"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zübeyrî çizgi nedir, ne değildir?

Şükrü BULUT
02 Nisan 2016, Cumartesi 10:21
Birdenbire sihirli bir kelime gibi, bazı Nur Talebelerinin dünyasında sevimli bir yer bulan bu tabirin 10-12 sene önce kullanıldığını hatırlıyorum.

Bir taraftan Nur dairesinde yapılmak istenen yanlışlara tepkiydi, diğer taraftan da; Hz. Üstad’dan sonra devam eden Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsinin teşekkül tarihçesine bir atıftı. Her ne kadar burada bir isim zikredilmiş ise de, maksadı bütün isim ve resimleri bağrına toplayan bir çizgiyi ifade idi. Hatta dinsiz Avrupa felsefesinin tezgâhından çıkmış, sonradan bazı şeklî müdahalelerle İslamîleştirilmiş tahripkâr prensipleri farkına varmadan müdafaa edenler, “Zübeyrî Çizgi”ye büyük tepki göstermişlerdi. Geleneğe baş kaldırmış, Nurcuların arasındaki manevî bağları parçalayan, meşveret sistemimizi dünyevîleştiren ve enaniyeti kamçılarken kardeşlerin aralarındaki hürmet, tevazu ve muhabbeti ciddî bir şekilde yaralayan söz konusu felsefî prensiplere karşı, Üstadımızdan ve Risale-i Nurlardan bize tevarüs eden tarzı ifadede kullanılan “Zübeyrî Çizgi” hakkında, gazetemizde–bildiğim kadarıyla–bazı makaleler yayınlanmıştı.

NEDEN ZÜBEYRÎ ÇİZGİ…

Bugün bazılarınca, farkına varılmadan ayrışmada kullanılabilinecek bu tabirin ilk kullanılış sebebini, nur dairesindeki ferdiyetleri cemaate dönüştürmek değil miydi? Üstadımızın vefatından sonra, temayüz etmiş ağabeylere yakın bulunanların her birisi, tab’ına uygun ve sevdiği ağabeyin rengiyle renklenmesini gören Bediüzzaman’ın on senelik hizmetkârı Zübeyir Gündüzalp, Nazilli’deki dört aylık bir inzivadan sonra, Risale-i Nur Külliyatını merkeze yerleştirerek, ağabeyleri masanın etrafına toplamış. Tabiatlar, fıtratlar, “Ben”ler, şahsî kanaatler ve kültürlerin hepsi, masanın üzerinde duran Risale-i Nur’da kaybolmuşlar. En yaşlı ağabeyden, Üstadın yanındaki gençlere kadar... Şarkın celâlli fıtratlarından merdümgiriz ve çekingen tabiatlara kadar. “Ben Risale-i Nur talebesiyim” diyen herkesi meşverete davet etmiş. Hizmet Rehberi, Beyanat ve Tenvirler gibi nurlardan seçtiği  derlemelerle  meşveretin kriterlerini ortaya koymuş ve bütün bu kriterlerin meşveretçe kabulünü de hepimiz biliyoruz. Zira söz konusu meşveret kararlarının tümünde, Hüsrev Altınbaşak Ağabeyin dışındakilerin ya imzaları veya şahitli tasdikleri vardır.

Hz. Üstad’tan sonraki dağınıklığı, ihtilâfa sebep olacak müşevveşiyet ve mizaç farklılıklarını iman ve Kur’an havuzuna döktüren ve orada mezc ve tevhidi sağlayan–sebep olarak Zübeyir Gündüzalp göründüğü için–bazıları iyi niyetle “Zübeyrî Çizgi” ifadesini öne çıkarmış olabilirler. 1945´lerden bu yana, bir gölge gibi Üstadını takip ederken yalnızca muhteşem bir ayna  olarak yalnızca yansıma ile yetinmiş. Zübeyir Ağabey’i farklı renklerde gösterenler, cehaletle hakikati gömmeye çalışıyorlar. Zübeyri doğru tanıyanlar; Ubeyd´ten, Molla Habib´ten, Abdurrahman’dan Asım’a, Hafız Ali´ye, Hasan Feyzi´ye, Tahirî Mutlu´ya, Ceylan’a ve nihayet Zübeyir’e gelen çizginin tek renk, desen ve şekilden ibaret olduğunu göreceklerdir. Burada farklı renkler arayanlar, Risale-i Nur Külliyatındaki şahs-ı manevîyi anlayamamışlar, kanaatindeyiz.

ZÜBEYRÎ ÇİZGİ’NİN ALTERNATİFİ YOKTUR…

Zübeyrî Çizgi’ye rağmen 40 küsur senedir; siyasî, içtimaî ve fıtrat farklılıkları, bazı Nur Talebelerinin, temayüz etmiş bazı ağabeylerin etrafında toplanmasını engelleyememişti. Bu  hakikat nazara alındığında; Nur Talebeleri arasına sokulan sıkıntıların, onların şahs-ı manevîlerinde, dolayısıyla Türkiye’mizin ve Âlem-i İslâm’ın nazenin bedenlerinde açtıkları yaraları, tüm Nur Talebeleri bilmek zorundadırlar.

Hayatta iken kendilerinden yeterince istifade edilmesi engellenen ağabeylerin, vefatlarından sonra da yalnızca süfyaniyetin işini kolaylaştıracak tefrikada kullanılması, bilhassa elektronik veya sosyal medyada bu hususların dillendirilmesi; Risale-i Nur´a, Hz. Üstad´a ve Hur Talebelerinin şahs-ı manevîsine yapılacak en büyük kötülük sayılmaz mı?

Nur Talebeleri akıllarını başlarına almazlarsa, bundan böyle nifakçıların gizli yönlendirmeleriyle Medrese-i Nuriyelerinde bir kısmı Zübeyir Ağabey´in isim ve hizmetlerinin, diğerleri Hulusi Ağabey´in, öbürleri A. Feyzi, M. Feyzi ve Hafız Ali Ağabeylerin çoklukla isim ve hizmetlerinin zikredildiği mektup veya bahisleri okuyarak Nur’un haricî ve dahilî düşmanlarına bilmeden yardım etmiş olurlar... Bu ise, dâr-ı bekâya irtihal etmiş, mekân ve makamlarında bizleri bekleyen, başta Üstadımız olmak üzere, tüm Ağabeylerin ruhlarını azap içinde bırakır, düşüncesindeyiz.

Şu önemli noktayı belirtmek zorundayız: Zübeyir´de hem Hulusi, hem Tahirî, hem Hasan Feyzi, hem Hoca Sabri, hem Hüsrev, hem Abdurrahman ve hem de Hafız Ali vardır. Zübeyir’in kendisine mahsus özel bir rengi, tarzı ve üslûbu yoktur. Fena fi’l Üstad olmuş bir toprakta, Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsini temsil eden bütün çiçekler, renkler ve kokular vardır. Hiçbir Nur cemaati Zübeyir’i tekeline alamaz veya bu istikamette bir üslûp kullanamaz diyoruz.

Okunma Sayısı: 5605
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bekir

    11.4.2016 13:45:42

    Bu çizgi kimsenin tekelinde olamaz... olmamalı... Olursa: " Tesadüm-ü efkârdan ve tehalüf-ü ukulden hakikat tamamıyla tezahür eder". Hkikatına muhalif olur... Herkes Zübeyri çizgiyi "Benim çizgim desin" Yeni asya gibi nice hakikat aşıkları-meşveretle işleyen hizmet ekolleri çıksın... Bizde Yeniasya ekolü olarak onları alkışlayalım. Kuvvet verelim. Kuvvet alalım. Hakikat neşvü nema bulsun. "Kuvvet vermek ve almak ve teselli etmek ve müteselli olmak ve hakiki bir tesanüdle kudsî hizmete sebatkârâne devam etmek ve güzel seciyelerinden istifade etmek" Niyetiyle .... İnşaALLAH... Selam ve dua ile..

  • Bekir

    11.4.2016 13:45:29

    Şükrü bey tebrikler... Zübeyri çizgi Risale-i nur mesleği'dir. Risale-i Nur'un hüve hüvesidir. Dolayısıyla nasıl Risale-i Nur'u kimse tekeline alamaz, alamıyor. Zübeyri çizgide aynı şeydir. Saf, temiz, hislerin karışmadığı, hislerin bulaşmadığı bir çizgi. Şahsi emellere alet edilmemiş bir çizgi. Herkesin çeşitli eleklerden geçerken savrulduğunu müşahede ettiğimiz fakat savrulmayana çizginin var olduğunu ispatlayan çizgidir bu.

  • zeliha özpamukcu

    5.4.2016 10:37:53

    Zübeyri çizgi ifadesi ilk başta beni de tedirgin etti.Sanki zübeyir abinin hakiki mahiyetinin anlaşılmasına perde olur gibi geliyordu.Fakat bu yazıdan ve yorumlardan sonra şunu farkettim ki zübeyir abi risale-i nurda öyle fani olmuş ki nasıl risale-i nuru fitneye alet edememişler aynen zübeyir abiyide edemiyorlar.Çünkü davasını ifade etmiş ve kazanmış,ondan her bahsettiğimizde acaba biz davamızı ne kadar ifade ediyoruz ki bu sıkıntılar bitmiyor diye düşünmekten kendimi alamıyorum.İnşaallah şu vefat yıl dönümü münasebetiyle yazılan bu makale bizim üzerimizdeki gaflet tozlarını atarda bu birleştirici ruha ne kadar muhtaç olduğumuzu hissederiz.Yazınız için tebrik ediyorum Şükrü Abi.

  • İsmail

    4.4.2016 13:17:01

    ??????? Anlayabilenlere helal olsun??????? Azizim "zübeyri çizgi" her ne ise bunu ilk sen kullandın. Yıllar önce Umumi Meşveret kürsüsünde ve köşende senden sadır oldu bu... Bu yaklaşım Risale-i Nura muvafık değildir. Bu TARİKATLEŞMEKTİR Üstadımızın mesleğini tahriftir. Zübeyir ağabeyin kendisi dahi bunu kabul etmez. Diyenleri hainlikle yaftalandı. Şimdi birileri Resulullah, Üstad, Zübeyir abi ve Kutlular abiye bir çizgi çekip komitelerini de halkanın sonuna koydular. Aynı komite bu mesnetsiz, tahrifkar ve bid'akar iddia ile iddia sahibini de devre dışı bırakmaya çalışınca güya düzeltme yazısı yazılmış... Lakin ne diyor anlamak mümkün değil. Zübeyri çizgi diye bir şey Risale-i Nurda var mı? Bu mesleğe böyle bir iddia muvafık düşer mi? Bu tahribattan vazgeçmek mi lazım yoksa tahkim mi etmek lazım? Ne diyorsun azizim sen...?

  • Nurullah

    4.4.2016 10:45:03

    Zubeyri çizgi, ifadesi Risale-i Nur'un düsturlarına yani satırlarına uygun çıkıyorsa başka çıkmıyorsa başkadır. Evet ayrıştırıcı bir manada güdülmesine ve enaniyetleri okşayan tekelciliğe karşı olmakla beraber hakta sebat ve istikametin bir timsali olan Zübeyr Gündüzalp ağabeyin ismiyle de anılmasına karşı olmamak gerek. Ki karşı olanda yoktur sanırım... Madem esas olan hak ve hakikattir hem hak olanda istikameti ve dâvâda sebat etmenin en güzel timsali olan Zübeyir ağabeyde o sıfatlar var ve cemaatte buna Zübeyri çizgi demiş, niye rahatsız olunuyor? Yeniasya cemaatinin hak ve hakikat mesleğinde Zübeyir ağabeyin izlerini takip etmesi, başkalarınca farklı zan'lara sebep oluyor, ne hikmetse... Hem malûmdur ki, ak nehrin suyundan içen nur ehli de var rengi parlak ateş kırmızısı olan nehrin suyundan içen ehilde var. Hangi nehrin suyundan içildiği de elbet önemlidir. Kırmızı çizgiler var ve bunda hassas olmak gayet önemlidir.

  • recep bilik

    3.4.2016 17:03:44

    zübeyri çizgi YENİ ASYA'dır,meşverettir,Risale-i Nur'un bir kısmını okuyup bir kısmını reddetmek değildir.Nur Talebeleri akıllarını başlarına almazlarsa demişsiniz;burada bir parantez açıp YENİ ASYA NUR TALEBELERİ HARİÇ demeniz uygun olurdu.

  • halil

    3.4.2016 10:57:00

    Risale-i Nurun tek bir mesleği vardır, her bir Nur Talebesinin ise sadece meşrebi farklı olabilir. Biz Yeni Asya olarak Risale-i Nur'un mesleğini hüvesi hüvesine takip etmeye çalışıyoruz, başkalarının ne yaptığı da bizi pek ilgilendirmiyor, zira insanları zorla bir yola sokamayacağımıza göre, sadece kendi işimize bakıyoruz, yani bizim yolumuz en güzelidir, herkes kendine baksın, yarın Cenab-ı Hakkın huzuruna vardığında, gittiği yolun hesabını herkes kendisi verecektir, herkes vereceği hesabı düşünsün, Vesselam...!!!

  • Niyazi ozen

    2.4.2016 22:08:57

    Sukru abi kimse Zübeyiri çizgiyi tekeline almaya çalıştığı yok.Yeniasya bu yolda ilerliyor. Zubeyir abi hayatta iken diğer abileri toplayıp nasıl şahsi manevi oluşturmaya çaliştiysa Yeniasya da bu yolda çalışıyor ve çalışmalıdır.

  • Yolcu Nurcu

    2.4.2016 20:56:06

    Zübeyri Çizgi, 21. Lem'a'dır.. Zübeyri Çizgi, Uhuvvet risalesidir... Zübeyri Çizgi, Nur talebelerini bir masada toplamaktır.. Zübeyri Çizgi, siyasi noktadaki kardeşimden önce Nur kardeşlerimi belleyip, Risalei Nur hizmetinde omuz omuza yürümektir.. Zübeyri Çizgi, okumak okumak yine okumak, okumaktan yorulunca ne okuduğunu okumaktır... Zübeyri Çizgi, Risale-i Nur'un hem bir kitab-ı dua hem bir kitab-ı hikmet olduğunu bilmek, cevşen gibi değil, pusula gibi okumaktır... Zübeyri Çizgi, derse gelenlere kucak açmak, amma velakin kimilerinin yakasına bakıp rozeti olanı içeriye almamaktır... YENİASYA, Zübeyir Abiden bu yana onun hizmet tarzını şiar edinmiştir ancak yazarımızın çok güzel ifade ettiği gibi bu düsturlara, bakış açısına sahip her NUR TALEBESİ Zübeyri çizgidedir!

  • Selman Toprak

    2.4.2016 18:55:13

    Yorumcu halil bey, dikkatinizi çektiyse; ilk yorumumuzda Zübeyir ağabeyin bazı bilinen hususiyetlerine değinmiştik. Zübeyir ağabey aynı zamanda birleştiriciydi. Söz konusu taifeyi "Nurcular" olarak anlamak daha isabetli olacaktır. Yeni Asya'nın haricindekileri malum taifenin dışında kabul edersek, gün gelir lakayt emeviliğin ehl-i sünnete, salabetli aleviliğin de rafıziliğe nasıl dönüştüğüne şahit olmuş oluruz. Sairlerin tefritinden şekvacı olurken; kendi ifratımızda boğulmayalım. Dünyanın ve hadiselerin seyrini iyi okuyalım. Bize lazım olan şey; en evvel nurcularına ittihadına vesile olacak adımlar atmaktır. Yorumcu Ali Tam beyin de tesbiti "tam" yerindedir.

  • halil

    2.4.2016 18:03:38

    Yorumumu yayımladığınız için teşekkürler...!!!

  • Ali Tam

    2.4.2016 16:01:15

    Ziver'i Zübeyir Agabey yapan isim degildir Risale-i Nurlardir. Sahsî yorumlar da degildir satir satir herkesce okundugunda anlasilan ayni hakikatlerdir. Zübeyri cizgiyi Emirdag Lahikasindaki 4 partiyle alakali bir mektuba indirgeyenler büyük bir VEBAL altindadir.

  • halil

    2.4.2016 15:29:21

    Editör Kardeş, Bir önceki yazımda, herhangi bir hakaret söz konusu olmadığı halde neden yayımlamıyorsunuz? Kardeş, biz Anadolu'yuz! Sayın yazar, daha geçen haftalarda memleketimizde program yaptı, biz bu fikirlerimizi kendisine de söyledik, velakin bu fikirlerini gazetemize de taşıması nedeniyle, bizim fikirlerimizin de tüm Türkiye tarafından aleni olarak bilinmesi noktasında cevap hakkımız olduğunu "düşünceyi ifade" hürriyeti çerçevesinde düşünüyoruz, eğer yayımlamazsanız, nasıl olsa İstanbul meşveretlerinde gereğini yaparız...!!!

  • halil

    2.4.2016 12:24:18

    Hem diyeceksiniz ki, Zübeyir Abi'de; "...Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsini temsil eden bütün çiçekler, renkler ve kokular vardır." hem de "...Hiçbir Nur cemaati Zübeyir’i tekeline alamaz veya bu istikamette bir üslûp kullanamaz." diyeceksiniz. Bu büyük bir çelişkidir. Peki, "La taifetün..." hakikati nerede? Hiç kimse kusura bakmasın, bu taife Yeni Asya'dır, bu taifenin adını da, mırıldanarak değil, bağırarak söylüyoruz; evet, Zübeyri Çizgi Yeni Asyadır...!!!

  • Davut Yıldırım

    2.4.2016 11:06:41

    Zübeyrî Çizgi ; Nurları Zübeyr Gündüzalpin anladığı gibi anlamaktır . Dinde veya şahsi menfaatinde hassas , muhakeme-i akliyede noksan ; kemiyyyet derdinde , keyfiyete önem vermeyenlerin hep düşmanı olmuştur . Zübeyrî Çizgi fitnenin içinde rahatça dolaşamadığı bir çizgidir . Sırıtanları rahatsız eder . Yeni Asya'da hak çizgisinde olanlar hakikat eleğinden geçiyor her dönem . Uygun olmayanlar eleniyor birer birer .

  • Garib Doğu

    2.4.2016 10:33:04

    Yazıda geçtiği gibi, Zübeyir'in özel bir rengi,tarzı ve üslubu yoktur. Nesi varsa Risale-i Nur'a aittir. Belki de Risale-i Nur'un meslek ve meşrebi Zübeyir Ağabeyin şahsında mücessem hale geldiği için Zübeyir'i çizgi denilmiş olabilir. Hakikaten Risale-i Nur'un meslek ve meşrebinin tatbiki ve bu konuda gösterdiği hassasİyet itibarıyla,Zübeyir Ağabey müstesna bir şahsiyettir. Meslek ve meşrepteki tavizsizliği her türlü takdirin üstündedir.Uhuvvet ve ittihat konusunda da bir istisnadır.Hayatta olduğu sürece Nur talebelerinin arasında ciddi bir ihtilafın olmamış.Üstadımızın,Üstadı ezelimden aldığım dediği mesleğe hakkıyla bağlı olup,kamil manada ayinadarlık yapan eşsiz bir şahsiyettir Zübeyir Ağabey...Birliği sağlama ve ihtilafları önlemede büyük rolü vardı.Vefatından sonra meydana gelen ihtilaflar bunu gösteriyor.Zübeyir Abe fenafil Üstat ve fenafil meslektir de.Hizmet Rehberi, Beyanat ve Tenvirler derlemeleriyle de bu mesleğe büyük hizmete etti.Allah ebeden razı olsun.

  • Davut Yıldırım

    2.4.2016 09:50:09

    Nurlar sofimeşreblere göre değildir ,ya anlayamazlar ya yanlış anlarlar . Sofimeşrebleri kullanmak kolaydır . Aralarında farkedilmeden dolaşabilirsin .Dinde hassas muhakeme-i akliyede noksanları kandırmak ,istediğini yaptırmak kolaydır . Zübeyri çizgide farklı olan sırıtır .Rahatsızlık duyulması normal .

  • Selman Toprak

    2.4.2016 09:26:02

    Tesbitler güzel ve yerinde olmuş. Hayatta iken kendilerinden istifade etmemiz engellenen ve hala hayatta olan ağabeyler ve onların çevresinde toplanan kardeşlerimizle lazım olan ittihadımızı sağlamak da bizlere düşen ehemmiyetli vazifelerden biridir. Bunun için gerekli her adımı atmak zamanıdır..

  • Selman Toprak

    2.4.2016 08:28:53

    Zübeyir ağabey fena-fil-Üstad, fena-fin-nur ve fena-fil-ihvan olmuş, hayatıyla da bunu göstermiş. Sözü neyse özü de o olmuş. Dilindekiler kalbine de inmiş, alemine de.. Ahvaline de, etvarına da.. Bir meclise dünyayı kurtaran adam edasıyla değil; tam bir mahviyet ve tevazu ile girermiş. Kardeşlerin arasında su-i zanna sebebiyet verecek her türlü söz ve davranıştan kaçınır, kimseyi herhangi bir şekilde itham etmez, hastalığının en şiddetli anında bile kimseye şahsi işlerini yaptırmaz, kendine nur dairesinde bir makam verilmesinden hoşlanmazmış. Kendisinden küçük Nur'ların muhataplarını emsal kabul eder, emrivaki iş yaptırmaz, her meselenin en iyisini "ben bilirim" demezmiş. Fitnenin en şiddetli olduğu bir zamanda tahtadan bir kılıç edinir, kimseyi incitmez ve gerekirse köşesine çekilip Nur'ları okumakla iştigal edermiş. Allah hepimize yazıp çizdiklerimizle ve söylediklerimizle amel etmeyi nasib eylesin. Amin

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı