"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Amelimizi öldüren tehlike: Şirk-i Hafi

Süleyman KÖSMENE
20 Ağustos 2015, Perşembe 11:50
Özgür Bey: “Şirk-i hafi ne demektir? Örneklerle açıklayabilir misiniz?”

ŞİRK YALANCI ORTAKLIKTIR

Şirk, Allah’a eş ve ortak koşmak demektir. 

Cahiliye dönemi putperestleri müşriktiler. 

Yani Allah’ı bildikleri halde putlara tapıyorlar, putları Allah’a eş koşuyorlardı.  

Kur’ân bu hususu şöyle reddediyor:

“And olsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan elbette, “Allah”, derler. De ki: “Peki söyleyin bakalım? Allah’ı bırakıp da taptıklarınız var ya; eğer Allah bana herhangi bir zarar dokundurmak isterse, onlar Allah’ın dokundurduğu zararı kaldırabilirler mi? Yahut Allah bana bir rahmet dilese, onlar O’nun rahmetini engelleyebilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter. Tevekkül edenler ancak O’na tevekkül ederler.”1

ŞİRK-İ HAFİ GİZLİ ORTAKLIKTIR

Bir kalbe “iki ben” girer mi? 

Kalbin içi Allah’a aittir. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, “Batın-ı kalp ayine-i Samed’dir.”

Oraya kişi kendi beni de dâhil ikinci bir “ben”i sokamaz. Sokarsa şirk-i hafi olur. Yani kalpte, niyette, göze girmekte Allah’ın gizli ortağı olur. 

Yani diyelim salih bir amel yapıyorsun. Tabiî ki Allah rızası için. Fakat kalbine bir riya düştü, çıkaramıyorsun. Yaptığın veya yapıyor olduğun salih ameli, birileri görsün de bana bravo desin diye neredeyse öleceksin. 

İşte bu birileri görsün duygusu, sıhhatli bir gerekçesi yoksa şirk-i hafidir. 

Çünkü Allah zaten görüyor ve sen Allah’ın görmesini yeterli bulmuyorsun. Sırf meth edilmek için ikinci bir göz ve ikinci bir takdir istiyorsun. İşte bu şirk-i hafi oluyor.

Sen istemeden insanlar seni methediyorlarsa o başka mesele! 

Fakat bu durumda da bu medihten hoşlanmak tehlikelidir. 

Yani salih amelini takdir hususunu yalnızca Allah’a bırakmalısın. Hiç kimsenin takdirini, methini O’nun takdirine ortak kılmamalısın.  

Bu açıdan birisini yüzüne karşı methetmek günahtır. İçinde şirk-i hafi tehlikesi taşır. 

ŞİRK-İ HAFİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki: 

“Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, Allah’a ortak koşmalarıdır. Güneşe, aya ve puta tapacaklarını söylemiyorum. Allah rızası dışında yapılan amelleri ve gizli arzuları kastediyorum.”2

Peygamber Efendimiz (asm) şirk-i hafiyi şöyle tanımlıyor:

“Şirk-i hafi, kişinin, makam sahibi birisinin gözüne girmek için iş yapmasıdır.”3

Keza Peygamber Efendimiz (asm) şirk-i hafi tehlikesine şöyle dikkat çekiyor:

“Ümmetimde şirk, karanlık gecede tepeciğin üzerinde karıncanın yürümesinden daha gizlidir. En aşağı derecesi, zulmün azıcık bir şeyine dahi sevgi göstermen veya adaletin azıcık bir şeyini dahi istememendir. Din Allah için sevmek ve Allah için buğz etmekten başka bir şey midir? 

Allah buyuruyor ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olunuz ki, Allah da sizi sevsin.”4

RİSALE-İ NUR’DA ŞİRK-İ HAFİ

Bediüzzaman’a göre, bir cemaatin ortak malı olan iyilikleri o cemaatin reisine vermek, onun gururunu ve enaniyetini okşamak şirk-i hafiye yol açar.5

Keza Said Nursî Hazretleri diyor ki: “Hubb-u cahtan gelen şöhretperestlik saikasıyla ve şan ve şeref perdesi altında teveccüh-ü âmmeyi kazanmak, nazar-ı dikkati kendine celb etmekle enâniyeti okşamak ve nefs-i emmâreye bir makam vermektir ki, en mühim bir maraz-ı ruhî olduğu gibi, “şirk-i hafî” tabir edilen riyâkârlığa, hodfuruşluğa kapı açar, ihlâsı zedeler.”6

Nefsin, bir şeyi Allah’ın mülkünden çıkarma düşüncesi Said Nursî Hazretlerine göre şirk-i hafidir.7 Enaniyetten doğan şirk-i hafi katılaşırsa esbab şirkine döner. Bu da devam ederse küfre dönüşür. Bu da ateizme yol açar.8 

Bediüzzaman diyor ki: 

“Ey nefis! Eğer takva ve amel-i salihle Hâlıkını razı ettiysen, halkın rızasını tahsile lüzum yoktur; o kâfidir. Eğer halk da Allah’ın hesabına rıza ve muhabbet gösterirlerse, iyidir. Şayet onlarınki dünya hesabına olursa, kıymeti yoktur. Çünkü onlar da senin gibi aciz kullardır. Maahaza, ikinci şıkkı takip etmekte şirk-i hafi olduğu gibi, tahsili de mümkün değildir.”9

Dipnotlar:

1- Zümer Sûresi: 38.
2 -Camiü’s-Sağir, 2/582; İbn-i Mace, Zühd, 21.
3- Camiü’s-Sağir, 3/1111.
4 -Camiü’s-Sağir, 3/1112; Âyet: Âl-i İmran Sûresi: 31.
5- Lem’alar, s. 138.
6- Lem’alar, s. 169.
7- Mesnevî-i Nuriye, s. 153.
8- Mesnevî-i Nuriye, s. 155.
9- Mesnevî-i Nuriye, s. 155.

Okunma Sayısı: 5992
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı