Mehmet Aydın: ‘’Mektubat’ta geçen şu ibareden şimendiferle alakalı olarak ne anlamalıyız? “Zaten sefih ve gaddar medeniyetin mühim bir merkebi olan şimendifer, ehl-i sefahet ve dünya için yalancı bir cennet getirir; biçare ehl-i diyanet ve ehl-i İslâm için, medeniyet elinde cehennem zebanîsi gibi tehlike getirir, esaret ve sefalet altına atar.’’
Chemin De Fer
Şimendifer demiryolu toplu ulaşım aracı olan trene deniyor. Fransızca’da “chemin de fer” yazılıp “şömen dö fer” diye okunan kelime, Türkçeye şimendifer olarak geçmiştir. Batı’nın tekniği bize geçerken maalesef kelimesi de, kültürü de geçmiştir.
Dünyayı büyük bir köy haline getiren araçların başında ve evvelinde şimendifer gelmektedir. Osmanlı’ya girişi 1854 yılında bir İngiliz şirketi marifetiyle olmuş ve Abdülhamit döneminde hız kazanmıştır.
Hiç şüphesiz şimendifer ve diğer teknolojik gelişmeler hayat standardını arttırmış, hayat şartlarını kolaylaştırmış ve insanlığa fayda sağlamıştır. Fakat faydası saklı kalmak şartıyla, sefahet gibi asrî günahların da aynı kabı kullanarak insanlığı felakete sürüklediğini görmeliyiz.
Ulaşım araçları arttıkça, dünyanın bir yerinde olan sefahetin, modanın, haram göreneklerin dünyanın diğer ülkelerine transferi kolaylaşmıştır. Batı’da çıkan bir giyim modeli, haram-helal demeden Müslüman sokaklarda giyilir hale gelmişse, sefih medeniyet bu başarısını Müslüman’ın imandaki zafiyeti ile beraber, ulaşım araçlarının hızına borçludur.
Yüzyılımızın başında ulaşım aracı neredeyse sadece şimendifer idi; bu gün geldiğimiz noktada ulaşım ve iletişim araçları bakımından dünya altın çağını yaşıyor. Öyle ki dünya küçük bir köy konumuna düşmüştür. İnsanlar dünyanın en uzak köşesindeki bir olayı anında işitip görme ve birkaç saatlik bir zaman diliminde ulaşabilme imkânına sahiptir.
Nitekim Üstad Hazretleri, Deccalin çıktığı gün tüm dünyada işitileceği, kırk günde dünyayı gezeceği ve harikulade bir eşeğinin olacağı ile ilgili rivayeti, telgraf, telefon, radyo, şimendifer ve tayyare ile yorumluyor.
Müslüman Sokağında Pazar Bulan Sefahet
Telefon, telgraf, radyo, şimendifer, tayyare, şimdi televizyon, gsm, internet, otomobil gibi iletişim ve ulaşım araçlarının şerde ve sefahette kullanıldığında, bir ahirzaman alameti olarak tahribatının dehşetli olacağı anlaşılıyor.
Deccalizm, beşeriyete yaydığı küfür sözlerini, dalalet fikirlerini, sapık düşünceleri ve sefih medeniyetin fantaziyelerini dünyanın en ücra köşesine kadar bu araçlarla ulaştıracaktır. Amerika’da ve Batı’da üretilen ar ve namus tanımayan bir giyim modeli, maalesef, bu araçlarla saniyesinde Müslüman ülkelerde pazar bulabiliyor.
Şimendiferin getirdiği yalancı Cennet, her türlü iletişim ve ulaşım aracı ile dünyaya yayılan ve hürriyet fikriyle nefsin de yüzü kızarmadan sahiplendiği her türlü sefahet ve levhiyattır, yani şeytanın çağdaşlık diye yutturduğu arsızlıklar ve günahlardır.
Kimliğini İnkâr Ettiren Sefalet
Bâtıl ve sefih medeniyet fanteziyeleri, vaat ettiği yalancı cennetle yıkıcı, sarsıcı ve Müslüman gençleri dinden ve imandan çıkartıcı olmakta, Cehennem zebanîsi gibi tehlike saçmaktadır.
His ve hevesat ayarlarını böyle sefih medeniyete göre yapan Müslüman bu asırda bu nedenle ehl-i salibin, ehl-i küfrün, ehl-i zulmün, ehl-i dalaletin ve ehl-i zındıkanın esareti altına girmiş, kendi onurlu benliğini ve şerefli kimliğini bu nedenle sefalete atmıştır. Kendi değerlerini neredeyse yok saymıştır. İstisnalar şüphesiz vardır.
Hiç şüphesiz tevhid ehli de aynı imkânları kullanma hakkına sahiptirler. Ama vakıa, bu teknolojik imkânların bâtıl ve dalalet yolunda daha çok kullanıldığıdır. Üstad hazretleri bu vakıadan haber vermektedir. Şimendiferin bir kulağının Cehennem gibi ateş ocağı olması, diğer kulağının yalancı Cennet gibi güzelce tefriş edilmesi, bu dehşetli tahribata kinayedir.
Dua edelim ki, Ramazan ayı Müslüman’ın silkinmesine, tövbe etmesine ve deccalizmin tuzaklarından kurtulmasına inşallah vesile olsun.