjinal bir yazi, onca sorunlar ve ümitsizlik icinde olaylarin güzel yönlerini görebilmek elbette kolay degil. Burada Risale-i Nur`lari okumak ta yetmiyor, okudugunu anlamak, anlamak icin de zihinlerin acik, temiz ve kirlenmemis olmasi gerekir.

  • Ali Tam

    1.9.2017 17:34:38

    Ümitli olmak icin Lâ taknetu min RAHMETILLAH Allahin rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz Ayeti yeter!

  • ahmet said

    1.9.2017 01:06:42

    bayramın ümidini,sevincini hakiktler penceresinden bize gösteren bir yazı.İnşaallah Risale-i nurları okuyarak dünyanın gıll u gışına bulaşmadan dünya ve ahiret saadetini kazananlardan oluruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı