Recep Bey: “Hz. Ebu Bekir ile ilgili bir rivayet var. Allah soruyor ‘Ebu Bekir benden razı mı?’ diye… Bu sahih midir? Allah’tan razı olmak ne demektir? Kul Allah’tan neden razı olmasın ki? Haddine mi düşmüş? Önemli olan, Allah’ın bizden razı olması değil mi? Risalelerde bu nasıl geçiyor?”
Hz. Ebu Bekir’de (ra) Rıza
Peygamber Efendimiz (asm) Mekke’nin fethine hazırlanıyordu. Herkes fedakârca katılımda bulundu. Fakat Hazret-i Ebu Bekir (ra) gibisi yoktu. Hazret-i Ebu Bekir (ra) ne evinde, ne üstünde başında hiçbir şey bırakmamıştı. Tek bir abası kalmıştı ve abasını üstüne atmış, abasının uçlarını göğsünde dikenle iliklemişti.
O sırada Hazret-i Cebrail (as) geliverdi. Peygamber Efendimiz’e (asm) selâm verdi ve dedi ki:
“Ne oluyor Ya Resulallah! Ebu Bekir’i abasını dikenle iliklemiş görüyorum.”
Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki:
“Ya Cebrail! Bütün malını cihad için harcadı.”
Cebrail (as):
“Allah ona selâm ediyor ve soruyor ki, ‘bu yoksullukta benden razı mıdır?”
Sevgili Peygamberimiz (asm) Sıddık-ı Ekber’e (ra) dönüyor:
“Ya Eba Bekir! Cebrail, Allah’tan sana selâm getirdi. Rabbin: “Ebu Bekir benden razı mı, değil mi?” diye soruyor.
Bunun üzerine Sıddık-ı Ekber (ra) “Ya Resulallah! Rabbim benim adımı anmış mı?” diyor ve ağlıyor. Ardından şöyle devam ediyor:
“Ben Rabbime nasıl darılırım? Ben Rabb’imden razıyım, ben Rabb’imden razıyım!” 1
Bu rivayetin sıhhatli kaynakları mevcuttur.
Burada Allah soruyor ki, bu fedakârlık, cefakârlık, vefakârlık, sadâkat, cömertlik ve İslâm’ın selâmeti için böylesine yoksulluğa katlanış gerçekten Allah için midir, değil midir?
Allah’ın bunu bildiği halde sormasının hikmeti, bu rıza anının ve Allah’ın bu rızadan hoşnutluğunun kayıtlara geçmesi ve ümmete ve insanlığa örnek bırakılmasıdır.
Allah’tan Razıyım Diyen Bağışlanır
Ümmetin Allah’tan razı olması önemli bir ahlâktır. Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Üç söz vardır ki, insan onları ihlâsla söylerse Cennete girer: 1- Rabbimin Allah oluşuna razıyım. 2- Dinimin İslâm oluşuna razıyım. 3- Hz. Muhammed’in (asm) Peygamberim oluşuna razıyım. Dördüncü bir hususta, arz ve gök arasındakiler kadar fazilet vardır ki, o da Allah yolunda cihaddır.” 2
Keza Peygamber Efendimiz (asm) başka bir hadislerinde buyuruyor ki:
“Her kim müezzinin ezan okurken “eşhedü en la ilahe illallah” dediğini işitince “ ve ene eşhedu en la ilahe illallahu vahdehu la şerîkeleh ve enne Muhammeden abduhu ve rasuluhu raziytü billahi Rabben ve bi Muhammedin rasûlen ve bil İslâmı dinen” derse günahları bağışlanır.” 3
Manası: “Ben Allah’tan başka ilah olmadığına, sadece tek olan Allah’ın var olduğuna ve O’nun da ortağı olmadığına şahitlik ederim ve yine şahitlik ederim ki Muhammed (asm) Allah’ın kulu ve Rasûlüdür. Rab olarak Allah’tan razıyım. Peygamber olarak Hz Muhammed’den (asm) razıyım. Din olarak İslâm’dan razıyım.” diyenin günahları bağışlanır.
Keza bir başka müjde de şöyledir: “Her kim sabaha ve akşam vaktine eriştiği zaman: Rabb olarak Allah’dan, din olarak İslâm’dan ve peygamber olarak da Hz. Muhammed’den (asm) razıyım derse onu razı etmek Allah üzerine bir hak olur.” 4
Bediüzzaman’da Rıza
Bediüzzaman Hazretleri dinin ve imanın selâmeti için sadece dünya cefasına değil; ahiretin cefasına da razıdır. Der ki:
“Ben, cemiyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de fedâ ettim. Gözümde ne Cennet sevdâsı var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’ân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistan olur.”
GÜNÜN DUÂSI
Allah’ım! Beni takdirine razı eyle, günahlarıma razı eyleme! Beni verdiklerine razı eyle, şükürsüzlüğe razı eyleme! Beni Senden razı eyle, nefsimden razı eyleme! Beni dininden razı eyle, dinine mugayir işlerden razı eyleme! Âmin.
Dipnotlar:
1- Hilye, VII/105; Kenzü’l-Ummal, IV/353, Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/315-316. 2- Ramuzul-Ehadis, s. 266. 3- Müslim, Salat: 7, 13; İbn Mâce, Ezan: 4; Ebû Dâvud, Salât: 36, (525); Tirmizî, Salât: 156, (210); Nesâî, Ezân: 38, (2, 26); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/329. 4- Tirmizî, Daavât 13; Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/337-338. Tarihçe-i Hayat, s. 544.