"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hapishaneyi medreseye çeviren peygamber kimdir?

Süleyman KÖSMENE
29 Eylül 2015, Salı
Ali Bey: “Yusuf Suresinin 53. Âyeti olan ‘İnne’nnefse leemmâretün bi’s-sûi illa mâ rahime rabbî’ sözünün Hz. Yusuf değil, Züleyha tarafından söylendiğini, bu sözün bir peygambere yakışmadığını söyleyenler var. Oysa Üstadımız bu sözü Hz. Yusuf’un (as) söylediğini zikrediyor. Doğrusu nedir?”

MEDRESE-İ YUSUFİYE İBARESİNİN HİKMETİ

Her peygamberin verdiği hususi bir insanlık dersi vardır. Eyyüp Aleyhisselam nasıl insanlığa sabır dersi vermişse, Yusuf Aleyhisselam da nefse hâkim olma dersi vermiştir. 

Emsalsiz bir güzelliğe sahip olan Yusuf Aleyhisselam, gençliğinde Mısır Aziz’inin kölesi iken, bu güzelliğini nefsin kötülüğü emredici istekleri için kullanmıyor. Kendisi için hazırlanan dehşetli bir imtihandan yüz akıyla geçiyor. 

 Fakat mazlum olarak hapse atılmaktan kurtulamıyor. On iki yıllık hapishane hayatında kendisine hikmet ve peygamberlik veriliyor. Burada saati icat ediyor. Rüyaları yorumluyor. İnsanlara hikmetli sözler söylüyor. Hapishaneyi medreseye çeviriyor. 

Bediüzzaman Hazretlerinin hapishanelere “Medrese-i Yusufiye” demesi bundandır.  

Kral, Yusuf’un büyük bir ilim ve hikmet sahibi olduğunu anlayınca Yusuf’un derhal hapishaneden çıkarılmasını emrediyor. Bunun için zindana elçi gönderiyor. 

Fakat Yusuf Aleyhisselam çıkmakta acele etmiyor ve suçsuzluğunun ispatı için gelen elçiye:

“Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor. Şüphesiz Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir.”1 Diyor.        

KRAL SORUŞTURMA BAŞLATIYOR

 Kral, Züleyha ile birlikte o ellerini kesen kadınları topluyor ve soruşturma başlatıyor. Şöyle soruyor: 

“Yûsuf’tan murad almak istediğiniz zaman derdiniz ne idi?” 

Kadınlar, “Hâşâ! Allah için, biz onun bir kötülüğünü bilmiyoruz” diyorlar. 

Aziz’in karısı ise, “Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ondan ben murad almak istemiştim. Şüphesiz Yusuf doğru söyleyenlerdendir” diyor.

Züleyha’nın bu itirafı üzerine Kral, Yusuf Aleyhisselam’ın zindandan derhal çıkmasına hükmediyor. Kralın emri zindana ulaşınca Yusuf Aleyhisselam:

“Soruşturma istemekten maksadım, gıyabında Aziz’e ihanet etmediğimi ve Allah’ın hainlerin hilesini başarıya eriştirmeyeceğini efendimin bilmesini istemekti.”3 Diyor ve tevazu ile devam ediyor: “Bununla beraber ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefs Rabbimin rahmeti olmasa, her kötülüğü emredendir. Şüphesiz ki Rabbim çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.”4       

HZ. YUSUF’TAN BİR İNSANLIK DERSİ

 Yukarıda geçen son iki ayeti önceki ayetle bağlantılı gözükmesi hasebiyle Züleyha’ya atfedenler de olmakla beraber, müfessirlerin çoğunluğu bu sözleri Yusuf Aleyhisselam’a atfediyor. 

Müceddit Müfessir Fahrettin-i Razi diyor ki: “Bu sözün, kadına ait olduğunu söylemek müşküldür. ……  Bu söz, ancak günahtan sakınması mümkün olan kimseden sadır olursa, güzel ve yerinde olur. Hem sonra bunu söyleyen kişi nefsini kırmak için böyle söylemiştir. Bu durum ise, bütün gayretini o günaha sarf eden Aziz’in karısına uygun değildir.”5   

Keza büyük müfessirlerden Mücahid, Sa’d b.Cübeyr, İkrime, Dehhak, Hasan-ı Basrî, Katade, Taberî6 ve asrımız âlimlerinden Konyalı Mehmet Vehbi Efendi7, Ömer Nasuhi Bilmen, Vehbe Zuhaylî8 ve nihayet Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerine göre bu ifadeler Hz. Yusuf Aleyhisselam’a aittir ve peygamberlik sıfatına yakışan bir sözdür.  

Bediüzzaman’ın ifadesi çok açıktır: “Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm gibi bir peygamber-i âlişan “İnne’nnefse leemmâretün bi’s-sûi illa mâ rahime rabbî” dediği hâlde, nasıl nefse itimat edilebilir?”9

Bu sözde anlaşılmayacak bir husus yoktur. Şöyle ki: 

 1-Peygamberler zaten nefislerini tebrie etmezler. Peygamber Efendimiz’in (asm) “Allah’ım! Göz açıp kapayıncaya kadar beni nefsimle baş başa bırakma” duasını hatırlayalım.

2-Yusuf Aleyhisselam “benim nefsim emaredir” demiyor. Nefsin mahiyetinin emmare olduğundan bahsediyor ve insanlığa ders veriyor.

Dipnotlar: 

1- Yusuf Suresi: 50

2- Yusuf Suresi: 51

3- Yusuf Suresi: 52

4- Yusuf Suresi: 53

5- Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 13/ 262-263

6- Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 5/31-32

7- Konyalı Mehmed Vehbi, Büyük Kur’an Tefsiri, Üçdal Neşriyat:  7-8/2537-2538

8- Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 7/8

9- Bediüzzaman, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2005, s. 240

Okunma Sayısı: 6993
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı