İzmit’ten Ali Dönmez, Şevki Demirtaş, Rıdvan Ercan, Salih Oral: “Ahir zamanda Cebrail’in İslâmî değerleri alıp gitmesi ile ilgili bir rivayet var mıdır? Varsa ne manaya gelir?”
Cibril ve Değerler
Cebrail Aleyhisselâmın kıyamete kadar on defa yeryüzüne inerek, her inişinde bir İslâmî değeri alıp gideceği ile ilgili bir rivayet vardır.
Rivayet şöyledir:
Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Son gelişinde Cebrail’e (as) sordum: “Benden sonra daha yeryüzüne inecek misin?” Cebrail (as): “On defa daha ineceğim ve on şeyi kaldıracağım. İlk inişimde bereketi, ikincide insanların kalbinden merhameti, üçüncüde sevgiyi, dördüncüde hayâyı, beşincide adaleti, altıncıda fukaradan sabrı, yedincide zenginden cömertliği, sekizincide âlimlerden ameli, dokuzuncuda Kur’ân’ı, onuncuda imanı alıp gideceğim” buyurmuştur. 1
Öncelikle ifade edelim: Bu rivayetin sıhhatine ilişenler olabilir.
Ama izah edilirse sanırım sıkıntı kalmaz.
Saniyen: Rivayet, müteşabihtir. Ancak imtihan sırrına uygun yorumlanabilir.
Salisen: Bu on haslet, İslâm toplumuna kimlik kazandıran… Olmadığında İslâm toplumunun pusulasını şaşırmış bir gemi gibi kalacağı, zalimlerin satranç oyunlarına mahal olmaktan kurtulamayacağı bel kemiği hasletlerdendir.
Meleklerin Yeryüzüne İnişleri
Cebrail’in ve sair meleklerin yeryüzüne inip çıkmaları âyetle sabittir. “O gece melekler ve ruh, Rablerinin izniyle yeryüzüne her bir emir için inerler.” 2 Âyeti meleklerin yeryüzüne inişlerinden haber veriyor.
Cebrail Aleyhisselâm on defa yeryüzüne iniyor ve her inişinde bir emir alıp gidiyorsa… Bundan sorumlu Cebrail değildir. Biz Müslümanlar söz konusu emri berhava etmişizdir. Yaşanmaz hale getirmişizdir. O emrin zıttını medeniyet değeri saymışızdır, mübalâğa ile âlâ-yı valâ ile, zıttı ile amel eder olmuşuzdur.
Cebrail’in vahiyle getirdiği emri Müslüman kimliğimizle ayaklar altına almışızdır. Kötü amelimizle emrin yeryüzünden kaldırılması konusunda kadere fetva verdirmişizdir. Emrin aksini umumî bir kabul ile umumî musîbet haline getirmişizdir. “Öyle bir fitneden sakının ki, geldiği zaman zalimlere mahsus kalmaz.” 3 Âyetinin tokadını yemişizdir.
Hangisi Hıristiyan Sokağıdır
Meselâ Cebrail Aleyhisselâm bereketi kaldırdığında muhakkak menfaatperestlik, bencillik, tul-u emel, şükürsüzlük, küfran-ı nimet, zekât ve sadâka vermeme gibi kötü amellerimiz pik yapmıştır ki, bereketin kaldırılması gibi bir ceza kesilmiştir!
Meselâ Cebrail’in (as) hayâyı kaldırması ne kadar dramatik bir durum arz ediyor! Demek biz Müslüman olarak hayâsızlığı, arsızlığı sıradan hale getirmiş olmalıyız. Bu kötü ahlâkı özgürlük, feministlik, kadın hakları, insan hakları gibi argümanlarla savunur hale gelmişiz.
Bunları ve belki daha ileri boyutta fecaatleri yüzümüz kızarmadan savunur olmuşuz ki, bize haya’nın kaldırılması gibi bir ceza kesilmiştir
Ar, namus, hayâ, edep, mahremiyet, utanma gibi güzel hasletleri çağdışına itmişiz, gericilik saymışız, bu hasletlerden utanır hale gelmişiz.
Oysa bu hasletleri Cebrail (as) getirmişti. Böyle olsun ister miydi?
Bir sosyal deney yapalım: Bir Müslüman sokağından, bir de bir Hıristiyan sokağından kuşbakışı bir görüntü alalım. Bilmeyen birisine gösterelim: “Hangisi Hıristiyan sokağıdır?” diye soralım; acaba cevabı ne olacaktır? “Her ikisi de Hıristiyan sokağıdır” demeyecek midir?
Bin yıldır teraküm eden tutarsız amellerimizle Kur’ân’ı ve imanı kaybetme konusunda kadere fetva verdirdik. Son iki yüz yıldan beri Kur’ân üzerindeki surların kırılması, Kur’ân’ın kendi kendini müdafaa eder bir konuma düşmesi, artı, Müslüman evlâdının zındıka cereyanlarına imanını çaldırarak manevî felâkete sürüklenmesi, Cibril-i Eminin bu görevine denk düşmüyor mu?
Ve, İ’caz-ı Kur’ân’ı beyan etmekle vazifeli Bediüzzaman Hazretleri’nin, mesaisini “Kur’ân ve İman” üzerinde yoğunlaştırması ve kalplerde imanı tahkiki bir şekilde ihya ve ikame eden bir dâvâ ortaya koyması, kaderin fetvasıyla Cibril-i Emin’in bu görevini karşılayan bir hizmete denk düşmüyor mu?
Dipnotlar:
1- Tenbihu’l-Gafilîn, s. 247.
2- Kadir Sûresi: 5.
3- Enfal Sûresi: 25.