ALLAH GÜZELDİR VE GÜZEL YARATMIŞTIR

Allah güzeldir ve her şeyi güzel yaratmıştır. Bilhassa yavrular ve çocuklar, güzelliğin ve letafetin zirvesindedirler. Her canlıya kendi yavrusunun sevimli kılınması büyük bir rahmet tecellisidir.  

Şüphesiz bütün güzellikler, Allah’ın sonsuz güzelliğinin binler perdelerden geçmiş gölgeleridirler ve aynalarıdırlar. Varlıkların olabilecek en güzel şekliyle yaratılması, Hâlık-ı Zülcelâl’in eşsiz güzelliğini ve benzersiz Cemalini gösterir. Bu güzellikler içinde yavruların ve çocukların güzelliği bir başkadır. Ve şüphesiz çocuklar sevimli yaratılışlarıyla, Allah’ın cemal ve rahmet sıfatlarına en güzel biçimde ayna olurlar. 

 Üstad Said Nursî Hazretleri, ister denizlerde yaşasın, ister karada ve havada yaşasın küçük yavrucuklara dikkat edilse, açık bir dil ile “Ya Cemil, Ya Rahîm!” diye zikrettiklerinin herkesçe görüleceğini kaydeder.1 

Bediüzzaman’ın ifadesiyle, kâinatta nurun olması Nur’dandır. Vücudun olması Mevcud’dandır. İhsan zenginlikten gelir. Cömertlik serveti gösterir. Talim, ilme işaret eder. Hüsün ve güzellik vermek, Hasen’den; güzelleştirmek, Güzel’den; cemal vermekse Cemil’dendir. 

“İşte bu hakikate binaen iman ederiz ki” der Said Nursî, “Bu kâinatta görünen bütün güzellikler öyle bir Güzel’den geliyor ki, bu mütemadiyen değişen ve tazelenen kâinat, bütün mevcudatıyla, âyinedârlık dilleriyle, O Güzel’in cemalini tavsif ve tarif eder.”2 “Koca Cennet bütün hüsün ve cemaliyle bir cilvesi bulunan ve bir saat müşahedesi ehl-i Cennete Cenneti unutturan bir Cemal-i sermedi! Elbette nihayeti ve şebîhi ve naziri ve misli olamaz.”3      

BÜTÜN GÜZELLİKLER VEDUD İSMİNİ ZİKREDER

Bediüzzaman, bütün mevcudatın hakikatinin Allah’ın isimlerine dayandığını ispat eder. Her bir şeyin hakikati bir veya birden fazla ismi gösterir. 

Meselâ: Zaafiyet ve acziyet içindeki canlılara ikrâm eden Allah’ın “Kerem” sıfatının arkasında, teveddüd ve taarrüf mânâları, yani kendini sevdirmek ve hünerleriyle tanıttırmak ve bildirmek manaları hükmediyor.4 Her tatlı yavrucuk cisimleşmiş bir lütuf ve kerem hükmünde, Latîf ve Kerîm isimlerini zikreder. Lütuf ve Keremi cilveye sevk eden ise, teveddüd ve taarrüftür, yani kendini zihayata sevdirmek ve zîşuura bildirmek sıfatlarıdır ki, Latîf ve Kerîm isimlerinin arkasında, Cemîl ismini, Cemîl isminden Vedûd ismini, Mâruf ve Rahîm isimlerini okutturuyor. Çünkü cemal bizzat ve sebepsiz seviliyor. Hattâ güzel kişi, önce kendi güzelliğini seviyor. 

Güzellik, aynı zamanda muhabbet demektir. Kemal de bizzat ve sebepsiz sevilmekte; hem seven, hem sevilen konumda bulunmaktadır. Nihayetsiz kemal derecesinde bir cemal ve nihayetsiz cemal derecesinde bir kemal, elbette nihayet derecede sevilir; sevilmeye, muhabbet edilmeye ve aşka lâyıktır. Keza Cenâb-ı Allah’a ait rahmet etme ve nimet verme manaları da, sevmek ve tanıtmak sıfatlarını iktiza edip, Vedûd ve Maruf isimlerini tecelliye sevk etmektedirler. Sevmek ve tanıtmak ise, yukarıda ifade ettiğimiz gibi, lütuf ve kerem manalarına işaret etmektedir.5 Böylece, leziz meyveler, güzel ahlâklar, bütün güzellikler, bütün yavrular ve bütün canlılar, maddî ve manevî simalarında “Yâ Vedûd! Ya Rahîm!” isimlerini zikretmektedirler.6

EVLÂT KOKUSU, CENNET KOKUSUDUR

Çocuklar ve yavrular Allah’ın birer latîf hediyesidirler. Allah için ve Allah adına sevilmelidirler. Tatlı simalarına bakıldığında Allah’ın Cemil, Rahîm, Vedûd, Latîf, Kerîm isimleri okunur. Anne-baba ve öğretmen onları Allah’ın Rab ismi adına terbiye ederler. Bundan dolayı onlara kızmazlar, bağırıp çağırmazlar, hakaret etmezler, küçümsemezler, onlara iyi örnek olurlar ve yaramazlıklarına ve kabahatlerine karşı sabırlı olurlar.  

Peygamber Efendimiz (asm) buyurur ki: 

“Çocuklarınıza değer verin ve onları güzelce terbiye edin.”7 “Size iyilik yapmaları hususunda çocuklarınıza yardımcı olunuz. İsteyen, çocuklarını itaatsizlikten kurtarabilir.”8

“En hayırlılarınız çoluk çocuğuna en hayırlı olanınızdır.”9

“Kulun sevap kefesine ilk konulacak ameli, çoluk çocuğunun geçimi için yaptığı harcamalardır.”10

“Evlât kokusu, Cennet kokusundandır.”11

Dipnotlar:

1- Sözler, s. 301. 2- Şuâlar, s. 71. 3- Şuâlar, s. 71. 4- Sözler, s. 574. 5- Sözler, s. 575. 6- Sözler, s. 576. 7- Câmiü’s-Sağîr, 1/826. 8- a.g.e. 1/695. 9- a.g.e. 2/2087 10- a.g.e. 2/1528. 11- a.g.e. 2/2285.