"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Allah kâinata nasıl bir ölçü koymuştur?

Süleyman KÖSMENE
17 Temmuz 2018, Salı
Sümeyye Hanım: “Allah evrene nasıl bir ölçü koymuştur?”

İlk Mefhumumuz Kader

Allah’ın kâinata koyduğu ölçüyü öğrenme söz konusu olduğunda, ilk öğreneceğimiz mefhum kader olacaktır. Kader ölçü demektir. Kâinatta ölçüsüz, programsız, hikmetsiz, başıboş hiçbir şey yaratılmış değildir. Kâinatta kader, yani ölçü hâkimdir.

Ölçüp biçmek, hesap etmek, mimarisini çizmek, plan yapmak, tasarımcılık, programcılık, arge çalışmaları nasıl çağdaş birer iş alanı ve sektörse… Esasen bu iş alanlarını insan zihnine açan temel saik Allah’ın Mukaddir ismidir. Yani Allah’ın takdir ediciliğidir, plancılığıdır, programcılığıdır. İnsan da yaratıcısından muktebes olarak plancılık, programcılık, arge ve mimarî çalışmalar yapıyor ve bu sahaya önem atfediyor.

Plansız bir sektör nasıl kaos üretir ve iş yapmazsa… Plansız ve kadersiz bir kâinat da mümkün değildir, kaos olur, değersiz olur.

Oysa Allah Mukaddir’dir, elbette planlar, takdir eder ve sonra yaratır.

Mukaddir İsmini Tanıyalım

Allah, Mukaddir ismi gereği varlıkları eşsiz bir plân, ölçü ve mukadderat içinde yaratıyor. Her şey için bir program takdir ediyor, bir miktar tesbit ediyor, bir kader tayin ediyor, bir ölçü tertip ediyor, eşsiz bir tasarım ortaya koyuyor; tayin edilen bu ölçü, tasarım ve mukadderat üzerine varlıkları yaratıyor. Allah, canlılar için takdir ettiği ölçü, plân, tasarım ve programları tohumlarında ve çekirdeklerinde muhafaza ediyor.

Cenâb-ı Hak her şeyin varlığına ve meydana gelişine hükmeder ve yaratır. Yarattıklarına doğuştan hedefler tayin eder, her şeyi doğuştan verdiği hedeflerine doğru yönlendirir.

Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur: “O her şeyi takdir etti ve yol gösterdi.”1 Bir başka âyette; “Gece ve gündüzü Allah takdir eder.”2 buyurulmakta, bir diğer âyette ise, “Ay için de bir takım yörüngeler takdir ettik.”3 buyurulmaktadır.

Her ilmin hakîkatının bir İlâhî isme dayandığını ve ancak bir İlâhî isme dayanan ilimlerin gerçek ilim olduğunu, aksi takdirde tabiatçı felsefe gibi hurafelerden ibaret kalacağını ve sapkın fikirlere yol açacağını bildiren Bediüzzaman, Hesap ilmi, Mühendislik, Hendese, Geometri ve Matematik ilimlerinin Mukaddir ismine dayandığını kaydediyor.4 

Kaf - Nun Tezgâhı

Bediüzzaman’a göre, her bir tohum, her bir çekirdek “kaf-nûn” tezgâhından, yani “Kün!” emrinden çıkmış lâtif bir sandukçadır. Her tohuma kaderle resmi çizilen birer fihristecik emanet edilmiştir. Kudret o kaderin hendesesine göre zerreleri istihdam edip o tohumcuklar üstünde koca kudret mu’cizesi olan hayatı bina ediyor. Demek, ağacın başına gelecek bütün olaylar, çekirdeğinde yazılı hükmündedir. Bir başka ifadeyle, her şeyin bir muntazam miktar içinde ortaya çıkması, açık ve net olarak kaderi göstermektedir. Nitekim hangi canlıya bakılsa gayet hikmetli ve san’atlı bir kalıptan çıkmış gibi bir miktar ve bir şekil içinde meydana geldiği göze çarpacaktır ki, kaderden gelen ölçülü ilmî kalıplar ile o suretlerin ve şekillerin tanzim edildiği, kudret-i İlâhiye tarafından da o kalıplara uygun olarak elbiseler biçildiği anlaşılacaktır.5

Bediüzzaman, varlıklar üzerinde hâkim olan ilim ve hikmetin, tanzim, tasvir ve teşkil fiillerini de gösterdiğini, her mahlûkun her özelliği ile, her biçimiyle, her şekliyle Allah’ın esmasından olan Musavvir ve Mukaddir isimlerini bildirdiğini belirtir.6

Saîd Nursî’ye göre, kudret-i İlâhiyeye göre hayat kadar rızık da ehemmiyetlidir. Kudret çıkarmakta, kader ise elindeki programa göre giydirmektedir.7 Büyüğünden küçüğüne bütün varlıklar mukadderat çemberinin kuşattığı alan içindedir. Mukaddir olan Allah’ın büyük cirimlere ve varlıklara eşsiz şekiller vererek yaratması, küçük varlıkları halden hale çevirmesine mâni değildir.8

Kâinatı eşsiz ve hassas bir ölçü içinde yaratan Allah, bizlere de ölçüyü ve tartıyı eksiksiz kullanmamızı, hileli ölçmekten uzak durmamızı emrediyor: “Ölçüde haddi aşmayın. Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın.”9

İslâmiyet baştanbaşa bir ölçüler ve tutarlılıklar dinidir. İslâm’ın emirlerini dinleyen, Kur’ân’a uyan ve sünnete riayet eden dünyada da, ahirette de her türlü gam ve kederden, sıkıntı ve zarardan kurtulur.

Dipnotlar: 

1- A’lâ Sûresi, 87/3. 2- Müzemmil Sûresi, 73/20. 3- Yâsîn Sûresi, 36/39. 4- Sözler, s. 238, 573. 5- Sözler, s. 432. 6- Sözler, s. 575. 7- Mektûbât, s. 460. 8- Mesnevî-i Nûriye, s. 205. 9- Rahman Sûresi, 7, 8, 9.

Okunma Sayısı: 11739
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı