"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Az demeyin, vermeye bakın!

Süleyman KÖSMENE
23 Mayıs 2018, Çarşamba
İsmail Bey: “Toplumumuz genel manada cömerttir; ama bu günlerde vermenin faziletlerinden bahsedilebilir mi? Bu konuda örnekler var mı?”

ASIL VEREN ALLAH’TIR

Veren kimse Allah’ın keremine, vehhabiyetine ve cömertliğine mazhar olmuştur. Çünkü asıl veren, Cevad olan, Vehhab olan, Kerim olan, cömert olan Allah’tır.

Vermeyen ve alan kimsenin ise bu konuda mazhar olduğu herhangi bir esma yoktur.

Netice itibariyle vermemekte ve tutmakta hayır da yoktur, iyilik de yoktur, Allah katında makbuliyet de yoktur, derece de yoktur.

Oysa vermek derecelerle doludur.

BOLLUK VE DARLIKTA HARCAMAK

Kur’ân birçok âyetiyle vermeyi ve üstelik en iyisinden vermeyi teşvik ettiği gibi, Peygamber Efendimiz (asm) adeta bir cömertlik ve kerem abidesiydi. Ashab-ı Kiram da vermek konusunda birbirleriyle yarışırlardı. Vermemek ve tutmak ashabın çarşısında hiçbir şekilde rağbet görmezdi.

Asr-ı Saadeti kendisine örnek alan Bediüzzaman Hazretleri ise, Darül-Hikmetil-İslâmiye’de iken kendisine naspedilen maaştan kut-u lâyemut kadarını almış, gerisi ile kitaplarını bastırıp ücretsiz dağıtmıştır. Bu hareketinin sebebini soranlara: “Maaştan bana kût-u lâyemut caizdir; fazlası millet malıdır. Bu suretle millete iade ediyorum.”1 diye cevap vermiştir.

“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.”2 “O takva sahipleri bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcarlar, öfkelerini yenerler, insanları affederler. Allah, iyilik edenleri sever.”3 Âyetleriyle vermeyi emreden bir Kur’ân’ın kendisine nazil olduğu Peygamber Efendimiz (asm) verme konusunda insanların en üstünüydü.

KENDİNİ NEDEN BORCA SOKUYORSUN?

Bir gün adamın biri Peygamber Efendimiz’e (asm) gelip ondan yardım istedi. Peygamber Efendimiz (asm) o an mübarek elinde ne varsa verdikten sonra: “Şu an bu kadar verebiliyorum! Fakat sen git, benim adıma ihtiyacın olan şeyleri satın al, Allah bana verdiği zaman ben senin oralara yaptığın borcu öderim!” buyurdu.

Hazret-i Ömer (ra): “Ya Resulallah! Ona verebildiğini verdin! Allah sana gücünün yetmediği bir şeyi teklif etmemiştir. Kendini neden borca sokuyorsun?” dedi.

Hazret-i Ömer’in (ra) bu sözünden Peygamber Efendimiz’in (asm) hoşlanmadığını gören ensardan bir zat: “Ver Ya Resulallah! Allah seni darda bırakmayacaktır!” dedi.

Peygamber Efendimiz (asm) bu sözden hoşlandı ve:

“İşte ben bununla emrolundum!” buyurdu.4

ÇOCUKLARINA NE BIRAKTIN? 

Hazret-i Ömer (ra) anlatıyor: “Bir gün Peygamber Efendimiz (asm) sadaka vermemizi emir buyurdu. O sırada benim malım çoktu. Kalbimden: “Eğer Ebu Bekir’i geçeceğim gün varsa o gün bu gündür!” dedim ve malımın hepsini hesaplayarak yarısını getirdim. Peygamber Efendimiz (asm) bana: “Çocuklarına ne bıraktın?” buyurdu.

Ben: “Getirdiğim kadar da onlara bıraktım!” dedim. Az sonra Ebu Bekir (ra) geldi. Meğer o nesi varsa hepsini yüklenip getirmiş. Peygamber Efendimiz (asm) ona da: “Çocuklarına ne bıraktın?” buyurdu.

Ebu Bekir (ra): “Onlara Allah ile Peygamberini bıraktım!” dedi.

O zaman kalbimden: “İmkânı yok, Ebu Bekir geçilmez!” dedim.5

Bir gün adamın biri Hazret-i Osman’a (ra): “Bütün hayır ve sevapları siz zenginler kaptınız! Sadaka veriyorsunuz! Köle azat ediyorsunuz! Hacca gidiyorsunuz! Zekât veriyorsunuz! Allah yolunda nice maddî yardımda bulunuyorsunuz!” dedi.

Hazret-i Osman (ra): “Siz buna mı imreniyorsunuz?” dedi.

Adam: “Evet, vallahi, sizin kendi paranızla bunca hayır hasenat yapmanıza imreniyorum!” dedi.

Hazret-i Osman (ra): “Fakat şu var ki, bir fakirin kendi boğazından kesip Allah yolunda verdiği tek kör kuruş, malı çok bir zenginin verdiği çok paradan Allah katında daha makbuldür! Az demeyin, vermeye bakın!” dedi.6

GÜNÜN DUÂSI

Ey yardım isteyenlerin yardımcısı! 

Ey medet isteyenlerin imdat edicisi! 

Ey korunmak isteyenlerin koruyucusu! Medet et bize! Bu günün zor işlerinde, yarının sıkıntılarında, mahşerin kılı kırk yaran hukukunda bizden yardımını esirgeme! Bizi gazabından koru! Âmin.

Dipnot: 

1- Tarihçe-i Hayat, s. 109. 2- Âl-i İmran Sûresi: 92. 3- Âl-i İmran Sûresi: 134. 4- Hayatü’s-Sahabe, 2/252. 5- Müntehabü’l-Kenz, 4/347. 6- El-Kenz, 3/320.

Okunma Sayısı: 3627
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı