"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kalbin duyguları ile ilişkileri

Süleyman KÖSMENE
13 Ağustos 2024, Salı
Adapazarı’ndan Okuyucumuz: “Kalbin akıl ile, gönül ile, duygular ile ilişkisi nasıldır? Şeytan kalbi mi, aklı mı, duyguları mı dalâlete atıyor?”

VİCDANIN DÖRT ALT BİRİMİ 

Bedîüzzaman’a göre vicdanın dört alt birimi vardır: Bunlar:  1- İrâde, 2- Zihin ve akıl, 3- His, 4- Lâtife-i Rabbâniyedir. 

Her birisinin de önemli gâyeleri vardır. İrâdenin gâyesi Allah’a isteyerek ibâdet etmektir. Zihnin ve aklın gâyesi Allah’ı bilmek, tanımak ve kavramaktır. His ve duyguların gâyesi Allah’ı içten sevmek ve derinden muhabbet duymaktır. Latîfenin, yani kalbin gâyesi de Allah’ı müşâhede etmek, yani Allah’ın isimlerinin varlıklar üzerindeki tecellîlerine şehâdet etmek, yani Allah’ın varlığına, birliğine ve varlıkları yaratışına tanıklık etmektir. 

Takvâ denilen kâmil ibâdet bu dördünü birden kapsar. Şeriat ise bunları hem besler, hem arındırır ve hem asıl gâyelerine sevk eder.1

Akıl kuvvetinin kendi içinde üç hâli vardır: 

1- Tefrit, yani eksiklik ve azlık hâli,  

2- İfrat, yani aldatıcı derecede ileri zekâ hâli, 

3- Vasat, yani istikâmet hâli. 

AKIL KALPSİZ DOĞRUYU BULAMAZ 

İnsan akıl erdirdiği kadar sorumludur. Akıl yoksa sorumluluk da yoktur. 

Burada önemli olan ifrat dereceli bir aklı terbiye etmek, yani onu istikamete çekmektir. Yani onu hîlekârlıktan, uyanıklıktan ve haram helâl çizgisini görmeyen kurnazlıktan alı koyup, hakka ve doğruya yönlendirmektir. Hak ve doğru, kalbin ve vicdanın değerleridir. Öyleyse, aklın ifrat dereceli dik başlılığını, kalpten uzaklaştığı hal olarak tanımlamak mümkündür. Çünkü akıl bu mertebede kendi kalbi ile çelişir, kalbin kabul etmeyeceği tasarruflara girişir. Kalbinden gelen sesi ve doğru sinyalleri algılamaz, işitmez ve dinlemez. Aldatıcı zekâsı ile kendisine bir kafa feneri yapar, kendi başına buyruk davranmak ister, yanlış bir yol çizer ve şaşırır. Hakkı bâtıl ve bâtılı hak görmeye başlar.2

Demek, akıl kalpten uzaklaşırsa sapıtır, dalâlete düşer, hakkı ve istikâmeti kaybeder. Yanlışa düştüğünün farkında da olmaz; bâtılı ve yanlışı hak diye benimsemeye başlar. Demek, kalbin nûru olmadan, aklın ışığı aydınlatamaz, karanlığı yırtamaz, kendisi de zulüm ve cehâletten kurtulamaz. Demek, dimağ haritasında kalbe yer verilmediğinde, ilim ve basîret de olmaz. Yani, kalpsiz akıl hakîkat ifâde etmez.3

Kalp de akıldan uzaklaşırsa yanlışa düşer; en azından kontrol ve denetim mekanizmasını kaybeder.    

KALBİN DAİRESİ NASIL GENİŞLER?

Kalp tek başına hareket etmeyip; akıl, ruh, sır, nefis gibi mânevî merkezleri de kendisiyle birlikte ibâdete ve Allah’a kulluğa sevk etmeyi başarırsa, dâiresini genişletmiş olur. Bu durumdaki kalp, kendisi bir kumandan olur; tüm diğer mânevî merkezlere kumanda eder, talimat gönderir, onları sevk ve idâre eder, onları yönlendirir ve onlarla birlikte mânevî maksadına kahramanlar gibi yürür.4

İşte böyle bir kalbin mânevî gözü açıktır, basireti uyanıktır, ferâseti yüksektir, alıcısı güçlüdür. Çünkü tüm duyguları ile birlikte bir mânevî güç ve kuvvet merkezi haline gelmiştir. Allah’tan ilham alır, gelen ilhamları denetler, yanlışları ayıklar ve şeytandan gelen vesveseleri kalbine almaz, aklı kontrol eder, kendisi kontrolden çıkmaz, Allah’ın Samed ayinesi olduğunu bu birliktelikle gösterir ve Allah’ın tecellîsine ve feyzine zevkle mazhar olur.  

Şeytan ise… Şeytanca kurnazlığı ve zekâvetiyle hem kalbimizi, hem aklımızı, hem duygularımızı dalâlete atabilir. Güç yetirirse hepsini birden saptırmaya çalışır. Hepsine birden güç yetiremez ise, güç yetirebildiğini saptırır. Kalbe vesvese atar. Akla şüphe atar. Duyguları yanlış yönlendirir. 

Bilmemiz gereken tek dehşetli gerçek şu: Şeytan, biz ölmedikçe bizden vazgeçmez. Hangi yolu açık bulursa girer ve dalâletini kusar! 

Dipnotlar:

1 Hutbe-i Şâmiye, s. 114, 115

2 İşârâtü’l-İ’câz, s. 29

3 Sözler, s. 646

4 Sözler, s. 486

Okunma Sayısı: 1851
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı