"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hakikî kardeşlik bağı kopmasın

Süleyman KÖSMENE
20 Ağustos 2016, Cumartesi
İ. S. Rumuzlu okuyucumuz: “Arkadaşlık, dostluk ve kardeşlik kavramları arasında ne farklar vardır? Dinimizin önerdiği yapı hangisidir?”

ARKADAŞLIK, DOSTLUK, KARDEŞLİK

Bediüzzaman’ın ifadesiyle, insanın medeni bir tabiatı vardır.1  İnsanın sosyal hayatta belirli derecelerde samimiyet kurduğu, düşüncesi ve karakteri ile uyuştuğu, iş, aş, duygu ve anlayış birliği bakımından yakınlaştığı ve güvendiği kişilere arkadaş veya dost denmiştir. Arkadaşlıkta veya dostlukta nesep bağı şartı yoktur. 

Eski Türklerin savaşta düşmana ok atarken bir büyük taşa veya kayaya yaslandıkları, böylece düşmana karşı arka cephelerini tahkim ettikleri, zamanla bu taşa “arka-taş” dedikleri söylenir. Arka-taşın, zamanla arkadaş kelimesine dönüşerek tarihî seyri içinde her türlü beşerî dostluklar için, “arka çıkan yardımcı” anlamında kullanılageldiği görülmektedir.   

Arkadaşların sevinçte, kıvançta, tasada, gayede, dâvâda, ülküde, anlayışta, düşüncede, zevkte, tarzda, samimiyette, güvende, duygudaşlıkta, yardımlaşmada, dayanışmada, sırda, sevgide ve saygıda birbirlerine bağlılık ve yakınlık oluşturmaları haline ise dostluk denmiştir.   

Dostluğun bir adım ötesine; din için, Allah için ve ahiret için olanına da kardeşlik deniyor. 

DİNİMİZİN BENİMSEDİĞİ YAPI

Dinimizin benimsediği yapıya gelince… Ahlâkın yaşanması şartıyla dinimiz bu üçünden hiçbirini dışlamaz. 

Fakat mü’minler arasında kardeşliği daha faziletli bulur.

Meselâ, Kur’ân mü’minleri kardeş ilân ediyor: “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin.”2 

Keza Kur’ân mü’minleri birbirinin velisi, yardımcısı, destekçisi sayıyor:

“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velisidirler (yardımcılarıdırlar).”3 

“Ey mü’minler! Din kardeşlerinizden başkasını (kâfir ve münafıkları) dost edinmeyin: Onlar size fenalık yapmakta, fesad çıkarmakta kusur etmezler ve sıkıntıya girmenizi arzu ederler. Onların size karşı olan kin ve düşmanlıkları konuşmalarından anlaşılmıştır. Kalplerinde gizledikleri düşmanlık ise daha büyüktür.”4

 Bediüzzaman, iman sırrının getirdiği bağın, hakikî kardeşlik bağı olduğunu kaydediyor.5

NE ACI TABLO!

Fakat ne vahim bir durum ve ne acı bir tablodur ki, iki yüz yıldan fazla bir zamandan beri âlem-i İslâm çapında mü’minler kardeş olduklarını unuttular!

Önce aşiretçilik, asabiyetçilik, kavmiyetçilik, menfi milliyetçilik din kardeşliğini gevşetti, kutsî bağları kırdı ve kopardı.   

Ardından fırsat bulan tağuti rejimler, deccalist zihniyetler, sakametli istibdat din kardeşliğini öldürdü!

Şimdilerde Müslüman Müslüman’a düşman kesilebiliyor.

Fitne ve fesadın, din kardeşliği yerine ihdas ettiği değerlere bakın: 

Husûmet, adavet, kin, kan, nefret, ateş, gözyaşı, ölüm!

OYSA PEYGAMBERİMİZ DİYOR Kİ:

“Mü’min, mü’min için parçaları birbirini destekleyen bir bina gibidir.”6

“Birbirlerini sevmekte, acımakta, esirgemekte mü’minler, uzuvlarından biri hastalanınca diğerleri uykusuzluk ve ateş içinde kalarak onun acısına ortak olan bir vücut gibidir.”7 

“Birbirinize karşı buğz etmeyin, münasebetlerinizi kesmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, birbirinizi düşmana teslim etmeyin, çekememezlik yapmayın. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun! Bir Müslüman’ın, kardeşini üç günden fazla terk etmesi helâl olmaz!”8

GÜNÜN DUÂSI

Ya Rabbî! Ya Hâlıkî! Ya Malikî! Ya İlâhî!

Müslüman’ı ağlatan kanlı fitneler bitsin! Fesatlar son bulsun! Şu husûmet, şu adavet, şu kin, şu kan, şu ateş, şu kaos; sebep olan zalimleri, fasıkları, zındıkları, kâfirleri yaksın ve yıksın! Müslüman’ı yıkmasın, Müslüman’ı yakmasın! Âmin! 

Dipnotlar: 1- Münâzarât, s. 137. 2- Hucurat Sûresi: 10. 3- Tevbe Sûresi: 71. 4- Âl-i İmran Sûresi: 118. 5- Lem’alar, s. 220. 6- Buhârî; Kitab-ul-Edeb, Müslim; Kitabul-Birr ve’s-Sila, 2585, Tirmizî: Zahd ve Neseî: İman. İmam Nevevi, Riyaz’üs-Sâlihîn, 2/46. 7- Buhâri; Kitab’ul-Edeb, Müslim; Kitab’ul-Biir ve Sıla, 2586, Ahmed; 4/270. İmam Nevevi, Riyaz’üs-Sâlihîn, 2/47. 8- Ramuzul-Ehadis, s. 466.

Okunma Sayısı: 2505
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Yardimoglu

    20.8.2016 11:09:58

    Ve yani ne anlamli muhakemeli demis : "..Ben tokadimi antranik ile beraber Enver'e, venizelos ile beraber Said Halim'e vurmam. Nazarimda vuran da sefildir.." S.N., Bediuzzaman.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı