"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kimlere vefalı olmalıyız?

Süleyman KÖSMENE
09 Ekim 2017, Pazartesi
Azerbeycan/Bakü’den Şebnem Hüseyinova: “Vefa nedir? Kimlere vefalı olmamız gerekiyor? Risale-i Nur’a vefa nasıl anlaşılmalıdır?”

Kur’ân’da Vefa

Vefa, sözlükte sözünde durmak, sözünü yerine getirmek, sözünü tutmak, borcu ödemek, dostluk ve sevginin gerektirdiği davranışlarda devamlı olmak manalarına gelir. Müslüman’ın ahlâk güzelliğidir, erdemidir, faziletidir, doğruluğudur, dürüstlüğüdür.

Kur’ân’da birçok âyet insan sıfatıyla bizleri, muhatabımız düşmanımız da olsa vefalı olmaya çağırıyor. Müslüman zararına da olsa verdiği sözü tutan, yaptığı sözleşmelere uyan, imza koyarak taraf olduğu antlaşmalara sadık kalandır.

Kur’ân buyuruyor ki: “Ey iman edenler! Yaptığınız sözleşmeleri titizlikle yerine getirin.”1

“Ahidleştiğiniz zaman, Allah’ın ahdini yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın; çünkü Allah’ı üzerinize kefil kılmışsınızdır.”2 “Verdiğiniz sözleşmeyi tutunuz. Çünkü verdiğiniz sözlerden sorguya çekileceksiniz.3

Vefamızı Ölçen İmtihan Eleklerimiz

Risale-i Nur’da vefa, sadâkat ve istikamet ile neredeyse eş anlamlıdır. Hizmete sadâkat, şahs-ı manevîye sadâkat, Nur Talebelerine sadâkat önemli imtihan eleklerimizdendir.

Üstad Hazretleri, İhlâs Risalesinde “fena fi’l-ihvan” ve “tefani” diye kardeşler arası bir sadâkat ve vefa kavramı getirmiştir ki4, bu elekten geçebilene helâl olsun! İktidar hırsını, siyasî gücün ve kudretin büyüsünü Risale-i Nur’un hukukuna tercih etmek ve Risale-i Nur’un hukukunu korumak gibi bir başka dehşetli vefa ve sadâkat imtihanı başımızı döndürmüştür ki, bu imtihandan sınıf geçene helâl olsun!

Bediüzzaman, Risale-i Nur hiçbir makama, hatta uhrevî makamlara da alet olmaz derken, dünyevî ikbal hırsında Risale-i Nur’u basamak yapmak ve Risale-i Nur düsturlarını çiğnemek gibi bir vahim imtihan sorumuz başımızda var ki, bu imtihandan sınıf geçene helâl olsun!

Kimlere Vefalı Olmalıyız?

Peygamber Efendimiz (asm) Müslüman’lar arası vefanın nasıl yaşanacağı konusunda buyuruyor ki: “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona hıyanet etmez. Ona yalan söylemez. Ona yardımı terk etmez. Her Müslüman’ın ırzı, malı ve kanı diğer Müslüman’a haramdır.”5

Başta Hâlık’ımız, Razık’ımız, Fâtır’ımız olan Cenâb-ı Allah’a vefalı olmamız vazifemizdir, farzdır. O’nun Resulüne (asm) getirdikleri konusunda vefalı olmamız vazifemizdir. Risale-i Nur’a vefalı olmamız, Nur Talebeliğinin önemli şartlarındandır.

Yakınlarımıza, akrabalarımıza, anne ve babamıza, kardeşlerimize, ailemize, eşimize, arkadaşlarımıza da vefalı olmamız gerekir. Ahlâk-ı hamidemiz bize bunu da emreder.

Her bir muhataba karşı vefa konusu değişir şüphesiz. Meselâ tehlike anında, elimizde bir imkân varsa, Müslüman kardeşimizi tehlikeyle başbaşa bırakıp gidilmez. Ona yardım etmemiz gerekir. Vefa budur. Akrabalarımızı arayıp sormak, gerekirse yardımcı olmak, dertleriyle ilgilenmek onlara olan vefamızın gereğidir. Kur’ân buna sıla-i rahim diyor ve önemli bir görev olarak üzerimize yüklüyor.

Arkadaşlar arası verdiğimiz sözlere sadık olmamız ve vefalı davranmamız gerekir. Eğer yapılmayacak bir söz ise, söz verip sadâkat göstermemek yerine, söz vermekten sakınmamız daha doğru olur. Atalarımızın “Söz namustur.” ifadesini unutmamak, verdiğimiz sözü namus saymak vefalı davranışın gereğidir.

Vefasız Olmanın Bedeli

Vefasız olmanın bedeli elbette vardır ve vefa konusuna göre değişir. Allah’ın emirlerine vefalı olmamak bize iki dünyada da kaybettirir. Sünnet-i Seniyyeye vefalı olmamak bizi hüsrana uğratır. Risale-i Nur’a vefalı olmamak, bizi dünyada isabetsizliğe, ahirette mahcubiyete mahkûm eder. Dünyada tokata, ahirette azaba maruz bırakır. Kardeşlerimize Nur hizmetlerinde vefalı olmamak bizi şahs-ı manevî havuzundan ve birlik ve beraberlik sevabından alı koyar. İhlâsımızı ve sadâkatimizi zedeler. Hizmet şevkimizi kaçırır. Oysa vefalı olmakta konusuna göre büyük sevaplar, feyizler ve dereceler vardır. Her şey bir yana, rahmet vefalı olana gelir, inayet vefalı olana gelir, şefkat vefalı olana gelir. Allah’ın rızası vefalı olandan yanadır.

Dipnotlar:

1- Maide Sûresi: 1. 2- Nahl Sûresi: 91. 3- İsra Sûresi: 34. 4- Bediüzzaman, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, Germany, 1994, s. 166. 5- Riyazu’s-Salihin, 234.

Okunma Sayısı: 3942
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı