"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Listenin bir ucu âlem-i bekadadır

Süleyman KÖSMENE
03 Ekim 2018, Çarşamba

BU BİR DÜNYEVÎ TİCARET DEĞİLDİR 

Biz neşriyatçı bir cemaatiz. Günlük gazetemiz var. Gençlerimize, ailemize, yavrularımıza hitap eden dergilerimiz var. Kitaplarımız var. Takvimlerimiz var.

Her bir yayınımızın, kendi alanında Risale-i Nur’un şerhi ve naşir-i efkârı olmak noktasında “birinci” olduğuna inanıyoruz. Cihad-ı manevî olmak noktasında “birinci” olduğuna inanıyoruz.

Neşredenlerin ve bu neşriyata sahip çıkanların, Üstadımızın “naşirler” hitabına mazhar olmakta “birinci” olduğuna inanıyoruz.

Neşredenlerin ve bu neşriyata sahip çıkanların, Üstadımızın “Beraber dergâh-ı İlâhiyeye müteveccih olup rabt-ı kalp ederek, Kur’ân-ı Hakîm’in hizmetinde el ele verip tevfik ve hidayet istemek.”1 duâsına mazhar olmakta “birinci” olduğuna inanıyoruz. İnanın bu bir dünyevî ticaret değil, uhrevî ticarettir.

GAZETEMİZ BİR DÂVÂ GAZETESİDİR  

Günlük gazetemizi alıyor muyuz? Zaten abonesi isek, bir fazla alıp hemen yol üzerindeki müşterisi olduğumuz berberimize, tesisatçımıza, çay ocağımıza bir adet bırakıyor muyuz? Umumî hizmet bütçemize en az “günde bir-iki” gazete almak suretiyle çam sakızı çoban armağanı bir günübirlik katkımız oluyor mu, olmuyor mu?

“İnternetten takip ediyorum” bahanesine sığınmıyoruz değil mi?

İnternetten takip etmeye izin var; ama şu şartla: İki adet gazete alıp iki şanslı okuyucuya hediye edebilirsek, bize internetten takip etmeye izin çıkar. Yoksa yok!

Gazetemiz bir dâvâ gazetesi. Okumaya zamanımız olmasa bile, internetten takip etsek bile, ara sıra bir gazete alsak bile, bazı haber ve yorumlarına kızsak bile... Dâvâ gazetemizi her gün almalıyız! Gelmediğinde, onu getirmeyen sebeplere dünyayı dar etmeliyiz. Dâvâ bu; şakası olur mu?

Günde iki buçuk lira, beş lira nerelere vermiyoruz ki?

İnanın, o iki buçuk liralar yarın mahşerde en makbul sadaka-i cariyemiz olacak.

Çünkü bu bir cihaddır! Bu işin şakası yoktur! Bu işin kırgınlığı, dargınlığı yoktur!

Bizim silâhımız gazetemizdir. Bir dane-i hakikatin neşrine bin canımız olsa feda olsun diyebilmeliyiz. Ne iki buçuk lirası?

“Bütün dünya benim olsa, bir tek hakaik-i imaniyenin vücut bulmasına bilâtereddüt vermesine nefsim itaat ediyor.”2 diyen bir Hakikat Üstadının talebeleri değil miyiz?

Gazetemizi bizzat almalıyız. Bayimiz mi getirmiyor, dağıtımcımızda mı sıkıntı var?

Sorunları mutlaka aşabilmeliyiz.

BENİM BİR DÂVÂM VAR!  

Hani Yahudi okuma yazma bilmezmiş, ama dininin ve dâvâsının gazetesini her gün düzenli alırmış.

Ona, “Sen okuma yazma bilmezsin; her gün neden alırsın?” demişler.

“Bilmem ama… Benim bir dâvâm var! Dâvâma destek oluyorum!” demiş.

Bizim sadece gazetemiz yok ki. Gençlerimiz için Genç Yorum… Yavrularımız için Can Kardeş… Eşimiz ve ailemiz için Bizim Aile… Akamisyenlerimiz için Köprü… Her biri kendi alanında riyaset sahibi, Risale-i Nur’un şerhi mahiyetinde kaleme alınmış kitaplarımız… Takvimlerimiz…

LİSTEYE MUTLAKA DAHİL OLALIM   

Yayınlarımızı en verimli şekilde takip etmenin yolu: Mahallimizde bir otomatik liste yapalım veya liste varsa muhakkak dâhil olalım.

Bu listelerin bir ucunun âlem-i bekada olduğunu unutmayalım. Bütün listelerin yarın Üstada teslim edileceğini unutmayalım. Her yayınımız çıktıkça listeden otomatikman birer adet alalım.

Okumuyorsak, bir okuyana hediye edelim.

İnanın hediye öyle makbule geçiyor ki... Ekmekten, sudan daha çok hora geçiyor. Deneyin, göreceksiniz. (Buradan, İzmir ili neşriyat sorumlusu ve gazetemiz yazarı muhterem Muharrem Okur’un ve gayretli ekibinin, siz gizli kahramanların desteğiyle yayınlarımızı ve Risale-i Nurlar’ı hediye olarak bizzat cezaevlerine ve hükümlülere ulaştırdığını hayırla anmadan geçemeyeceğim. Destek verenlere tebrikler.)

Öte yandan: Gazetemiz yepyeni bir Medrese-i Yusufiye Seti de hazırlamış. Cezaevlerinde bu seti bekleyen binlerce kader mahkûmu var.

Bizim de çorbada tuzumuz olsun. Haydi Bismillah!

Hem hediye sevabı, hem hizmet sevabı, hem cihad-ı manevî sevabı…

Bu sevaplar sağanağına doyum olur mu? Bu sevaplar sağanağı dünya serveti ile alınır mı? Ama hulus-u kalp olduktan sonra, üç-beş lirayla alınabiliyor.

Elinden tutalım, âlem-i bekada inşallah o da bizim elimizden tutacak.

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman, Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2007, s. 576. 2- a.g.e. s. 59.

Okunma Sayısı: 2237
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı