Yusuf Serdaroğlu: “Çocuk yaşta evliliğe veli rızası varsa izin verilmiş? Bu da çok sui istimale uğruyor. Bu iznin hikmeti nedir? Yasaklansaydı daha isabetli olmaz mıydı?”
Tren Kaçmadan..
Aslında çocuk yaşta evliliğe izin verilmiş değil. Çocuk yaşta ne bir kızın, ne bir erkeğin evlilik sorumluluğunu taşımadığını İslamiyet gibi bir akıl küpü bilmez mi? İnanmak için aklı zorunlu kılan bir dine biz akıl mı öğreteceğiz? Bu nasıl bir ukalalıktır? Bu nasıl bir haddini bilmezliktir. (Sizi tenzih ederim) Tartışacak, konuşacak başka bir konu yok mudur ki İslamiyet’i inciten böyle konulara giriyoruz ve facialar yaşıyoruz.
Bin küsur yıldan beri inana/geldiğimiz dinimizi bilmiyorsak ne diyelim! Önce dinimizi öğrenelim. Sonra konuşalım derim. Yoksa körü körüne suçlamalar da, suçlamaları kabuller ve savunma hazırlamalar da bizim bu konuda bilgisizliğimizi ele veriyor.
Bunu yapmayalım. Başkaları bizim cehaletimizi ölçmesin. Bize düşen dinimizi anlamak ve yaşayabildiğimiz kadar yaşamak. Anlamaz isek, tren kaçıyor. Bunu bilelim. Elin gâvuru bizim dinimizi bizden çok daha iyi anlayacak ve yaşayacak. Medenî milletler bizden çok daha basiret sahibidirler.
Helâller Belli, Haramlar da Bellidir
Yasaklansaydı diyorsunuz… Dinimiz yasakçı bir din değildir. Haramları belirler, helalleri belirler. Arasındaki flu alanı insanların iradesine, takvasına, inancına, örfüne ve adetlerine bırakır. İnsanın kalitesini, insanın adamlığını, insanın ubudiyetini burada ölçer. Pek çok insan açıktan harama girmez ama, flu alana haram değil diye girer ve pek çok harama meydan verir. Bu kendi sorunudur. Hesabı kendisi verecektir.
Peygamber Efendimiz (asm) buyurmuştur ki: “Helâller belli, haramlar da bellidir. Bu ikisi arasında, birçok kimsenin bilmediği şüpheli hususlar vardır. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve ırzını korumuş olur. Kim de şüphelileri işlerse, zamanla harama düşer. Aynen sürüsünü başkasına ait bir arazinin etrafında otlatan çoban gibi ki, onun bu araziye girme tehlikesi vardır. Dikkat edin! Her sultanın girilmesi yasak bir arazisi vardır. Unutmayın ki, Allah’ın yasak arazisi de haram kıldığı şeylerdir. Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu sâlih olursa, bütün vücut sâlih olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalptir.”1
Bu hadis bu konuda amirdir.
Başkası İstismardır
Haram olmayan bir meselede insan iradesini ve hürriyetini sınırlamak akıl işi değildir. Medenî bir toplum meydana getirmek isteyen bir dinin işi hiç değildir. Fertlere sorumluluk vermiştir çünkü.
Çocuk ergenlik çağına ulaşıncaya kadar anne babanın kontrolünde ve sorumluluğundadır. Bu çağda çocuğun iradesi değil, anne babanın iradesi geçerlidir. İşin doğası da budur. Çünkü çocuğu ellerine emanet etmişsiniz; o anne babanın iradesini ve hürriyetini sınırlamanız doğru olmaz. Anne baba hür iradesiyle çocuğu hakkında her türlü kararı almaya yetkilidir. Ama sorumluluğu kendilerinin olmak şartıyla…
Ergenlik çağına gelen bir çocuğun ise iradesi ve hürriyeti eline verilir.
Bu durumdan bir boşluk yakalayıp bir hüküm çıkarmaya yeltenen insan ancak kınanır. Yasağın olmayışı bir boşluk değil, insanlık sıfatına saygıdır. Bunun başka hiçbir manası yoktur. İslam’da evlilik ve nikah çağı medenî toplumlarda olduğu gibi akıl ve rüşt çağıdır. Bundan başkası istismardır.
Dipnotlar:
1- Müslim, Müsâkat, 107, 108. Ayrıca bkz. Buhârî, Îmân, 39; Büyû’, 2; Ebû Dâvûd, Büyû’, 3/3329; Tirmizî, Büyû’, 1/1205; Nesâî, Büyû’, 2; Kudât, 11; İbn-i Mâce, Fiten 14