"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kur’ân’ın feyzi herkese ulaşır

Süleyman KÖSMENE
19 Nisan 2018, Perşembe
Mehmet Bey: “Ölenlere Kur’ân okunmaz diyenler var! Bu konu- daki doğru hüküm nedir?”

ÖLENLERİMİZ DE ALLAH’IN KULLARIDIR  

Kur’ân ölülere inmedi, evet. Dirilerin ölü hükmündeki kalplerini diriltmek üzere indi. Ama cerbeze yapmaya gerek var mı? Ölüler de Allah’ın kulları ve onlar da Allah kelâmının feyzine muhtaç değiller mi? Bilhassa Müslüman ölülerin, hassaten hayatlarında Kur’ân’ı kendilerine rehber edinmiş, Kur’ân’dan tefeyyüz etmiş kimselerin, öldükten sonra Kur’ân’ın feyiz ve sevabından mahrum kalmaları düşünülebilir mi?

Biz ehl-i sünnet Kur’ân’ı okuruz; sevabını ölenlerimize bağışlarız. Ölenlerimize duâ ederiz, onlar için rah- met-i Rahman isteriz, günahlarından bağışlanmalarını dileriz, ifa ettiğimiz ibadetlerin, yaptığımız hayır ve hasenatın, okuduğumuz Kur’ân’ın sevap ve feyzini bağışlarız. Bu duâlar ve bağışlamalar, ölenlerimizin bizim üzerimizdeki haklarıdır.

DİN ORTA YOLDUR   

İfrata da, tefrite de lüzum yok. Din orta yoldur. Biz orta yolu idrak etmekle yükümlüyüz. Yoksa her şey için ifrat ve tefrit söz konusudur, her şeyi içinden çıkılmaz bir kargaşa haline sokmak zor değildir, marifet de değildir.

Elbette Kur’ân’ı ölenlere tahsis etmek ve onu rehber edinmemek, cahilce bir bahtsızlıktır.

Ve şüphesiz Kur’ân’ı sadece ölenimiz olduğunda hatırlamak, onun dışında ona müracaat etmemek, ona el uzatmamak, onu işlerimizde ha- kem, amellerimizde kılavuz, hayatımızda ölçü kılmamak, onu iki hayatımız için hakikat kaynağı bilmemek, onu rehber edinmemek, onunla gülüp onunla ağlamamak, ehl-i hakîkati ağlattıracak bir gaflet halidir.

Elbette Kur’ân’la önce kendi kalplerimizi diriltmemiz lâzım. Ve Kur’ân’ı kendi kalplerimizin hastalığı için şifa kaynağı yapamamışken, onu ölenlerimize istimdat kaynağı yapmaya çalışmamız, elbette acınacak halimizin resmidir.

Ama bütün bunlar demek değildir ki, ölenlerimize bir buket duâ göndermek için, Allah kelâmından tefeyyüz ve istimdat etmeyelim.

AYNA VE LAMBA MİSALİ  

Kur’ân’ı mutlaka kendimizi muhatap alarak okuyacağız; ama onun feyiz ve sevabını ölenlerimize de bağışlarsak bir şey kaybetmeyiz. Bilâkis bundan inşallah hem biz, hem de ölenlerimiz kazanırlar. 

Bu hususta kaynaklarımızda da yeterli teşvik ve tavsiye mevcuttur.

Meselâ Kur’ân’da şu duâ örneği vardır: 

“Onlardan sonra gelenler; Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla….”1

Peygamber Efendimiz de (asm) şöyle buyurmuştur: “Ölenlerinize Yasin Sûresi’ni okuyunuz.”2

Bediüzzaman Hazretleri okunan bir Fatiha’nın veya bir Yasin’in ölenlerimize nasıl ulaştığını hikmetleriyle şöyle açıklıyor:

“Fâtır-ı Hakîm nasıl ki unsur-u havayı kelimelerin berk gibi intişarlarına ve tekessürlerine bir mezraa ve bir vasıta yapmış. Ve radyo vasıtasıyla bir minarede okunan ezan-ı Muhammedî (asm) umum yerlerde ve umum insanlara aynı anda yetiştirmek gibi; öyle de, okunan bir Fâtiha dahi, meselâ umum ehl-i İmân emvâtına aynı anda yetiştirmek için hadsiz kudret ve nihayetsiz hikmetiyle mânevî âlemde, mânevî havada çok mânevî elektrikleri, mânevî radyoları sermiş, serpmiş, fıtrî telsiz telefonlarda istihdam ediyor, çalıştırıyor. Hem nasıl ki bir lâmba yansa, mukabilindeki binler aynaya, her birine tam bir lâmba girer. Aynen öyle de, bir Yâsin-i Şerif okunsa, milyonlar ruhlara hediye edilse, her birine tam bir Yâsin-i Şerif düşer.”3

Öyleyse, okuduğumuz Kur’ân hürmetine, ölenlerimiz için mağfiret dileyelim, dünyamız için barış ve huzur isteyelim, Müslümanlar için ferec dileyelim, günahlarımızın affını isteyelim, umduklarımıza nail olmayı ve korktuklarımızdan emin olmayı talep edelim. 

Ve Kur’ân’a öyle bir gönül verelim ki, o bizim hem dünyamız için, hem âhiretimiz için, hem kendimiz için, hem ölenlerimiz için ebedî necat vesilemiz ve kurtuluş vesikamız olsun.

TAZİYE

Risale-i Nur dersine gitmek üzere evinden ayrılmak üzereyken kapıda birden fenalaşan, yönünü değiştiren, Hakk’a doğru teveccüh eden, Cennete doğru yönelen, bedenen ve ruhen Üstadına alenen koşan ve sorgu meleklerine Meyve’nin hakikatleriyle cevap verdiğine inandığımız Hüseyin Görmenoğlu Ağabeye Cenâb-ı Allah’tan gani gani rahmet; kederli ailesine sıhhat ve afiyet, dâvâ arkadaşlarına sabır ve selâmet niyaz eder; taziyetlerimi sunarım.

Dipnotlar:

1- Haşr Sûresi: 10.

2- Ebu Davud, Cenaiz, 24; İbni Mace, Cenaiz, 4; Müsned, 5:2.

3- Şuâlar, s. 589.

***

Günün Duâsı

Allah’ım! Ölenlerimize rahmet eyle! Günahları varsa bağışla! Zorlukları varsa gider! Darlıkları varsa genişlet! Üzüntüleri varsa gider! Korkuları varsa sona erdir! Azapları varsa onlara merhamet et! Âmin.

Okunma Sayısı: 2578
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı