Barış İnsanıydı
Önce anjiyo olduğu haberlerini aldık, aynı gün içinde şifa ile hastaneden çıktığı bilgisi geldi telefonlarımıza. Ardından aynı gün ikindi vaktinde, günün solmaya yüz tuttuğu bir vakitte dar-ı dünyadan koptuğu haberi yetişti. Şaşırdık.
Rahmetin ansızın gelmesi gerçi hepimiz için hep beklediğimiz bir şeydi. Ama yine de şaşırdık. Rahmet diledik.
Mehmet Özkan Ağabeyden bahsediyorum. Rahmetullahi aleyh.
Ömrü dünyanın dört bir yanına Risale-i Nur dağıtmakla geçti. Risale-i Nur göndermediği hemen hemen devlet adamı yok gibidir. Hizmet heyecanı ile dolu yaşadı. Kimse ile alıp veremediği olmadı. Herkes ile barışıktı.
Barış insanıydı. Sevgi insanıydı. Şefkat insanıydı. Hizmet insanıydı. Yarım kalmış bir hizmet görse, tamamlamak için koşardı. Dost canlısıydı. Risale-i Nur için yaşanmayacaksa, ona göre yaşamak bir hiçti! İnsanlara Risale-i Nur dağıtılmayacaksa, hayatın manası yoktu.
Küçük Risalelerden arabasında koliler bulunurdu. Her gittiği veya her durduğu yerde dağıtmadığı kimse kalmazdı. Dağıtacağı Risale bittiğinde yayınevine yüklenirdi. Hastalar Risalesi, Küçük Sözler, Yirmi Üçüncü Söz, Haşir Risalesi, İhlâs ve Uhuvvet Risaleleri dağıttığı risalelerden sadece bir kaçıdır.
Yönetim Kurulu üyesi olarak, baskısı tükenen Yirmi Üçüncü Söz’ün yeniden ucuz kitap formatında basılması için canhıraş gayretlere girdiğini ve sonunda bastırmayı başardığını yakından biliyorum.
Erken vakitte, yedi milyar insana Risale-i Nur dağıtımını tamamlamadan ahirete göçtüğünü duyunca Hazret-i Üstadın Hafız Ali, Mehmet Zühtü ve Hafız Mehmet Ağabeyler için yaptığı şu duâyı yapmadan geçemedim:
“Ya Rabbi! Bunları kıyamete kadar Risale-i Nur kisvesinde hakaik-i imaniye ve esrar-ı Kur’âniye ile kemal-i ferah ve sevinçle meşgul eyle. Amin!” 1
Âlem-i Berzahta Dost ve Tanıdıklar
Rüyada, çok yeni elbiseler içinde, gençlik yıllarındaki cevvaliyetle Ankara’da görülmüş.
“Mehmet abi, burada ne yapıyorsun? Ödemiş’e dönmeyecek misin?” demişler.
Demiş ki: “Yok… Burada o kadar güzel dost ve tanıdık var ki, Ödemiş’te ne yapayım?”
Evet, âlem-i berzah ehl-i iman için dünyadan çok daha fazla dost ve tanıdıkla doludur. Hazret-i Üstad bu oranın yüzde doksan dokuz olduğunu söylüyor. Yani dünyadakine göre yüzde doksan dokuz dost ve tanıdıklarımız âlem-i berzahtadır.
Bu rüya bana şu rivayeti hatırlattı: Tabiin zamanında bütün âlimlerin reisi Hasan-ı Basrî Hazretleri anlatıyor:
Resulullah’a (asm) bir adam geldi ve ağlayıp sızladı.
Resulullah (asm) ne olduğunu sorunca, dedi ki: “Ya Resulallah! Küçük bir kızım vardı. Şu yakın derede öldü. Oraya defn ettim.”
Resulullah Efendimiz (asm) ona acıdı. Dedi: “Gel beraber oraya gidelim!”
Mezarının başına vardılar. Resulullah Efendimiz (asm o ölmüş kızcağızı çağırdı.
Mezardan kızcağızın sesi işitildi: “Lebbeyk ve sadeyk, emret, buyur ya Resullallah!”
Resulullah Efendimiz (asm): “Anne ve babanın yanına dönmek ister misin?”
Kızcağız: “Hayır, ya Resulallah! Ben onlardan daha hayırlısını buldum!” 2
Hizmette Kalın!
Demek ki, dünyadakinden daha hayırlısı âlem-i berzahta vardır. Ama biz hasretimize yanıyoruz. Kendimize yanıyoruz. Kendi amelimizin o denli salih olmama ihtimaline yanıyoruz. İmtihanı kaybetmeden, ayağımız kaymadan, istikametten şaşmadan, salih amel üzereyken ruhumuzu teslim edememe kaygısına yanıyoruz.
Ruhun şad olsun Mehmet Abi. Orada karşılaştığın dost ve tanıdıklarla rahmette kalın! Meyvenin hakikatleriyle, Nurun hakaikıyla Risale-i Nur kisvesinde hizmette kalın! Âmin.
Dünyadaki dost ve tanıdıklara tekrar taziyetlerimi sunarım.
Dipnotlar:
1- Şuâlar, s. 361.
2- Mektubat, s. 189; Kadı İyaz, Şifa, 1/320.