"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Allah’ın 99 ismini bilmenin faziletleri

Süleyman KÖSMENE
13 Şubat 2018, Salı
Leyla Hanım: “Yüce Rabbimizin 99 ismini bilmenin ve ezbere okumanın faydaları nedir?”

Allah’ın Zatı ve İsimleri

Peygamber Efendimiz (asm) hiç olmazsa Allah’ın doksan dokuz isminin bilinmesini, bu isimlerin zikredilmesini, tefekkür ile her an hissedilmesini istemiş ve Allah’ın isimlerini anlayarak bilenleri Cennet’le müjdelemiştir.1  

Bedîüzzaman hazretlerinin altı bin sayfayı aşkın Risale-i Nur eserleri, iman esaslarını ve İslâmiyet’in hak din oluşunu Allah’ın isimleri ile izah ve ispat etmiştir.

Allah’ın zatını aklımızla kavramamız, gözümüzle görmemiz, beş duyumuzla algılamamız mümkün değildir. Çünkü biz “mümkün” varlıklarız. Allah ise “vacip” varlıktır. Yani bizim varlığımız bütünüyle Allah’ın iradesine ve kudretine bağlıdır. Allah’ın varlığı ise kendinden ve zorunludur. Çevremizde gördüğümüz varlıkların tümü “mümkün” varlıklardır; varlığı O’na bağlıdır. Varlığı zorunlu bulunan Allah Teâlâ’nın dışında zorunlu varlık yoktur. Bu hakikati bir ölçüde “Lâ ilâhe illallah” sözüyle ifade etmiş oluyoruz. Zorunlu Varlık olan Allah’ın zatını ise, mümkün varlıkların kavramalarına imkân yoktur. O’nu ancak güzel isimleri ile, kemal sıfatları ile ve kamil fiilleri ile bir nebze kavrayabiliriz. O’nu sahip bulunduğu yüksek sıfatları ile kavramak için ise, güzel isimlerini öğrenmemiz, bilmemiz ve kavramamız gerekir. 

Allah’ın İsimlerini Öğreten Kur’ân’dır

Kur’ân, Allah’ın isimlerini bize “Esma-i Hüsna” tabiri ile tanıtır.2 Esma-i Hüsna, en güzel isimler demek olup; Allah’ın sahip bulunduğu sıfatların ism-i fail cinsinden, yani özne cinsinden adlarıdır. Her isim bir İlâhî sıfatı, vasfı ve niteliği adlandırır. Yüce Allah, kendisini Kur’ân’da ve Sevgili Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın dilinde bine yakın isimlerle anmıştır. O Kendisini nasıl adlandırdı ise, hangi isimlerle isimlendirdi ise O’nu bu adlarla ve isimlerle tanırız. O’nu sahip bulunmadığı bir adla anmayız. Kendisine vermediği bir adla kendisini zikretmeyiz. Çünkü şanına ve yüceliğine yakışan en güzel adları O Kendisi için zikretmiştir; biz O’na uyarak O’nu Kendisi için zikrettiği adlarla tanırız ve anarız. Meselâ, Allah’a “tanrı” demeyiz. Çünkü Allah kendisine “tanrı” dememiştir. 

Allah’ı İsimleriyle Bilmeye Muhtacız

Babasını hiç görmemiş ve vasıflarını hiç bilmeyen bir çocuğun merakını takdir edersiniz. Babasına kavuşmayı ne kadar arzu eder. Ona bir gün kavuştuğunda ağzından düşürmediği tek isimle, “babacığım” ismiyle çağırışı görülmeye değer. Bu ismi de bilmediğini düşünürseniz, babasını nasıl çağıracak ve babasının o engin şefkatini kendisine nasıl celb edecektir? 

İnsanoğlu Allah’ı isimleri ile bilmeye ne kadar muhtaçtır? Çünkü kul olarak ne kadar aciz, ne kadar fakir, ne kadar güçsüz, ne kadar çaresizdir! Başı her derde girdiğinde çağıracak, gönlü her sıkıntıya uğradığında dua edecek, kalbi her darlığa düştüğünde niyazda bulunacak, ruhu her musibete girdiğinde kapısını çalacak büyük ve merhametli bir Sâhib’e ne kadar muhtaç! 

Allah’ın İsimlerini Bilen, Bunu Kulluğuna Yansıtmalı

Bizler Allah’ın kullarıyız. Sevincimizde, üzüntümüzde, derdimizde, sıhhatimizde, iyi günümüzde, kötü günümüzde hep O’na yakın olmak isteriz ve buna muhtacız. İyi günümüzde şükretmek için O’nun adına muhtacız. Kötü günümüzde sabretmek için O’nun adına muhtacız. O’nun merhametini istediğimizde Rahman ve Rahîm isimleri ile O’na yaklaşırız. Günahlarımızdan pişman olduğumuzda O’nun Ğaffâr (Çok Bağışlayan), Ğafûr (Çok mağfiret eden), Tevvâb (Tövbeleri çok kabul eden), Settâr (Hataları çok örten), Afüvv (Kullarını çok affeden) isimleri ile O’na sığınırız. Hastalandığımızda Şafi (Çok şifa veren) isimi ile niyazda bulunur, Allah’tan şifa ve afiyet talep ederiz.  

Sözün kısası, her halimizde kul olarak Allah’ın isimlerini bilmeye ve O’na sığınmaya mecbur ve muhtacız. Allah’ın isimleriyle Allah’a böylesine yakın olmayı Kur’ân da istemekte, O’na O’nun isimleriyle sığınmayı emretmekte ve Allah’ın isimleri konusunda yanlışlığa düşmekten bizi sakındırmaktadır.3

*“De ki: İster Allah diye dua edin, ister Rahman diye dua edin, hangisiyle dua ederseniz edin; Çünkü Esmâ’ül-Hüsna (en güzel isimler) O’na mahsustur.”4 

Dipnotlar: 1- Buhârî, 8/1165;Tirmizî, Daavât, 86. 2 -A’râf Sûresi, 7/180 ; Haşir Sûresi, 59/24. 3- A’râf Sûresi, 7/180. 4 -İsrâ Sûresi, 17/110.

 

Okunma Sayısı: 44030
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Aysun Doğan

    16.9.2020 00:26:03

    Selamüm aleyküm Allahın isimlerini çekiyorum bazılarının başında es geliyor bazılarında ya diye okunuyor ben zikir ederken cellecellalahü dememe gerek varmı örnegin ya mütit cellecellalahü demem şartmı yoksa ya mütit diye mi çekim 🙏

  • Mehmet

    23.6.2020 18:23:43

    Ben ezberlemişim

  • süleyman

    13.2.2018 13:37:30

    S.A hocam yazılarınızı okuyorum Allah razı olsun bir şey öğrenmek istiyorum kabir hayatında Yanımızdaki kabirde yaşayanlarla ya da başkaları ile görüşebilir miyiz yoksa sadece kendimiz miyiz. Yani Berzah hayatı Münferit bir yaşam yeri mi yoksa sosyal bir yaşam yerimi Saadet Diyarı ve azap diyarına gidecek için kişiler bile olsa normal kişilerden bahsediyorum şehitlerden değil Hayırlı günler çalışmalarınızda başarılar dilerim

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı