"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya’yı siyasetçilikle ittiham edenlere...

Şükrü BULUT
05 Eylül 2014, Cuma
Şu mevzunun anlaşılmasında, yakın Türkiye İslâm tarihinin bilinmesi önemli rol oynayacaktır, kanaatindeyiz.
 İslâmî pratiği veya şeriatı 1926’lardan tâ 1950’lere kadar zindanlarda, menfa ve sürgünlerde muhafaza ederek gelen Bediüzzaman’ın vefatından sonra, bu önemli vazifeyi talebelerinden oluşan bir “şahs-ı manevî” yüklenecektir. Zübeyir Gündüzalp’in Risale-i Nur Külliyatını merkeze taşıyarak talebelerini etrafında toplaması hadisesi burada önemlidir. Bir-iki talebesi hariç, yüzde doksandokuz talebeleri Üstadlarının nurlarda izah ettikleri tarzda tam bir meşveretle, Âlem-i İslâma nokta-i istinad olagelmişler. Türkiye dışından gelen Müslüman misyonların bu meşvereti muhatap almaları ve problemlerine bu çerçevede çözüm aramaları, Kemalistlerin  yardımıyla “siyasal İslâmın politika arenasına” çıkmasına kadar devam eder. Demokratlarla mücadelede, dindarları ve bilhassa Nur  Talebelerini ayrıştırmaya nifaklarıyla başlayan Kemalistlerin; hem siyasal İslâmcılara ve hem de dindar Türkçülere gizlice verdiği destek nazara  alınmazsa, Yeni Asya’nın sebeb-i vücudu da anlaşılmaz.
Bediüzzaman’ın hayatı, mektupları ve ziyaretine gelen talebelerine ikazları, Kemalistlerin 1950’li yıllardaki münafıkane girişimlerini akim bırakmıştı. Günümüzde Emirdağ Lâhikası’nda toplanmış mektupları, bu mevzuda bilhassa birer pusula görevini yapmış ve hâlâ yapıyor. Onun vefatıyla bu büyük ve derin boşluğu hisseden talebeleri, lâhika mektuplarının vazifesini görecek, içtimaî ve siyasî cenahtan gelecek atakları boşa çıkaracak, Nur Talebelerinin ve Müslümanların tesanüd ve birlikteliklerini koruyacak bir gazeteye karar vereceklerdi. Hâlâ birkaç tanesi hayatta olan Said Nursî’nin bütün talebeleri, meşveretle YENİ ASYA’yı çok zor şartlarda çıkaracaklardı.
O günlerde Zübeyir Gündüzalp’lerle birlikte gazete çıkaran bazı Nur Talebeleri’nin, bugün Yeni Asya’yı siyaset yapmakla suçlamalarının kendi fikirleri olmadığını vurgulayarak meseleye girmek istiyoruz.

YENİ ASYA KEMALİZMLE MÜCADELE EDİYOR…
Said Nursî’yi ve talebelerini “siyasetçilikle” itham edenlerin Yeni Asya’ya da aynı suçlamalarda bulunmlarından normal ne olabilir ki… Zira Nur Talebelerinin lâhika mektubu hükmündeki gazetesine yapılan hücumun 1. ve 2. dinsizlik cereyanlarından geldiğinden Nurcuların hiç şüphesi olmadı. Üzüldükleri tek nokta ise, Süfyaniyetin; hırs, menfaat, tamah, humk, hased ve bazen de taassubu kullanarak bazı dindarları iğfal edip onları aleyhimizde kullanmalarıydı. Risale-i Nur’un İttihad-ı İslâm’a giden yolunu kapatmak, doğru İslâmiyetin Anadolu’dan bayrak bayrak dalgalanmasını engellemek ve daha doğrusu Hakk dini arayan İsevî dünyayı şaşırtmak için ahlâksızlığı içimizde tervic etmek maksadıyla Kemalizm, hariçteki müttefikleriyle dindarları kandıracak tezgâhları 1969’dan bu yana inşa etmeye başladı. Yakın tarihimizde siyasal İslâmcılarla bazı sofî Türkçülerin siyaset meydanındaki çalışma biçimleri incelendiğinde, yukardaki iddialarımıza yüzlerce delil bulacaksınız. Faillerinin birçoğu ahirete intikal etmiş söz konusu fiillerin detaylarını gıybete girmemek için burada zikretmeyeceğiz.
Risale-i Nur’un vazifeleri arasında bulunan bidalarla mücadele, Sünnet-i Seniyyeyi ihya, ittihad-ı İslâma çalışma, İsevî ruhanîlerle ittifak, hürriyet ve demokrasiyi müdafaa, insanî değerleri koruma, ahirzaman şerirlerinin çatışma ve kaoslarına karşı barışı esas alma gibi hususları, Yeni Asya tam 45 senedir kendisine düstur edinmiştir. Saydığımız şu prensiplere İslâm Âleminde Süfyaniyetin, sair coğrafyalarda ise Deccaliyetin karşı çıktığını hepimiz biliyoruz. İşte tam bu noktada, yani “değerlerini hayata taşıma” noktasında büyük bir çatışma ve mücadele görünüyor. Semavî dinlerle birlikte hareket  eden İslâmiyet ile ahirzamanın dinsizlik cereyanları arasında bu çizgide “kamusal alanları veya bütün hayatı” ele geçirme mücadelesi veriliyor. Kur’ân’ın ahirzamandaki mu’cizevi tefsiri olan Risale-i Nur’un Lâhika mektubu olan Yeni Asya ile savaşanların, bu önemli ayrıntıyı devamlı bir surette nazarda tutmaları gerekir, kanaatindeyiz.
Yeni Asya’yı, farkına varamadıkları Süfyaniyetin desiseleriyle hayatın dışına çekmeye çalışan dostlarımıza, bazı hakikatleri göstermemiz lâzım. Biz gösteremezsek zaman gösterecek ki, o da Müslümanlara ve âlem-i İslâma pahalıya mal oluyor.

İSLÂMİYETİN HAYATTAKİ BİR TEMSİLCİSİ…

Yeni Asya, kamusal hayatı; Kemalist inkılâplar adına kasıp kavuran ihtilâl ve darbelerle milletin hak hürriyet ve değerlerini tarumar eden, İsevî âleme düşmanlık yaparken modern bolşeviklerin bu vatanı kundaklamasına çanak tutan ve daima İttihad-ı İslâm aleyhinde çalışan Kemalizme itiraz etmeseydi, onların uyduları hükmündeki partilere karşı çıkmasaydı ve daha doğrusu M. Kemal ile barışsaydı, elbette kimseciklerce bu ittihama maruz kalmazdı. Yeni Asya’ya bu ithamlarda bulunanlar daire dairedir. Aleyhimizdeki bütün iftira, ittiham ve desiselerin “Kemalist laboratuvarlarda” üretildiğinden şüphesi olanlara da söyleyeceklerimiz var. Bu vurgu ile; şeriat-ı Muhammediyeye yapıları olarak karşı çıkanların ittihamlarını kenarda tutacağız. İkinci derecede, menfaatlerini siyasetlerinin merkezine yerleştirerek, dinlerini yaramaz çocuklar gibi elma şekerleri karşılığında satan bazı “siyasal İslâmcıları” da burada muhatap almayacağız. Zira tarihçeleri, sebep oldukları felâketler, aldıkları rüşvetler ve fiillerini altında gizlemeye çalıştıkları perdeler noktasında genişçe bir çalışmayı gerektiriyor. Biz yalnızca, düne kadar Risale-i Nur’u benimsediklerini iddia ettikleri halde, bugün ömrü bitmek üzere olan AKP’ye angaje olmuş, geçmişlerini kaybetme tehlikesi içinde olan bazı kardeşlerimizi ikaz etmek istiyoruz. Zübeyir Gündüzalp’in vefatından sonra “Bediüzzaman’ın talebeliğini manevî bir makam olarak kullananların” etrafında toplanan milletvekillerinin siyasetçi sayılmadıkları ve sırf Yeni Asya’yı bir lâhika mektubu şeklinde neşrettikleri için siyasetçi sayıldığı bir zamandan geçiyoruz. Yeni Asya’nın hayata akmasını istemeyenler, bizim de “dört duvar” arasında ve yalnızca imani meselelerle meşgul olmamızı istiyorlar. 6000 küsûr sayfalık bir Külliyatın dörtbine yakın sayfasının lâhika ve müdafaalarını görmemezlikten gelmemizi istiyorlar. Farkına varmadan Süfyaniyetin öldürücü barış şartnamesini imzalamamızı istiyorlar. Yani hayatı; ya tamamen Kemalizm’e veya Kemalistlerin şuursuz aletleri hükmüne geçmiş bazı siyasal İslâmcılara veya meczup sofî Türkçülere bırakmamızı istiyorlar. Global ve lokal ihtilâllerin dehşetli dalgalarını rutin siyaset olarak kabullenmemizi istiyorlar. Cengiz ve Hulagu gibi, dindaşlarımızı yakacak dehşetli ateşlere odun taşımamızı istiyorlar… İşte bütün mesele bundan ibaret… Bütün bunları reddeden Yeni Asya, bunun için siyasetçilikle ittiham ediliyor ve edilecektir….
Okunma Sayısı: 2636
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • cemal özkaya

    5.9.2014 11:18:00

    yeni asya eğer siyasal islam veya milliyetçilik tandanslı partilere oy vermeyi yayın politikası yapsaydı kimse siyasetçilik yapıyor demeyecekti. siyasetçilik yapıyor denmesinin tek sebebi bence demokrat misyona destek vermesi.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı