"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsanın tevazu ile yükselişi

Süleyman KÖSMENE
27 Ağustos 2019, Salı
Recep Bey: “Bediüzzaman, ‘İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir.’ diyor. Sözünü açabilir misiniz?”

İMANIN KÂMİL OLUŞU  

Kâinata meydan okuma kavramı, bir nurdan ibaret olan imanın, tahkiki seviyeye ulaştığında bir kuvvet olarak tezahür ettiğini ifade ediyor. İnsan eşref-i mahlûkat olarak ahsen-i takvîmde yaratılmıştır. İnsanın yaratılışı kâinatta bulunan diğer mahlûkata ve diğer zişuurlara nazaran en güzel bir biçimdedir. Cenab-ı Hak bu yaratılıştan şöyle haberdar ediyor: “Biz insan-ı ahsen-i takvîmde yarattık.”1

Bu yaratılış güzelliğinin yolu iman-ı tahkikiden geçiyor. İmanı ne kadar kâmilse, ne kadar olgunsa, ne kadar güzelse, ne kadar tahkiki bir noktada ise insanın yaratılış güzelliği de o ölçüde tezahür etmiş, meydana çıkmış olur. Bu manevi bir güzelliktir. Manevi güzellik, iman-ı tahkiki ile zirvelere taşınır ve insan bu güzellikle ahsen-i takvîm sırrına ulaşır.

KİBİR ALÇALTIR, TEVAZU YÜKSELTİR  

Hiç şüphesiz manevi güzellik maddeyi de, bedeni de, olayları da, musibetleri de, kâinatı da güzelleştirir. Manevi güzelliğe ulaşmış bir insanın sırtı yere gelmez. Olumsuzluklar onu yıldırmaz. Musibetler onu sindirmez. Kötülükler onun için güzelliklere geçiş basamakları sayılır. Kâinatta kıyamet kopsa ona korku vermez, dehşet vermez; ancak hayranlık verir, imanını artırır.

Böyle insan kaderiyle barışıktır. İsyankâr değildir. Başına ne gelse Allah’tan bilir ve hayra yorar. İbrahim Hakkı’nın, “Görelim Mevla’m neyler, Neylerse güzel eyler.” teslimiyetindedir. Her şeyi hayra yorar. Hayır umar, hayır bulur. Hüzün böyle insanın semtinden geçmez. Kur’ân’ın şu müjdesi böyle insanadır: “Allah’ın dostlarına ne korku, ne hüzün yoktur.”2

Hiçbir şeyin başıboş olmadığına, her bir şeyin zincirinin bizzat Cenab-ı Allah’ın elinde olduğuna tam iman etmiştir. Bu iman ona fevkalade bir güven duygusu, yaşama sevinci ve huzur kazandırmıştır. Her an Allah’ın huzurunda olduğunu bilir. Artık onu hiçbir şey, hiçbir olumsuzluk, hiçbir kötülük yıkamaz!

Böyle insan kibirli değil, mütevazıdır. Küstah değil, saygılıdır. Kaba değil, naziktir, kibardır. Büyüklenmez, kendini insanların en aşağısında bilir. Böyle insan, “Kim tevazu ederse Allah onu yükseltir.”3 sırrına mazhardır.

TEVEKKÜL NEDİR?  

Kâinata meydan okuyan bir mü’min, “İmanın kuvvetine göre, hâdisatın tazyikatından kurtulabilir. ‘Tevekkeltü alallah’ der, sefine-i hayatta kemal-i emniyetle hâdisatın dağlarvari dalgaları içinde seyran eder. Bütün ağırlıklarını Kadîr-i Mutlak’ın yed-i kudretine emanet eder, rahatla dünyadan geçer, berzahta istirahat eder, sonra saadet-i ebediyeye girmek için Cennete uçabilir.”4

Bediüzzaman’a göre, kâinata meydan okumanın anahtar kelimesi tevekküldür. Tevekkül, sebepleri kudret elinin perdesi bilip teşebbüs etmek, sebeplere teşebbüsü fiili dua kabul etmek, sebeplerin eliyle gelen neticeyi doğrudan Cenab-ı Hak’tan bilmek ve her şey için tamamen Allah’a minnettar olmaktan ibarettir.

MADDENİN DEĞERİ  

Bu değerlere ulaşan bir mü’minin yeri, maddenin değil, kâinatın bile üstündedir. Kâinat onun altındadır. O’nun üstünde sadece Cenab-ı Hak vardır. Dolayısıyla O herkesten ziyade Cenab-ı Hakkın dostudur, velisidir, habibidir, halilidir, sadık kuludur. Cenab-ı Hak da herkesten ziyade onun dostudur, velisidir, habibidir, halilidir, Efendisidir.

Böyle bir kulun gözünde dert, Cenab-ı Hakk’ın iltifatıdır. Hastalık Cenab-ı Hakkın lütfudur. Musibet Cenab-ı Hakkın nimetidir. Bela Cenab-ı Hakkın hediyesidir. İyilik Cenab-ı Hakkın ismidir. Rahmet Cenab-ı Hakkın sıfatıdır. Adalet Cenab-ı Hakkın iyiliğidir. Azab Cenab-ı Hakkın adaletidir. Şer Cenab-ı Hakkın güzelliğidir. Hayır Cenab-ı Hakkın keremidir. Üzüntü Cenab-ı Hakkın rahmetidir. Sevinç Cenab-ı Hakkın ikramıdır.

Küre-i arz bomba olsa patlasa, şöyle bir kulun nazarında bu, kudret-i Samedâniyenin harika bir şöleni hükmündedir. Bunu bir facia bilmez, lezzetli bir hayret ile seyreder. Rabbine secde eder, şükreder. Başına bir kötülük gelse sabretmek, bir iyiliğe mazhar olsa şükretmek bu kulun kâinata meydan okuyuşunun resmidir.

Dipnotlar: 

1-Tin Suresi: 4.; 2 -Yunus Suresi: 62.; 3 -Müslim Bir ve’s Sıla, 69; Tirmizî, Birr, 82.; 4- Sözler, s. 500

Okunma Sayısı: 2003
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı