NİCE KIRK SEKİZ YILLAR!
Yeni Asya gazetesi kırk sekiz yaşında. Gazetemiz çalışanlarına, yazarlarına, okurlarına, sevenlerine ve nadide camiasına hayırlı olsun, kutlu olsun. Rabbimden, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda ettirmeyen ve hep her ne pahasına olursa olsun âli tutma kaygısıyla yayın hayatını sürdüren nice kırk sekiz yıllar diliyorum.
Kırk sekiz yıl önce bu gün… Bir lahana yaprağı kadar da olsa meramımızı anlatacağımız bir gazetemiz olsun parolasıyla yola çıkılmış… Emeği geçen ve şimdi ahirette bulunan başta Zübeyir Ağabey ve saygıdeğer Mustafa Nezihi Polat olmak üzere bütün ehl-i himmete binler rahmetler yağsın inşallah.
Yeni Asya vefalı ve cefakâr bir gazete. Mutevazı ve hakperest. Demokrat ve dindar. Metanetli ve farklılıklara saygılı. Çok taşlanan, ama kimseyi taşlamayan. Zor zamanlarda hakkın hatırını âli tutmaktan yılmayan. Hakkın kötü gün dostu.
Yeni Asya Risale-i Nur’a vefalıdır. İster dinî ve imanî, ister içtimaî, ister siyasî olsun; hiçbir satırını, hiçbir cümlesini, hiçbir noktasını savunmaktan geri kalmaz, yorulmaz. Bu uğurda gözünü daldan budaktan sakınmaz. Risale-i Nur’un naşir-i efkârı olmayı medar-ı şeref bilir, Risale-i Nur’un üzerimizdeki hukuku bilir, yarın mahşerdeki en çetin hesap konusu bilir.
Risale-i Nur’u savunurken, Risale-i Nur’un efkârını neşrederken ne varlığa sevinir, ne yokluğa yerinir, hizmet aşkı ile avunur. Memleketimize, âlem-i İslâm’a ve bütün insanlığa Risale-i Nur gerek diyerek yayın hayatını sürdürür.
Yanlış yapmaz mı, yapabilir elbet. Beşerdir çünkü. Hatadan masum değildir. Ama art niyeti olmaz. Samimidir. Hatası insafla gösterildiğinde teşekkür eder, duâ eder.
KÖTÜ GÜN DOSTU: YENİ ASYA
Yeni Asya’nın vefası kendisine pahalıya patlamış çoğu zaman. Zor zamanlarda bazen kapatılmış. Bazen bir de bakmış ki, yanında kimse kalmamış! Yeni Asya’ya dokunmak ateşten kor almak gibi olmuştur çünkü. Kendisine selâm verilmez olmuş! Kapandı kapanacak dedikoduları yapılır olmuş! Birçok dost kaybetmekle kalmamış; dostları aleyhine geçmiş.
Ama Yeni Asya Allah’a güvenmiş. Hakka güvenmiş. Sadık ve cefakâr okurlarına güvenmiş. Yılmamış. Kimseyi kırmamış. Kimseye kırılmamış. Kimseye gücenmemiş. Kırık dökük imkânlarla, kendi yağıyla kavrulmuş, vefalı okurlarının destekleriyle ayakta durmuş ve yoluna devam etmiş. Kimseye eyvallah etmemiş!
Ama Hak bildiği dâvâya vefasını sürdürmüş Yeni Asya. Zor günlerde, kötü günlerde dostlarından ayrılmış, ama hakkın yanından ayrılmamış. Bu yüzden bazen dosttan, bazen düşmandan taş almış kafasına, gözüne. Düşmandan gelen incitmemiş onu. Ama dosttan gelen taşlar incitmiş. Ama Yeni Asya incinse de incitmemiş; dövülse de dövmemiş; kovulsa da, kovmamış. Müsbet hareketi iliklerine kadar yaşamış!
HER BİR YENİ ASYA BİR LÂHİKA MEKTUBUDUR
Yeni Asya dindarlığı, demokratlığı, hukukun üstünlüğünü, hürriyet-i şeriyyeyi, hürriyet-i vicdanı, bir misyon olarak, bir dâvâ olarak, dindarlığının bir gereği olarak savuna gelmiş. Her satırını yarın Hakk’ın huzurunda, Üstadının nezdinde hesap verme kaygısıyla yazmış, her manşetini Peygamberinin (asm) ifadesiyle dilsiz şeytan olmamak için atmış. Kırk sekiz yıldır hafızalara, silinmez kalemlerle bir hizmet destanı yazmış.
Yeni Asya Risale-i Nur’un şahs-ı manevisinin çıkardığı bir günlük lâhika mektubudur!
Kırk sekiz yıldan beridir hep hakkı savunmuştur, hakikati savunmuştur, adaleti savunmuştur, hukuku savunmuştur, insan haklarını savunmuştur, demokrasiyi savunmuştur, isimden ve resimden ibaret olmayan bir cumhuriyeti savunmuştur, parlamenter sistemi savunmuştur, siyasete bulaşmamış bir dindarlığı savunmuştur, Müslümanların düşman değil, kardeş olmasını savunmuştur, Müslümanların birliğini ve dirliğini savunmuştur…
Bu gün Yeni Asya hakkın hatırı için daha çok ellere ulaşması lâzım. Ve cihadına ila yevmi’l-kıyame devam etmesi lâzım. Ve zalim sultanlara yüksek hakikatleri dünya durdukça söylemesi lâzım!
Berhüdar ol Yeni Asya’m! Doğum günün kutlu olsun Yeni Asya’m! Ömrün uzun olsun Yeni Asya’m! Seni biiznillah ömr-ü ebedî ile tebşir ediyorum.