"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın hürriyete hitabı

Süleyman KÖSMENE
17 Eylül 2018, Pazartesi 00:10
Abdullah Tunç: “Bediüzzaman Hürriyete hitap’ta meşrûtiyetin ilânını kıyamete benzetiyor. Bu teşbihi açıklar mısınız?”

İSLÂM MEDENİYETİ HÜRRİYETÇİDİR

Bediüzzaman 26 Temmuz 1908’de II. Meşrûtiyet’in ilânından 3 gün sonra, İstanbul Sultanahmet’teki mitingte, ardından Selânik Meydanı’nda Hürriyet’e Hitap adlı konuşmalar yaptı. Bu konuşmalar daha sonra, “Dağ meyvesi acı da olsa devadır” adıyla gazetelerde yayınlandı, kitapçık olarak basıldı.

Bediüzzaman’ın bu konferansları İslâm medeniyetinin manifestosu hükmündedir. 

Bu konuşmalarda ortaya koyduğu İslâm medeniyetinin ana umdelerini özetlemeye çalışalım:

İslâm medeniyetinin en belirgin özelliği hürriyetçi olmasıdır. İslâm medeniyeti Kur’ân’a dayanır. Kur’ân din hürriyetini en geniş biçimiyle herkese tanımıştır. Cenâb-ı Allah din kendisine ait olmasına rağmen, kullarına hürriyet vermiş, kullarının şahane hür bir iradeyle hak dini bulmasını istemiştir.

Bediüzzaman bu hitabelerinde İslâm medeniyetinin yüz yıllardan beri neredeyse unutulmuş bu en belirgin özelliğini ortaya koymuş, ihya ve tecdit etmiştir.

Fakat bu hürriyet, şahsî garazların ve intikam fikrinin lekedar etmediği, nefsin hevesatına köle olmayı gerektirmeyen hürriyet-i şer’îdir.

İşte otuz yıllık istibdat kabrinden sonra Meşrûtiyet’in ilânı, öldükten sonra diriliş gibi, İslâm Medeniyeti’nin yeniden dirilmesine önemli oranda katkı sağlayacaktır. Meşrûtiyet’in kıyamete ve haşre benzeyen yönü budur.

HÜRRİYETİN GİRİŞ KAPILARI  

Hürriyetin hayat kaynağı İslâm şeriatı olması halinde bin derece terakkiye vesile olacak, milletin ittihadını ve muhabbet-i milliyeyi temin edecektir.

Nitekim hürriyeti parlatan kapılar beştir: 

1- Kalplerin şeriat dairesinde birleşmesi.

2- Millet fertlerinin birbirini sevmesi. 

3- Bilgi ve eğitim. 

4- İnsanın çalışma disiplini.

5- Sefahati terk etmek

Hürriyet şu zeminde parlar:

1- Hukuka ve hükümlere uymakla. 

2- Şeriatın adabına uymakla. 

3- Güzel ahlâklı olmakla.

4- Hürriyeti meşveret-i şeriyenin terbiyesine vermekle hürriyet parlar,

Hürriyeti öldüren hususlar ise şunlardır: 1- İstibdat, 2- Sefahet, 3- Dinde laubalilik, 4- Gayr-i meşrû lezzetler, 5- İsraf ve savurganlıklar.

Hürriyet gibi zannolunan şu hususlar ise gerçekte hürriyet değil, hürriyeti öldüren şeylerdir: 1- Başkaların hukukunu çiğnemede serbestlik. 2- Heva-i nefse uymada serbestlik. 3- Ecnebilerden günahlarını ve sefahatini almakta serbestlik. 4- Şahsî garazları ve intikamı işletmede serbestlik. 5- Kuvvet ve cebir kullanmakta serbestlik

HÜRRİYETİN ÜZERİNE OTURACAĞI BEŞ HAKİKAT

1- Birlik olmak. Birlikten kuvvet doğar. Hiçbir fertte o kuvvet yoktur. Bir tel tek başına ne kadar kalın da olsa, ince tellerden meydana gelen kalın bir halattan daha güçlü olmaz. Hükümet efkâr-ı umumiyenin gücü ile kurulmalı, efkâr-ı umumiyenin karakterini taşımalı.

2- Hükümran ilim ve marifettir; kuvvet ve cebir değildir. Ecnebilerden fen ve sanayi alacağız, sefahet ve günah almayacağız.

3- İnsan, terakkiye ve gelişmeye yarayan sınırsız istidada sahiptir. Bu sınırsız istidatlar istibdat zincirleriyle sınırlanmamalı. Hürriyet insan istidadını sınırlayan zincirleri kıracaktır. Böylece insanın ahlâkı, efkârı ve çalışma alanı Osmanlı Memleketi gibi genişleyecektir. Bu genişlik, eski çağların Eflatun’larını, İbn-i Sina’larını, Bismark’larını, Dekart’larını, Taftazanî’lerini geride bırakacak vatan gençlerini mahsul verecektir. Asya ve Rumeli tarlası buna hamildir.

Nitekim Osmanlı memleketi Peygamberlerin zuhur ettikleri yerdir. Aynı zamanda eski medeniyetlerin teşekkül ettiği beşiktir. İslâmiyet de bu topraklarda doğmuş ve parlamıştır. İnsanların fıtratlarını zenginleştiren bu üç istidat, hürriyet yağmuru ile yeniden yeşerse, Tuba ağacı gibi her tarafta çiçekler açacaktır.

4- Şeriat eşitliği, adaleti ve hakiki hürriyeti getirdiğinden; insandaki terakki meylini yeşertecek, canlandıracak, fikirlerin birleşmesiyle bu meyil millet menfaatine yüksek çalışmalar yapacak ve İslâm milletini topyekûn terakki ettirecektir.

5- Geçmiş zamanda sosyal hayat çok çeşitlilik arz etmediğinden tek adamın fikri ve yönetimi devlet idaresinde kâfi idi. Ama bu zamanda sosyal hayat çok çeşitlenmiştir. Medeniyet çok fenne ve san’ata ihtiyaç duyar hale gelmiştir. Bu zamanda milletin kalbi hükmünde Meclisi Mebusan ve ümmetin fikri makamında olan meşveret-i şer’î ve medeniyetin kuvveti ve kılıcı menzilinde bulunan fikir ve vicdan hürriyeti o büyük devleti ancak taşıyabilir ve idare edebilir.

İslâmiyet hakikî medeniyeti getirdiğinden, Müslümanların maddî cihette geri kalmaları İslâmiyet’in kötü ahlâkımızdan küsüp maziye çekilmesine sebep olmuştur. Bunun en büyük sebebi istibdattır.1

 Dipnotlar:

1- Eski Said Dönemi Eserleri, (Nutuk), s. 90-98.

 

Okunma Sayısı: 2234
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı