Afyon’dan Halit Kara: “Bakara Sûresi: 25 âyette ezvac’ı açıklar mısınız? Bu ne demektir? Orada kadınla erkek eşitlenecek mi? Kadınlar bu âyeti nasıl anlamalı? Kadınlar için ne vardır? Ahirette kadın ruhları erkek olarak mı, yoksa ayrı bir sınıf olarak mı yaratılacaklar?”
Cennette Ezvac
Cennet için haber verilen, kadının kadın olarak, erkeğin erkek olarak yaratılacağıdır. Dünyada nasıl yaratılmışsa, hangi fıtrî özelliklere sahipse, Cennette de aynı fıtrî ve fizikî özelliklere sahip olacağıdır. Yoksa dünyada ayrı, Cennette ayrı bir yaratılış söz konusu olmadığı gibi, dünyada kadın iken Cennette erkek ruhuyla aynı fıtrî ve fizikî özelliklere sahip olacağı şeklinde bir durum da söz konusu değildir.
Kadın kadındır, erkek erkektir. Dünyada da, Cennette de… Ve bu cinsler birbirlerine eş olarak yaratılmışlardır.
Dünyada da, Cennette de… Âyette geçen “ezvac”tan maksat birbiriyle eşitleneceği değil, birbiriyle eş olacağıdır.
Âyeti hatırlayalım: “İman eden ve salih amel işleyenleri müjdele: Altlarından ırmaklar akan Cennetler onlarındır. O Cennetlerden rızık olarak bir meyve yediklerinde. “Bu daha önce yediğimiz rızıktandır.” derler. Rızıkları dünyadakine benzer şekilde kendilerine sunulur. Orada onlar için ter temiz eşler (ezvac) vardır. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” 1
Âyette geçen “ezvâc”dan maksat kadın için erkekten bir eş; erkek için de kadından bir eştir. İki eşin bir çift oluşturmasıdır. Burada geçen “lehüm” zamiri, ayetin başında Cennetle müjdelenen mü’minler ve salihler topluluğunu kadın erkek ayırt etmeden topluca ifade etmektedir.
Nitekim Bediüzzaman’ın şu ifadeleri de “ezvac” meselesini açıklar mahiyettedir:
“İnsanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin mevcud bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler ve lezaizde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar. Evet bir işte mütehayyir kalan veya bir şeye dalarak tefekkür eden adam velev zihnen olsun, ister ki; birisi gelsin, kendisiyle o hayreti, o tefekkürü paylaşsın. Kalplerin en lâtifi, en şefiki; kısm-ı sânî ile tabir edilen kadın kalbidir.”2
Kadının Cemalden Hissesi
Arapçada “hüm” (onlar) zamiri erkekleri ifade ettiği gibi, erkek ve kadınlardan müteşekkil bir topluluğu da ifade eder. Bu âyette de “hüm” zamiri ortak kullanılmıştır.
Cennette kadın erkek için bir ödül olduğu gibi, erkek de kadın için bir ödüldür. Ne bu ayette, ne başka âyetlerde erkeğin kayrıldığı, kadının ikinci sınıfa atıldığı gibi bir mana söz konusu değildir. Böyle bir söylem Allah’ın rahmetiyle izah edilemez.
Gerçek şu ki: Cennette erkek ve kadın cinsiyetine göre değil, derecesine göre, ama hep birinci plândadır. Diğer bir gerçek de böyle tartışmalar Allah’ın rahmetini incitmekten başka bir işe yaramaz.
Her iki cins de cins olarak birinci plandadır. Ancak ameline göre elbette dereceler söz konusudur. Cennet nimetlerinde –ameldeki derecesi saklı olmak kaydıyla- kadın erkek ayırımı yoktur. Her mü’min, ameli derecesinde ve Allah’ın lütfu çerçevesinde Cennet nimetlerinden doyamayacak derecede istifade eder.
Ancak şu var ki, kadında Allah’ın cemalinin hissesi erkeğe göre daha fazladır. Bu Cennette de böyle olacak, Allah’ın cemalinden kadının hissesi daha fazla olacaktır. Çünkü kadın cins-i lâtiftir. 3
Kadının cins-i lâtif olma özelliği Cennette de devam edecektir. Ve rahmetten umulur ki bu özelliği dolayısıyla kadın, ameli derecesinde Allah’ın lütfundan, rü’yetinden ve cemalinden, Cennette erkeğe göre daha fazla hissedar olacaktır.
Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi: 25. 2- İşaratü’l-İ’caz, s. 232.
3- Sözler, s. 566, 784; Lem’alar, s. 267.