"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Küçükleri büyük yapan sırlar

Süleyman KÖSMENE
21 Haziran 2018, Perşembe
Bayan okuyucumuz: “Risâle-i Nûr’da bahsedilen Celâlî ve Cemâlî isimlerin tecellileri hakkında neler söylenebilir? Cemâlden Celâl nasıl tecelli eder?”

Dinî Kelimelerde Cela ve Cemal

Kâinatta ne büyüklerde kibir, ne küçüklerde değersizlik vardır. Allah’ın isimleri açısından baktığımızda küçükler büyükler kadar haşmetli, büyükler küçükler kadar heybetlidir.

Bu hususu Bediüzzaman iki tür isimle nazarımıza sunuyor: Celâlî ve Cemâlî isimler. Yani Cenâb-ı Allah, hem sonsuz Celâl ve İzzet Sahibi; hem de nihayetsiz Cemâl ve Güzellik Sahibidir. Her iki sıfat gurubu da mevcudat üzerinde sayısız tecellilere sahiptir.

Cenâb-ı Hakk’ın ezelî sıfatlarının Celâlî ve Cemâlî olmak üzere iki türlü tecellîye sahip olduğunu bildiren1 Bediüzzaman, dinî kelimelerde de bu cilvelerin bulunduğunu hatırlatıyor. Meselâ “Bismillâhirrahmânirrahîm” kelimesindeki “Allah” kelâmından Celâl silsilesi; diğer iki isim olan “Rahmân ve Rahîm” kelâmlarından da Cemâl silsilesi tecelli ettiğini kaydeder.2 

Dolayısıyla, Kur’ân’da yüz on dört defa nazil olan “Bismillahirrahmânirrahîm” cümlesi hem Celâlî, hem de Cemâlî isimlerin zikrini özünde barındırıyor.

“Bismillah” cümlesini Vâhidiyet ve Ehadiyet tecellîleri açısından da ele alan Bediüzzaman, Kur’ân’ın varlıklar âlemini kuşatmış olan Vâhidiyet içinde akılları boğmamak için dâimâ Vâhidiyet içinde Ehadiyet cilvelerini gösterdiğini beyan eder. Üstad Hazretleri Vahidiyet ve Ehadiyet ıstılâhlarını güneş misaliyle açıklıyor. 

Şöyle ki, güneşin bütün dünyaya ışık vermesi ile, zerreciklere, cam parçacıklarına, damlacıklara ışık vermesi arasında fark yoktur. Güneşi bir bütün olarak kavramaktan aciz kalan kimse, damlacıklardaki veya zerreciklerdeki güneşin yansımalarına dikkat ettiğinde güneşi yedi rengi ile birlikte kavramış olur. Çünkü bütün dünyayı kuşatan güneş, aynı zamanda damlacıklarda da, zerreciklerde de yansımakta ve yedi rengini göstermektedir.

İşte –temsilde hatâ olmasın- Cenâb-ı Hakk’ın bütün isimleri Vâhidiyet itibariyle bütün kâinatı kuşatmıştır; Ehadiyet itibariyle de her zerrede, her küçük şeyde, her çiçekte, her canlıda yine ekser isimleri tecelli halindedir. İnsan aklı koca kâinatı havsalasına sığdıramaz ve Bir Yaratıcısı olduğunu kavramaktan aciz kalır ise, Kur’ân’a göre çözüm, küçük varlıkları insanın dikkatine arz etmektir. Kur’ân, aklın boğulmasını önlemek için insan aklının kavrayabileceği küçük varlıklar üzerinde Allah’ın isimlerinin ehadiyet cilvelerini, yani Allah’ın birliğinin küçük şeyler üzerindeki tecellilerini gösteriyor. İşte “Bismillah” kelâmındaki Celâl lâfzı olan “Allah” ismi, Allah’ın isimlerinin bütün kâinat üzerindeki hâkimiyetine; “Rahman ve Rahîm” isimleri de Cenâb-ı Hakk’ın isimlerinin küçük şeylerdeki birlik, şefkat ve rahmet tecellilerine işaret ediyor.3

İki Muhteşem Tecelli İç İçe

Bediüzzaman, Vâhidiyetin Celâl tecellisini; Ehadiyetin de Cemâl tecellisini gösterdiğini kaydediyor. Bu durumda ekseriyetle bütün olarak kâinata ve küllî şeylere Celâl sıfatı ve Celil ismi; bütün küçük varlıklara, yani kâinatın fihristesi niteliğindeki küçük hayatçıklara da Cemâl sıfatı ve Cemil ismi tecelli eder. Bazen de Cemâl, Celâl’den tecelli eder.

Yani büyük varlıkların azametinde bir güzellik, büyüklüğünde bir rahmet, haşmetinde bir nezahet vardır. Büyüklüğü ve azameti Celâlî isimlerden ise, güzelliği ve rahmet eseri oluşu Cemâli isimlerdendir. Aynı zamanda Celâl içinde Cemâl tecellisine, Cemâl içinde de Celâl tecellisine şahit olmak mümkündür. Yani Celâl ne kadar Cemil ise; Cemâl de o kadar Celîl’dir.4 Küçüklerde tezahür eden Celâl ve İzzet izleri de gözden kaçmamalıdır.

Büyük, Küçük Her Şey Allah’ı Zikrediyor

Saîd Nursî’nin ifadesiyle, güneş ve arş gibi büyük cirmler, haşmet lisanıyla “Yâ Celîl! Yâ Kebîr! Yâ Azîm!” diye Allah’ı zikrederler. Sinek ve balık gibi küçücük hayat sahipleri de rahmet lisâniyle, “Yâ Cemîl! Yâ Rahîm! Yâ Kerîm!” diye Allah’ı zikrederler. Celîl-i ZülCemâl’den ve Cemîl-i ZülCelâl’den başka hiçbir kimse, hiçbir şey şu büyük âlem olan kâinâta ve küçük âlemler manasında olan cümle canlı varlıklara asla müdahale edemez!5

Buradan hareketle Kebîr, Mütekebbir, Azîm, Cebbâr, Kahhâr, Melik, Müntakım gibi haşmet, azamet, ulviyet, büyüklük, kahır, azab, korku ve heybet ifâde eden isimlerin Celâlî isimler olduğu; buna karşılık Rahmân, Rahîm, Kerîm, Selâm, Gaffâr, Rezzâk, Latîf, Halîm Tevvâb, Afüvv gibi rahmet, şefkat, merhamet, mağfiret, güzellik, rızâ, bağışlamak, lütûf ve ümit ifâde eden isimlerin ise Cemâlî isimler olduğu söylenebilir.6

GÜNÜN DUÂSI

Allah’ım! Celâlinden Cemâline, Gazabından rahmetine, adaletinden merhametine, kahrından lütfuna, Senden Sana sığınırım. Günahlarımı bağışla! Seyyiatımı hasenata tebdil eyle! Âmin.

Dipnotlar:

1- İşârât’ül-İ’câz, s. 66; Lem’alar, s. 84. 2- İşârât’ül-İ’câz, s. 21. 3- Sözler, s.15. 4- Mesnevî-i Nûriye, s. 178, 181, 183. 5- Mektûbât, s. 228. 6- İşârât’ül-İ’câz, s. 66’dan istifâde ile.

Okunma Sayısı: 5149
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı