"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kur’ân’a göre kabirde azap var mı, yok mu?

Süleyman KÖSMENE
28 Şubat 2019, Perşembe
Hasan Dalçık: “Bir arkadaşım televizyondan bazı hocaları dinlemiş. Hoca kabir azabı olmadığını, Kur’ân’da kabir azabının yer almadığını iddia ediyormuş. Ben anlatmaya çalıştım, ama bu konuda şüphelerini aşamadı. Ne söylenebilir?”

ELEŞTİRİNİN BİR DOZU OLMALIDIR 

Bin dört yüz yıldır İslâm âleminde doğruların genel bir göstergesi vardır: Ehl-i sünnet itikadı. Bir husus ehl-i sünnet itikadında varsa, sıhhat bakımından şüpheye düşmeye gerek yoktur. Ehl-i sünnet itikadında yoksa işte o zaman üzerinde durmaya, şüphe etmeye, araştırmaya değer.

Biz ahir zaman ümmetinin aslında işi zor değil. 

Miyarımız var, çünkü elimizde: Ehl-i Sünnet itikadı. Duyduğumuz bir şeyi Ehl-i Sünnet itikadına vuralım, bize yeter!

Ama çağımızda şüphecilik tavan yapmıştır. Her duyduğunu doğru saymak ne kadar yanlışsa, her duyduğundan şüphe etmek de bir o kadar yanlıştır ve insana yolunu kaybettirir.

Bunun bir ortası olmalıdır. Eleştirinin bir dozu olmalıdır. Şüpheciliğin bir sınırı olmalıdır. Mihenge vurmanın bir ayarı olmalıdır.

CERBEZEDE HAKİKAT YOKTUR 

Mihenge vurmanın ayarını hatırlatmaya çalışalım:

Öncelikle, “Kur’ân’da yoksa inanmam. Hadisler iki yüz sene sonra toplanmış.” iddiası, bomboş bir cerbezeden ibarettir. “Hadis Usûlü” ilmini bilmeyenlerin cerbezesidir. Söyleyen hoca da olsa durum değişmiyor. Aksine, söyleyen hoca olunca tesiri daha yıkıcı oluyor.

Çünkü o hoca hazretleri biliyor ki, o iki yüz yıl içinde hadis toplayan imamların hemen hepsi uydurmalara karşı çok çetin tedbirler almışlar, hadisin sıhhatini uydurmasından ayırmışlardır. Kimi beş yüz bin, kimi yedi yüz bin, kimi bir milyon rivayetten tarayarak, insafsız eleklerden geçirdikleri ve sıhhatli olduğuna şehadet ettikleri on bin, on beş bin, nihayet otuz bin gibi az sayıda hadisi kitaplarında toplamışlardır.

Meselâ bir Buhari yedi yüz bin hadisten sadece yedi bin hadisin sıhhatini delillendirmiş ve kitabına almıştır. Geri kalan altı yüz doksan bin rivayetin sıhhatini delillendiremediği için çıkarmıştır. Ehl-i Sünnetin itimadını ve Kur’ân’dan sonra en sağlam kitap olma liyakatini bu kadar titiz çalışmadan sonra kazanmıştır.

Bediüzzaman o dönem imamlarının titiz çalışmalarının sıhhatini şöyle teslim ediyor:

“Buharî, Müslim, İbni Hibban, Tirmizî gibi kütüb-i sahiha, zaman-ı sahabeye kadar, o yolu o kadar sağlam yapmışlar ve tutmuşlar ki, meselâ Buharî’de görmek, aynı sahabeden işitmek gibidir.” 1

KUR’ÂN’I ANLAMAK BU DEĞİLDİR  

Bu ilk dönem âlimlerine itimat etmemek, her şeyden önce ilmin izzetine aykırıdır, emeğe saygısızlıktır. Hele bunu, bu âlimlerin ne denli yorucu çalışmalar yaptığını bilen hocalar yaparsa, ne diyelim? Kıyamet alâmetidir! Kıyamete yakın ulemaüssu’ çıkacağını ve dini tahrip edeceğini Hazret-i Ali (ra) söylüyor.

Biri çıkıp da şöyle söylemez mi adama: Sen bunca âlime itimat etmiyorsun; ben senin cerbezene neden itimat edeyim?

Kabir azabı, bütün hükümlerini Kur’ân’a ve sahih hadislere vuran Ehl-i Sünnete göre vardır ve haktır. Bunun aksini söylemek dalâlettir. Kur’ân’da yoktur demek körlüktür. İmam-ı Azam kabir azabını Kur’ân’da şu iki âyette bulmuştur.

“Kendilerine iki defa azab edeceğiz. Onlar sonra da büyük bir azaba uğratılırlar.” 2 Âyetinde geçen iki azaptan birisi dünya musîbetleri ise, diğeri İmam-ı Azam’a göre kabir azabıdır.

“Zalimler için şüphesiz bundan başka da azap vardır; fakat onların çoğu bilmezler.” 3 âyetindeki “bundan başka azab” da İmam-ı Azam’a göre kabir azabıdır. 4

Kur’ân’da kabir azabı var deyince Münker ve Nekir’in kabirde eli sopalı bizi beklediğini anlamak yanlıştır. Azap varsa tövbe de vardır, mağfiret de vardır, af da vardır. Affı, bağışlanmayı, tövbe etmeyi ciddiye almayıp da, azap var deyince dine küsmek ve Ehl-i Sünnet âlimlerini ve nihayet ümmeti uydurmacılıkla suçlamak ilim yapmak değildir. Kur’ân’ı anlamak hiç değildir.

Dipnotlar:

1- Mektubat, s. 221. 2- Tevbe Sûresi, 9/101. 3- Tûr Sûresi, 52/47. 4- Fıkhu’l-Ebsat, s. 55.

Okunma Sayısı: 12181
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali R. Yardimoglu

    28.2.2019 04:12:23

    Allah razi bu yazi icin ve barekAllah, hocam.....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı