Çapı Ne Kadardır?

Neredeyse on aydır bilgisiyle, tecrübesiyle insanlığı; gücüyle, kuvvetiyle dünyayı kendisiyle meşgul ediyor. Bütün dünyayı kendisine kilitledi. Okullar, işyerleri mabetler kapandı. Toplu hayat sona erdi. İnsanlar evlerine kapandı. Ticarî hayat şoka girdi. Tıp dünyası çaresiz kaldı. Sağlık dünyası bitkin düştü!

Bu virüsün ağırlığı 0.85 attogram olduğu var sayılıyor! Bu rakam, bir gramın trilyonda birinin milyonda biri oluyor. Bu virüslerden yetmiş milyarı bir insanda yoğunlaştığında, semptom başlıyor ve insan hasta oluyor. Bir insanı hasta eden bu yetmiş milyar virüsün toplam ağırlığı 0,0000005 gram! Ve bütün dünyadaki milyonlarca insanı etkileyen virüslerin toplam ağırlığı, 1 gramın altında! Söylemesi kolay!

Hesap mı şaşırmış, virüs mü şaşırmış, insan mı şaşırmış, bilim dünyası mı şaşırmış; varın hesap edin!

Otuz üç milyon insan yakalandı.

Yirmi dört milyon iyileşen, yedi milyon hasta, bir milyon ölüm…

Bu, libasını değiştirmiş hayır mı? Yoksa göz göre göre gelen şer mi?

İman Etmişiz

Bütün bunlara rağmen, biz Müslümanlar şerden hayır umarız. Göz göre göre de gelse, durum değişmez! Esbap eliyle de gelse durum değişmez!

Çünkü iman etmişiz ki, her şey Allah’ın elinde ve takdirindedir. İman etmişiz ki, Allah dilemezse hiçbir şey gerçekleşmez. İman etmişiz ki, ecel birdir, değişmez. İman etmişiz ki, bu virüs bir memurdur. Allah’ın kendisine verdiği emri yerine getiriyor. Görevi bitince dünyamızı terk edecek. İman etmişiz ki, bilim dünyasının kontrolünden çıksa da, her şey Allah’ın kontrolündedir.

İman etmişiz ki, “zerrelerden her birisinin gerek zâtında, gerek sıfâtında, gerek ahvalinde ve gerek vücudunda gayr-ı mütenahî imkânlar, ihtimaller, müşkilâtlar, yollar, kanunlar varken; birdenbire o zerre, gayr-ı mütenahî yollardan muayyen bir yola sülûk eder. Ve gayr-ı mahdud hallerden, bir vaziyete girer. Ve gayr-ı ma’dud sıfatlardan bir sıfatla vasıflanır ve doğru bir kanun üzerine mukadder bir maksada harekete başlar ve vazife olarak uhdesine verilen herhangi bir hikmet ve bir maslahatı derhal intac eder ki, o hikmet ve o maslahatın husûle gelmesi, ancak o zerrenin o çeşit hareketiyle olabilir.

“Acaba o kadar yollar ve ihtimaller arasında o zerrenin macerası, lisan-ı haliyle, Sâni’in kasd u hikmetine delâlet etmez mi?

“İşte her bir zerre, -müstakilen- kendi başıyla Sâni’in vücuduna delâlet ettiği gibi, küçük-büyük herhangi bir teşekküle girerse veya hangi bir mürekkebe cüz’ olursa, girdiği ve cüz’ olduğu o makamlarda kazandığı nisbete göre Sâni’ine olan delâletini muhafaza eder.” 1

Bize Düşen Nedir?

Bizim kitabımız, “Belki, hoşlanmadığınız bir şey, hakkınızda hayırlı olur.” 2 buyuruyor.

Biz bu Covid-19’dan hoşlanmadık, evet! Bu şey bizim rahatımızı bozdu!

Öyleyse bize düşen nedir?

Tedbirimizi alalım. Korunmaya çalışalım. Kendimizi kolay teslim etmeyelim.

Ama hayır yönlerini görelim, şerrinden sakınalım.

Payımız olan hayra razı olalım. Kimseye sitem etmeyelim.

Bunun hayır yönleri yok mudur? Vardır, dünya kadar!

Bizi özümüze döndürdü. Günahlarımızı söndürdü. Bize kulluğumuzu gösterdi. Bize âcizliğimizi söyledi. Bizi temiz olmaya dâvet etti. Bize ölümü hatırlattı. Ölenlerin makamını inşallah şehadet makamına kadar yükseltti. Bizi ahireti ihmal etmemeye çağırdı. Bizi dünyadan küstürdü. Bizi Allah’a dâvet etti. Bizi kibirle, gururla, zulümle kurduğumuz rüyamızdan uyandırdı. Bize insan gibi insan olmamız gerektiğini haykırdı. Bizi tabiatın genetiği ile oynamamaya çağırdı. Bilim dünyasını yeni keşif yolculuklarına çıkardı.

Allah sağlıkçılarımıza yardım etsin. Ölenlerimize rahmet etsin. Hastalarımıza şifa versin. Amin.

Dipnotlar:

1- İşaratü’l-İ’caz.

2- Bakara Sûresi: 216.