"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zamanımızın annelerini bedbaht eden bir mesele…

Şükrü BULUT
23 Temmuz 2025, Çarşamba
Bahsedeceğimiz acı, bütün anneleri ilgilendiriyor. Fakat çerçeveyi azıcık daraltacağız. Yuvasını mutlu ve hatta cennet köşesi yapabilecek imkânları olduğu halde, cehennemî hayatlar içinde dünyadan geçip giden dindar anneleri nazara alacağız. Diğer annelerin malum sebepleri ve bahaneleri olabilir. Fakat Allah’a ve ahirete inanan, evinde Kur’ân ve hatta Kur’ân’ın tefsirleri bulunan bedbaht anneler… Evlenirlerken, yavrularına isim verirlerken ve onları büyütürken dinde hassas olan anneler…

Bu mevzunun bir makalede anlatılamayacağını biliyoruz. Bütünü elde edemeyeceğiz diye, tümünü terk edecek de değiliz. O çerçevelerden birisinin kenarını… Büyük ve geniş binanın bir taşını… Veya bir alâmetini… Okuyucularımız ariftirler, işaret yeter. 

Yaşayabilmek için başka insanlara muhtaç ve hayatına içtimaî dayanışmalarla devam edebilen insanın evlenmesinin en büyük hikmeti, elbette neslin devamı olacaktır. Nesli devam ettirmek üzere bu ağır yükü omuzlanan kadın ve erkeğe, Allah’ın ihsan ettiği peşin zevkleri burada anlatmayacağız. Fakat ebeveynler hayatı kolaylaştırmak ve meşakkatleri tatlılaştırmak üzere yine Rablerine, O’nun (cc) mesajına ve en büyük öğretmenimiz olan Peygamberimizin (asm) tavsiyelerine ve pratiklerine yöneldiklerinde, hep mutlu olmuşlardır. Mutlu yuva ve yuvanın mutlu fertleri… Ve sonra bu mutlu insanların hayatları ve çalışmaları… İşte büyük medeniyetler bu mutlu başlangıçların meyveleridir.

Sözünü ettiğimiz annelere: “Binbir ihtimamla yetişmesine çalıştığın yavrunun, ona ihtiyacın olduğunda (ihtiyaç maddî değildir) nasıl bir insan olmasını beklersin?” sorusuna verecekleri cevapları da tahmin edebiliyoruz. Rablerini tanıyan, Kur’ân ve Sünnet’teki “hukuku’l-valideyn”i bilip riayet eden evlâdı tarif edeceklerdir.

Anneler; Rablerinden sonra yavrularının biricik terbiyecileri olduklarının farkında olarak, genellikle babalardan ziyade çocuklarının istikballerini düşünürler. Şefkatleri de bu endişeyi harladığında, zamanla genellikle ifrata girip, “geleceğimiz” dedikleri yavrularının hem dünyalarını, hem de ahiretini heba ediyorlar. Onları Rablerinden bir ihsan olarak bilen anneler, zamanımızın medeniyet terbiyesine (Allah’a inkârı esas alan) çocuklarını teslim ettiklerinin farkına varamadan, bindikleri biricik dallarını kesiyorlar.

Burada isimler bizi şaşırtmasın. “Mektep” de diyebiliriz, “lâdinî eğitim,” “felsefî eğitim,” “Avrupaî eğitim,” “seküler eğitim” veya “materyalist eğitim” diyebileceğimiz gibi… Allah’ın varlığının nazara alınmadığı, vahye dayanan ahlâktan hiç bahsedilmediği ve çoğu kez inkâr-ı ulûhiyetin ders verildiği söz konusu mekteplerde, çocuklarının dünyevî tahsil görmesini teşvik eden anneler, acaba neyin bekleyişindeler? Allah’a imanını kaybetmiş, Peygamber’i tanımayan ve hedonizmi normal gören çocukların, anneleriyle aynı çatı altında bulunmak istemeyeceklerini, dindar anneler önceden tahmin edebilirler miydi? 

Bediüzzaman’ın tabiriyle: “O şefkatli valide, çocuğunun hayat-ı dünyeviyede tehlikeye girmemesi, istifade ve fayda görmesi için her fedakârlığı nazara alır, onu öyle terbiye eder. ‘Oğlum paşa olsun’ diye bütün malını verir, hafız mektebinden alır, Avrupa’ya gönderir.” Avrupa veya Amerika üniversitelerinden diplomalı doktor, mühendis, ekonomist veya programcı olarak hayatlarına başlayan çocukların hikâyeleri, acı olduğu kadar sayıları da bir haylidir…

Ve uzaktan, çocuklarının dünyevî saadetleriyle iftihar eden anneler türedi. Ahiretlerini kaybettiklerini bile bile… Açık hava hapishanelerine dönüşmüş yuvalarındaki çocuklarını ve –varsa– torunlarını uzaktan seven bedbaht annelerin hikâyeleri çok acıdır… “…dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi belâ olur. Âhirette de onlara şefaatçi değil, belki davacı olur…” 

Okuyucularımızın birçok itirazlarından, yalnızca iki tanesini seslendirelim… Yüzlerce ayet ve hadis ile teşvik edilen ilim ve “maddeten terakkiye bağlı” İslâm’ın izzeti… Sonra elde edilmesi gereken maddî imkânlar… Diğer cihetten gelen itiraz  daha ilginç: Kur’ân düşmanlarıyla mücadele için zamanın yüksek fenlerini tahsil…

Hâlbuki mesele çok basit: Allah’ın emri ve tavsiyesi mi, dinsiz felsefenin tedrisi mi?

Okunma Sayısı: 1397
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Eda Gül Beyaz

    23.7.2025 17:30:52

    Maalesef Maarif Modeli, Türk eğitim sistemini kemalizm hastalığından kurtaracak yetkinlikte değil. Hükumetin daha güçlü bir şekilde kemalizmden kurtulma hamlesi yapması gerekiyordu. Ama bunu başaramadılar.

  • Hasan

    23.7.2025 15:30:20

    Yeni Maarif Modelini incelemenizi, en azından ders kitaplarını gözden geçirmenizi tavsiye ederim. Özellikle CHP’nin niye Milli Eğitim Bakanı’nı sevmediğini anlayabilirsiniz.

  • Hüseyin İlhan

    23.7.2025 15:20:14

    Yıllar önce başta İSTANBUL,İZMİR ve şehrim BURSA2mızda çocuklarımızın zevkle okuduğu CAN KARDEŞ Markası bir kreşler açıldı. Bu kreşlerin samimane,ihlaslı hizmetkarlarının dokunduğu binlerce vatan evladı yetişti. Lakiiin hatırladığım her an içimi burkan,acıtan ve yakan bazı nahoş hallerin,emellerin sahiplerince bu hizmetler sekteye uğratıldı. Bugün gelinen nokta,acı hal bizlere iman ve kur'an davasında şunu gösteriyor. Nasıl ki bir üretici,satıcı malını pazarlar daha daha çok müşteriye ulaşıp çok kazanmak istiyorsa bu dünya akçesi ile asla ödenmesi mümkün olmayan bir ücreti ki rızai ilahiyeye mazhar olmak için bu hizmetlerin vatan sathını bizr zincir gibi kuşatıp-sarması gerektiği kanaatindeyim. Ne demiş atalarımız'Ağaç ya iken eğilir,bizde diyoruz ki ihlaslı,fedakar imanlı eğitimcilerle de evlatlar eğitilir,yetiştirilir.

  • Yıldız Öztürk

    23.7.2025 14:16:05

    "Biz sizi buraya çagirdiktik ki yüksek hakikatlerden bahsedesin.sen geldin evvela namazdan bahsettin.aramiza ihtilaf verdin"diyen Büyük Atatürk'ün bize mirası maalesef dinden tecerrud etmiş maarif,adliye ve vukela.Sonra ukala aklı evvel insanlar yetişiyor.Oğluna kız Kızına oğlu gibi davranıp daha kabili inzar olamazlar.selam.

  • Semih

    23.7.2025 12:12:14

    Diğer yorumcu kardeşlerimiz de belirtmişler. Mektep fenleriyle tahsili, Avrupa’da ilmi ve ihtisaslaşmayı tavsiye eden cemaatin gazetesindeki bu tazıda bazı tenakuzlar yok mu?

  • Arda Yıldız

    23.7.2025 10:06:11

    Valla bu konuda nurcular da bir özeleştiri yapmalı. Mektepte dersleriniz şöyle başarılı olmalı dediniz bize sürekli. Dünya müslümanlar için neden tedenni dünyası olsun biz de terakki edelim dediniz.

  • Hüseyin Yılmaz

    23.7.2025 08:58:32

    . dolayısıyla anneler evlâdının ve bir ailenin ve bir toplumun kaderini değiştirecek yada belirleyecek bir konumda. "Cennet annelerin ayağının altında", doğruluğu bir daha kanıtlaınmış oluyor.

  • MüjdatBayar

    23.7.2025 08:51:55

    Bu dert,sanılandan da büyük. Allah, sonumuzu hayra çıkarsın.

  • S. Pelin Kurukahveci

    23.7.2025 08:12:50

    Hocam Allah razı olsun. Maalesef çocuklarımız bizim elimizden çıkıyor. Sistem çocuklarımızı dönüştürüyor. Kreşlerden itibaren islami bir eğitimin başlaması esas olmalı. Fen lisesi kazansın, tıp kazansın diye uğraştığımız kadar dini eğitimini alsın diye uğraşmıyoruz. Zamanla öğrenir diyip geçiştiriyoruz. Zayıf olan bir dersini dert ettiğimiz kadar kılmadığı bir namazı dert etmiyoruz. Pozitif bilimlerden özel dersler aldırıyoruz da din eğitiminden bedavasına bile yollamıyoruz. Hocam anneler olarak kendi sonumuza fetva verdiriyoruz da bunu idrak edemiyoruz.

  • Salih

    23.7.2025 06:37:25

    Zamanımızın en önemli ve iyileşgirilmesi zor yarası. Allah tesirini halketsin.

  • M. Nuri

    23.7.2025 06:22:29

    Bu defa projektörü içeriye çevirmişsiniz hocam. Bu meselede anneler kadar, babaların da kusurlu olduğu gerçeğini zor gizleyebiliriz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı