"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İbadet gülleri bize yeter!

Süleyman KÖSMENE
20 Mart 2019, Çarşamba
Kocaeli’nden okuyucumuz: “Evi camiye 10 metre olan bir arkadaşım var. Namaza gelmiyor, evinde kıldığını söylüyor. Camie gelmemekle büyük fazilet kaçırmış olmuyor mu?”

İBADET GÜLLERİ BİZE YETER

Evi camiye on metre olan birisinin evi cami haziresinden, cami de evinin aksamından sayılır. Böyle birisinin evinde kılar gibi namazlarını camide cemaatle kılması elbette büyük fazilettir. Gerçi evi uzak olsa da Peygamber Efendimiz’in (asm) tavsiyesi, ezan sesini işitenin cemaate gelmesidir. Namazı cemaatle kılmak sünnet-i müekkeddedir, sevabı 27 derece fazladır. Bu sevap kaçırılmamalıdır.

Evinde veya iş yerinde cemaat olabilenin, cemaate katıldığı her yerde bu sevabı alması da mümkündür. Ezan okunduğunda nerede cemaat olabilecekse kendini oraya atması dinin güzelliklerindendir.

Eğer bir kırgınlığımız ve küskünlüğümüz yoksa camiye uğramamanın özrü yoktur. Kırgınlığımız ve küskünlüğümüz varsa bu daha vahim bir durumdur. Derhal barışmak çaresini bulmalıyız. Şunu bilmeliyiz ki, herkesin bir hatası kusuru vardır. Biz oraya insanları yargılayıp eleştirmeye gitmiyoruz, ibadet yapmaya gidiyoruz. Üstad Hazretleri’nin, bir bahçeye girenin o bahçenin dikenleriyle uğraşmak yerine, bahçenin dikenlerini görmeyip güllerini koklamasının çok daha hayırlı bir davranış olduğu fehvasınca, caminin ibadet gülleri bize kifayet etmelidir.

Yoksa halimizi kimseye bildirmeyip Nalıncı Baba gibi olmayı mı diliyoruz?

Bu da fena değil ya…

NAAŞI BİZ KALDIRACAĞIZ  

Yıl 1592. Sultan III. Murad bir rüya görür. Uyanır uyanmaz, Vezir-i Azam Siyavuş Paşa’yı da yanına alır, tebdil-i kıyafet ederler, birer molla kılığında, Vefa sokaklarına çıkarlar. Zeyrek’ten aşağı doğru sallanırlar. Unkapanı ara sokaklarına gelince yerde bir cesetin yattığını görürler. Ahaliye bu cesetin neden yerde yattığını, kime ait olduğunu sorarlar.

Ahali: “Aman hocam, hiç bulaşmayın! Ayyaşın meyhuşun biri! Kazandığını şaraba fuhşa verirdi. Bir defa olsun camide gören olmadı. İşe yaramaz!” derler.

Ahali bir bir terk etmeye başlayınca, Siyavuş Paşa padişaha fısıldar:

“Aman efendim, bu adamdan uzak duralım. Üstümüzde kalacak.” der. 

Padişah gürler: “Millete karışmam, ama bu adam şöyle veya böyle bizim tebaamızdır. Biz gidemeyiz.”

“Peki, efendim, ne yapacağız?”

“Naaşı biz kaldıracağız!”

Cenazeyi yüklenirler, camiye gelirler, yıkarlar, kefene sararlar, namazını kıldırırlar ve defnederler. Bu esnada cenazenin simasının gittikçe nurlanması padişahın gözünden kaçmaz.

ALLAH’IN ÖYLE KULLARI VARDIR Kİ, HALK ONLARI BİLMEZ!

Padişah cenazenin kimlerden olduğunu sorar ve cenazeye ait olduğu söylenen evin kapısını çalar.

Kapıyı yaşlı bir kadın açar. 

Yaşlı kadın: “Hakkını helâl et evlâdım. Hızır gibi yetiştiniz. Rahmetlinin cenazesi ortada kalakaldı. Kimse dönüp bakmadı. Ama ben ona çok söyledim. Rahmetli nalıncıydı. Birinin elinde şarap şişesi görmesin; parasını verir, satın alır, eve getirir, helâya dökerdi. Ümmet-i Muhammed içmesin derdi. Bir fahişe görmesin; eve getirir, bana, ona dinini öğretmemi söylerdi. Kadına da ‘zamanını çaldım’ der, parasını öderdi. Yakın mescitlere gitmezdi. ‘İnsan imamın arkasında tekbir aldı mı Kâbe’yi görmeli!’ derdi. Böyle kaç imam kaldı şimdi?

Bir gün dedim ki: “Bakasın efendi! Seni herkes kötü belleyecek! Yarın cenazen ortada kalacak! Müslümanların içine karış bazen.”

Bana gülerek dedi ki: “Allah büyüktür hatun! Cenazemi kimse kaldırmazsa kaldırmasın! Padişahın işi ne? O kaldırır!” Allah size padişah sevabı yazsın evlâdım!”

Rüyanın sırrı çözülmüştü. III. Murad içinden şükretti ve Vezir-i Azam’a şöyle fısıldadı: “Allah’a şükürler olsun! Allah’ın öyle kulları vardır ki, halk onları bilmez. Onlar kendi makamlarının da farkında değildirler.”

III. Murad kabri üzerine bir türbe, içine de bir çeşme yaptırdı. Türbesi bu gün Unkapanı’nda Cibali Tütün Fabrikası’nın arkasında Harabzade Camii karşısındadır. Ölümünden sonra Nalıncı Baba olarak şöhret bulan ve İzmir Bergama’lı olan bu zat, Muhammed Mimî Efendidir. 

Rahmetullahi aleyh.

Okunma Sayısı: 1559
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı