Balıkesir’den Necdet Bayram: “1-Şevval ayında tutulan oruç mu? Yoksa Muharrem ayında tutulan oruç mu daha sevaplı. 2-Cevşen hangi sıklıkla okunmalı. 3-Su-i Zanda bulunmanın günahı nedir?”
NAFİLE ORUÇLAR
Şevval ayında tutulan oruç da, Muharrem ayında tutulan oruç da nafile oruçlardandır. Hüküm bakımından her ikisi de sünnettir. Farz ve vacip değildirler.
Bu iki aydaki orucu mukayese yapmak yerine, ‘gittiğim yer benimdir’ fetvasınca, ‘tuttuğum oruç benimdir ve benim için en faziletli olandır’ demek ve tutabildiğimiz kadar tutmak ve bunu daha sevaplı bilmek… Tutamadığımızla ilgili olarak kendimizi kınamaktan uzak durmak, günahkâr olmadığımızı, mesul da olmadığımızı, mahşerde hesap da gelmeyeceğini bilmek en iyisidir ve bu bize yeter.
Şevval ayı orucu Ramazan ayı orucunun mütemmim cüzü değildir, tamamlayıcısı değildir. Ramazan ayı orucu kendi içinde bütünlük kazanmış bir oruç ibadetidir. Sadece Şevval ayında altı gün ilaveyle otuz altıya tamamlanırsa bire on sevap hesabıyla yıl orucu tutmuş gibi sevaba medar olacağı müjdelenmiştir. Az bir sevap değildir; tamam.
Fakat Şevval ayının ilerisindeki aylarda da sünnet oruçlar vardır. Ve bu aylardaki oruçların sevapları da az değildir.
Mesela her haftanın Pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutmak sünnettir.
Keza bir ömrü oruçlu geçirmenin formülü şöyledir. Peygamber Efendimiz (asm) Ramazan orucu ile birlikte her ayın üç günü oruç tutan bir Müslüman’ın ömür orucu tutmuş gibi sevap kazanacağını müjdelemiştir.1
Keza Peygamber Efendimiz (asm) hicretin ikinci senesine kadar aşure gününde oruç tuttu. Ramazan orucu farz kılınınca Peygamber Efendimiz (asm) aşure orucunu bıraktı. Artık dileyen bu orucu tuttu, dileyen tutmadı.2 Hatta Peygamber Efendimiz’in (asm) aşure günü orucuyla ilgili emri şöyledir: “Muharremin onuncu günü orucunu tutmak isteyen yine tutsun; tutmak istemeyen de tutmasın!”3
Netice itibariyle nafile oruçları tutabiliyorsak, itidalli olmak kaydıyla tutmak iyidir. Tutamadığımızda da herhangi bir sorumluluğumuzun olmadığını bilmek iyidir.
Allah kabul etsin.
CEVŞEN OKUMA SIKLIĞI
Cevşen okuma sıklığını kendi ibadet hayatımıza göre ayarlayabiliriz.
Şu kadar var ki, ibadetlerin az ama devamlı olanı faziletlidir. Cevşen için de günde bir sayfa veya bir bölüm olsun, ama devamlı olsun gibi bir ölçü söylenebilir.
SU-İ ZAN GÜNAHI
Su-i zan Kur’ân’da yasaklanan günahlardandır. “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.” Diye başlayan ayet, sonuna doğru kusur araştırmayı ve gıybet etmeyi kardeşinin ölü etini yemeye benzetiyor ve haram kılıyor.4
Ama zan, kusur araştırmaya ve gıybet etmeye neden olmamış ve içimizde sönmüşse inşallah bu bağışlanmıştır.
SEFERE ÇIKAN ORUCUNU AÇABİLİR
Mustafa Bey: “Bir takvim yaprağından, Mekke’nin fethi zamanında, Ramazan ayının üçüncü günü ikindiden sonra Peygamber Efendimizin (asm) sahabelere ‘Orucunuzu bozun! Yarın sabah harbe gireceğiz!’ dediğini okudum. Bu doğru mu? Doğru ise hikmeti nedir?”
Peygamber Efendimiz (asm) Mekke’nin fethi için Ramazan ayında yola çıktı. Usfan mevkiine kadar oruçlu kaldı. Orada bir su kabı istedi. Ve gündüzün sudan içti. Sahabelere ‘Orucunuzu açın!’ Buyurdu, iftar ettiler ve Mekke’ye girdiler. Mekke’yi Ramazan ayında fethettiler.”5
Haberin aslı budur. Peygamber Efendimiz (asm) bir Ramazan gündüzünde oruç açmak suretiyle ümmetine bir kolaylığı göstermiştir. O da şudur: Ramazanda oruçken yolculuğa ve sefere çıkan birisi seferde orucunu açabilir. Bu fıkhî bir hükümdür ve kaynağını bu rivayetten alır.
Dipnotlar:
1- Nesâî, Oruç, 75; Tirmizî, Oruç, 759
2- Buhârî, c.6, Savm, No:944
3- Buhârî, c.6, S.106
4- Hucurat Suresi: 12
5- Nesâî, Oruç, 61